Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2013/636 E. 2013/3607 K. 01.04.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/636
KARAR NO : 2013/3607
KARAR TARİHİ : 01.04.2013

MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar Hazine ve Orman Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Kadastro sırasında Öztaş Köyü, 106 ada 1 parsel sayılı 129 hektar 8139,96 m² yüzölçümündeki taşınmaz, orman niteliğiyle davalı Hazine adına tesbit edilmiştir. Davacı, 15 dönüm miktarındaki taşınmazının orman parseli içinde bırakıldığı iddiasıyla, irsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak dava açmıştır. Mahkemece, davanın kabulüne ve 106 ada 1 parsel sayılı taşınmaz içerisinde bilirkişi raporuna ekli krokide (A), (B) ve (C) ile gösterilen 17064,16 m²’lik bölümün bağ ve bademlik vasfıyla son parsel sayısıyla davacı adına tesciline karar verilmiş, hüküm davalılar Hazine ve Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, orman kadastro tesbitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde orman kadastrosu 5304 sayılı Kanun ile değişik 3402 sayılı Kanunun 4. maddesi hükmüne göre yapılmış, çekişmeli parsel orman alanı içinde bırakılmıştır.
Mahkemece, orman ve ziraat bilirkişileri tarafından düzenlenen rapor esas alınarak çekişmeli taşınmazın krokide (A), (B) ve (C) ile gösterilen bölümleri yönünden davacı kişi yararına 3402 sayılı Kanunun 14. maddesinde yazılı kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulü yolunda hüküm kurulmuştur. Ancak; mahkemece, yapılan inceleme ve araştırma, taşınmazın önceki ve şimdiki niteliğini belirlemekten uzak olduğu gibi, hüküm vermeye de yeterli bulunmamaktadır. Raporu hükme dayanak alınan orman bilirkişisi 01.04.2010 tarihli asıl raporunda taşınmazın 1954 tarihli memleket haritasında “yeşil renkli ormanlık alan olarak görüldüğünü, içerisinde orman bitki örtüsünün taşlık yapı ile simgelendiğini, özellikle ormana sınır komşu olarak bulunduğunu ancak memleket haritasının fiilî durum ile uyuşmadığını, tarihi belirtilmeyen hava fotoğrafında ise, taşınmazın çevresiyle birlikte bir bütün olarak ziraat alanı ve bağlık olarak net bir şekilde görüldüğünü, 10.06.2011 tarihli ek raporunda ise, taşınmazın memleket haritasında yeşilde ve geniş yapraklı ağaç, çalı formunu simgeleyen rumuzlu kısımlarda kaldığını, bu yeşil alan bölgede yapraklı badem ağaçlarının çok fazla olması nedeniyle yeşil kuşak oluşturduğunu beyan etmiştir. Ancak; ziraatçı bilirkişi taşınmaz üzerindeki badem ağaçlarının 20 yılı aşkın yaşlarda olduğunu ifade etmiş, ayrıca, taşınmazın eğimi tesbit edilmemiş ve Dairenin iade kararı ile alınan 18.01.2013 havale tarihli ek raporda ise, taşınmazın hava fotoğrafı üzerinde aplikeli olarak yapılan gösterimde ise kapalı alanda (orman sayılan alanda) kaldığı görülmektedir. Hükme dayanak alınan orman bilirkişinin raporu denetlenemediği gibi kendi içinde çelişkili olup, taşınmazın öncesini belirlemeye yeterli ve kanaat verici değildir. Kaldı ki, taşınmazın kabule konu bölümlerinin eski tarihli resmi belgelere göre orman sayılmayan yerlerden olması, bu bölümlerin davacı kişi adına tescili için yeterli bir sebep de değildir. Dosyada, imar-ihyanın sürdürülüş şekli, başlama ve tamamlanma tarihleri araştırılmamıştır. Ayrıca, keşif sırasında yerel bilirkişi ile davacı tanıkları, taşınmazların imar ihyaya konu olup olmadığı yönünden usûlüne uygun olarak dinlenmedikleri gibi, alınan beyanlar, somut olaylara dayalı olmayan gerekçesiz soyut nitelikteki sözlerden ibarettir. Raporu hükme dayanak alınan ziraatçı bilirkişi Taylan Çelik tarafından hazırlanan 22.03.2010 havale tarihli raporda yukarıda vurgulandığı üzere imar-ihya olgusu somut olarak irdelenmediği gibi, taşınmazın niteliği de belirtilmemiştir. Mahkemece, yapılan araştırma, inceleme ve uygulama belirtilen bu yönler itibariyle eksik, yetersiz ve çelişiktir.
