Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2013/639 E. 2013/6060 K. 23.05.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/639
KARAR NO : 2013/6060
KARAR TARİHİ : 23.05.2013

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne, duruşma talebinin giderden reddine karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar vekili verdiği dava dilekçesi ile … ilçesi, … Çiftliği sınırları içinde davacıların murisi Selanik Mübadillerinden … (… )’e bu sıfatla verilen 432 dönüm ormanın içinde yer aldığı ve Orman Kanunun 2/B maddesi gereğince orman vasfını kaybettiği için orman alanı dışına çıkarılarak … Kadastro Müdürlüğünce Hazine adına tapuya tesciline karar verilen 732.459 m² alanın içinde yer alan toplam 505 adet parselin her birinin ayrı ayrı 432000/759429 hissesinin, davalı adına tesis olunan kaydının iptali ile müvekkilleri adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesi talebiyle dava açmıştır.
Mahkemece 4785 sayılı Kanun gereği “var olan ormanların” Devletleştirilmiş olması sebebiyle davacıların murisine ait 18/09/1930 tarihli kaydın 03/07/1947 tarihinde iptal edildiği, taşınmazın 5658 sayılı Kanun gereğince sahiplerine iadesinin yapılmadığı, 6831 sayılı Orman Kanunu hükümleri gereği değişik 1744 sayılı Kanun 2. madde uygulaması ve 2896 uygulamalarında Devlet ormanı vasfını koruduğu görülmüş, 4785 sayılı Kanun uyarınca, yürürlüğe girdiği tarihte varolan gerçek veya tüzel özel kişilere, vakıflara ve köy, belediye, özel idare kamu tüzel kişiliklerine ilişkin bütün ormanlar bu kanun gereğince devletleştirilmiş olduğundan davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, tapu kaydına dayanılarak açılan tapu iptali ve tescil davası niteliğindedir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede 1939 yılında 3116 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılıp kesinleşen orman tahdidi ile 1945 yılında 4785 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılan devletleştirme işlemi ve 1992 yılında yapılıp kesinleşen 3304 sayılı Kanun ile değişik 2/B madde uygulaması bulunmaktadır.
Davacılar, 18.09.1930 tarih 7 nolu tapu kaydına dayanarak, bu tapu kaydı kapsamında kalan ve daha sonra 2/B madde uygulamasıyla orman sınırları dışına çıkarılarak hazine adına tapuya tescil edilen toplam 505 adet taşınmazın Hazine adına olan tapu kayıtlarının iptaliyle 432000/759429 hissesinin adlarına tescili talebiyle dava açmışlardır. Mahkemece dayanak tapu kaydı getirtilmemiş, mahallinde uygulanmamış ve dava dilekçesine ekli listede ada ve parsel numaraları bildirilen 505 adat taşınmazı kapsayıp kapsamadığı belirlenmemiş olduğu gibi fennî bilirkişi raporunda dayanılan tapu kaydının 4785 sayılı Kanun kapsamında devletleştirilerek orman işletme müdürlüğünün 03.07.1947 tarihli talebi üzerine … Köyü, Zerzavatcı Devlet ormanı içine alınarak iptal edildiği bildirilmiş olduğu halde, tapu kaydının devletleştirme sonucu tapudan terkin edilip edilmediği ve Devletleştirme ile tapu kaydı maliki olan murise veya onun mirasçılarına para ödenip ödenmediği araştırılmamıştır.
Ayrıca, tapu kaydı kapsamı içinde kaldığı iddia edilen alanın Hazine adına 2/B madde uygulamasıyla orman sınırları dışına çıkarıldığı ve bu alanda 3402 sayılı Kanuna 5831 sayılı Kanunun 8. maddesiyle eklenen Ek 4. madde gereğince kadastro işlemi yapıldığı anlaşılmakta olup dava dilekçesine ekli listede tapu kaydı kapsamında kaldığı iddia edilen yerlerin bu kadastro sırasında 110 ada 1 ilâ 17, 111 ada 1, 2 ve 3, 112 ada 1 ilâ 13, 113 ada 1 ve 2 ve 114 ada 1 ilâ 13 parsel numaraları aldığı da bildirilmiş olduğu halde, bu parseller ilişkin kadastro tespit tutanak örnekleri veya tapu kayıtları getirtilmemiştir. Mahkemece dava dilekcesine ekli parsel listesinde yazılı 101, 102, 103, 104, 105, 106, 107, 108, 109, 115, 116, 117, 118, 119, 120, 121, 122, 123, 124, 125, 126, 127, 128, 129, 130, 131, 132, 133, 134, 135, 136, 137, 138, 139, 140, 141, 142, 143, 144, 145, 146, 147, 148, 149, 150, 151 ve 152 adalarda bulunan ve ek. 4. madde gereğince yapılan kadastro sırasında Hazine adına tescil edilen taşınmazlara ilişkin tapu kayıtları getirtilmiş olup, bu parsellerden 101 ada 3, 105 ada 1 ve 2, 108 ada 2, 115 ada 8 ve 9, 118 ada 6, 122 ada 1, 123 ada 6, 126 ada 5 ve 13, 127 ada 17, 133 ada 2, 134 ada 1, 136 ada 1 ve 2 , 138 ada 2, 139 ada 3, 9, 11, 13, 17 ve 19, 142 ada 5, 8, 10, 13, 14, 15, 17, 18, 20 ve 25, 143 ada 1, 147 ada 1, 148 ada 1 ve 149 ada 6, 11, 13 ve 14 parsel sayılı taşınmazların davalı olduğundan malik ve/veya yüzölçümü haneleri boş bırakılarak sınırlandırıldığı anlaşılmakta olup mahkemece bu parsellere ilişkin dava dosyaları da getirtilmemiştir.
Mahkemece; öncelikle, davacıların dayandığı 18.09.1930 tarih 7 nolu tapu kaydı tüm geldi ve gitti kayıtları ile birlikte getirtilerek 4785 sayılı Kanun kapsamında tapudan terkin edilip edilmediği, terkin edilmiş ise, tapu kaydı tapu kaydı maliki olan murise veya onun mirasçılarına para ödenip ödenmediği araştırılmalı, 110 ada 1 ilâ 17, 111 ada 1, 2 ve 3, 112 ada 1 ilâ 13, 113 ada 1, 2 ve 114 ada 1 ilâ 13 parsel sayılı taşınmazlara ilişkin tapu kayıtları ile eğer itirazlı iseler dava dosyaları, itirazlı olduğu anlaşılan 101 ada 3, 105 ada 1 ve 2, 108 ada 2, 115 ada 8 ve 9, 118 ada 6, 122 ada 1, 123 ada 6, 126 ada 5 ve 13, 127 ada 17, 133 ada 2, 134 ada 1, 136 ada 1 ve 2, 138 ada 2, 139 ada 3, 9, 11, 13, 17 ve 19, 142 ada 5, 8, 10, 13, 14, 15, 17, 18, 20 ve 25, 143 ada 1, 147 ada 1, 148 ada 1 ve 149 ada 6, 11, 13 ve 14 parsel sayılı taşınmazlara ilişkin dava dosyaları getirtilmelidir.
Yukarıda parsel numaraları yazılı taşınmazlar dışında kalan ve dava dilekçesine ekli listede yazılı olan taşınmazların 2/B madde uygulamasıyla Hazine adına tapuya tescil ve beyanlar hanesine kullanıcıları olan kişilerin kullanımında olduğu şerh verilmiş olduğundan, bu kişiler davaya dahil edilmeli, taraf teşkili tamamlandıktan sonra mahkemece önceki bilirkişiler dışında seçilecek iki harita mühendisi aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, davacıların dayandığı 18.09.1930 tarih ve 7 nolu tapu kaydı asliye hukuk mahkemesinin 1949/237 – 1950/751 sayılı dava dosyasındaki krokilerde dikkate alınarak mahalli bilirkişiler eliyle mahallinde uygulanmalı, tapu kaydı ile asliye hukuk mahkemesinin 1949/237 – 1950/751 sayılı dava dosyasındaki krokiler mahallinde uygulanarak tapu kaydının kapsamı ve tapu kaydı kapsamında kalan taşınmazların ada ve parsel numaraları belirlenmeli, bilirkişilere, tapu kapsamını belirleyen, tapu kaydında okunan sınırları ayrı ayrı harita üzerinde gösterir şekilde denetlemeye elverişli kroki çizdirilmeli ve yörede 3402 sayılı Kanuna 5831 sayılı Kanunun 8. maddesiyle eklenen Ek 4. madde gereğince kadastro işlemi yapıldığı anlaşıldığından, bu kadastro işlemine ilişkin tüm taşınmazları bir arada gösterir kadastro paftası getirtilerek, bu pafta üzerinde dayanılan tapu kaydının kapsadığı alan ile hangi kadastro parsellerini bu alan içinde kaldığını gösterir şekilde krokili ayrıntılı rapor alınmalıdır. Ayrıca, yörede Ek 4. madde gereğince yapılan kullanım kadastrosu sırasında kullanıcı olduğu beyanlar hanesinde şerh verilen ve davaya dahil edilen gerçek kişilerin iddia ve savunmaları dinlenmeli, gösterecekleri deliler mahkemece değerlendirilmelidir.
Mahkemece yapılan inceleme ve araştırma sonucunda tapu kaydı kapsamında olup Ek 4. madde gereğince yapılan kadastro sırasında Hazine adına tescil edilen parselle belirlendikten sonra bu parsellerden itirazlı olan parseller yönelik kadastro mahkemesinin görevli olup olmadığı değerlendirilmelidir.
İtirazlı olamayan parseller acısından ise tüm deliler toplanarak davacıların dayandığı tapu kaydının 4785 sayılı Kanun kapsamında hukukî değerini yitirip yitirmediği, 6292 sayılı Kanunun 7. maddesi kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceği düşünülerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, mahkemece eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde yatıranlara iadesine 23/05/2013 günü oy birliği ile karar verildi.