3402 sayılı Kadastro Kanununun 17. maddesi gereğince orman sayılmayan, Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen ve il, ilçe ve kasabaların imar planları kapsamında kalmayan araziden masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilip tarıma elverişli hale getirilen (ev ve benzeri tesisler yapmak, dışarıdan toprak getirilerek tarıma elverişli hale getirmek imar ihya olarak kabul edilemez) ve imar ihyanın tamamlandığı tarihten tescil davasının açıldığı ya da tesbit tutanağının düzenlendiği güne kadar 20 yıl süreyle zilyet edildiği ileri sürülerek tapuya tescili istenen taşınmazların, Kadastro Kanununun 14. maddesinde yazılı diğer koşulların yanında niteliğinin, imar ihya edildiğinin ve üzerinde sürdürülen zilyetliğin, başlangıç ve süresinin, kullanılıp kullanılmadığının ve tasarruf sınırlarının ne olduğunun takdiri delil olan yerel bilirkişi ve tanık sözleri yanında, gerçeğin bir resmi olan hava fotoğrafı ile gerçeğin modeli olan memleket haritaları ile dava tarihinden ya da kadastro tespit tarihinden 15 – 20 yıl önce en az iki zamanda birbirini izleyen bindirmeli olarak çekilen çiftli hava fotoğrafları ve bu fotoğrafların yorumlanması ile üretilen memleket haritaları ve standart topografik fotogrametri yöntemi ile düzenlenen kadastro haritalarının, özellikle ön bindirmeli çekilen ve birbirini izleyen stereoskopik çift hava fotoğraflarının stereoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelenip taşınmazın niteliğinin, konumunun ve kullanım durumunun anlatılan bilimsel yöntemle kesin olarak belirlenmesi gerekir.
O halde, sağlıklı sonuca varılabilmesi için, dava konusu taşınmaz ve etrafını gösterir ve ilk defa o yerde grafik ya da fotogrametri yöntemiyle düzenlenen 1/5000 ölçekli arazi kadastro paftasının orijinal fotokopi örneği ile taşınmaza komşu ve dosyada bulunmayan 106 ada 27, 69, 70, 72 ve 114 parsellerin, kadastro tesbit tutanak örnekleri ve bu parsellere uygulanan tapu ve vergi kayıtları ilk oluşturulduğu günden itibaren tüm gittileri ile, yine en eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğrafları ile tesbit tutanağının düzenlendiği tarihten 15 – 20 yıl öncesine ait iki ayrı tarihte çekilmiş stereoskopik hava fotoğrafları ve bu fotoğraflara dayanılarak üretilmiş orijinal renkli memleket haritaları bulunduğu yerlerden istenerek, önceki bilirkişiler dışında, bir uzman orman mühendisi, ziraat fakültelerinin toprak bölümünden mezun olan bir ziraat mühendisi, bir harita (jeodezi ve fotogrametri) mühendisinden oluşturulacak bilirkişi kurulu ve yöreyi iyi bilen elverdiğince yaşlı, yansız, yerel ve tarafların aynı yöntemle göstereceği tanıklar hazır olduğu halde yeniden yapılacak keşifte, getirtilen belgeler çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli, dava konusu yerler bu belgeler üzerinde gösterilmeli, zilyetliğin başlangıç günü, süresi ve sürdürülüş biçimi hakkında yerel bilirkişi ve tanıklardan olaylara dayalı bilgi alınmalı, tespit tutanağı bilirkişilerinin beyanları ile yerel bilirkişi ve tanık beyanları arasında aykırılık bulunduğu takdirde, tesbit tutanağı bilirkişileri de taşınmazlar başında ayrı ayrı dinlenerek, çelişki giderilmeli, taşınmazların değişik bölümlerinden yeterli derinlikten toprak örnekleri alınıp incelenerek, taşınmazların imar ihyaya konu edilip edilmediği, edildi ise tarihi ve ne kadar süreyle ne şekilde zilyet edildiği, bu zilyetliğin taşınmazların ekonomik amacına uygun olup olmadığı, son yıllarda işlenip işlenmediği ve en son hangi yıllarda ekildiği, taşınmazların toprak yapısı, bitki örtüsü çevre parseller ile karşılaştırmak ve üzerindeki ağaçlar tek tek sayılmak suretiyle taşınmaz üzerinde bulunan ağaçların cinsi, sayısı ve yaşı, taşınmazın hangi bölümlerini hangi yoğunlukta kapladıkları ve kapalılık oranı, hakim ağaç türü, ağaçların ekim yoluyla mı yoksa kendiliğinden mi yetiştiği veya aşılı olup olmadıkları, aşılı olanlar varsa,aşılı ağaçların kök yaşı ve aşı yaşı detaylı ve teknik ölçülerde saptanmalı, eğimi eğim ölçer klizimetre ve memleket haritasındaki münhaniler yardımıyla teknik olarak ölçülmeli, çekişme konusu taşınmazın yeri kadastro tesbit tarihinden geriye doğru en az 15-20 yıl öncesine ait (1980-1990 yılları arası) iki ayrı zamanda çekilmiş hava fotoğrafları keşifte bilirkişiler tarafından zemine uygulanmalı, hava fotoğrafları ve dayanağı haritalar stereoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelettirilip hava fotoğraflarının çekildikleri tarihlere göre, çekişmeli taşınmazın üzerinde neler gözüktüğü, o yıllarda ziraat alanı olarak kullanılıp kullanılmadığı, kültür arazisi niteliğinde olup olmadığı, imar ve ihyasının tamamlanıp tamamlanmadığı ya da taşınmazın hangi nitelikte bulunduğu, imar-ihyasının tamamlanma tarihinin, kullanım süresinin ve ne zaman kullanılmaya başladığı, konularında uzman bilirkişilerden görüş alınmalı, yine fotogometri yöntemiyle düzenlenen 1/5000 ölçekli arazi kadastro paftasında zilyet ve tasarruf edilen yerlerden olup olmadığı, zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi olup olmadığı belirlenip, tanık ve diğer bilirkişi sözleri bilirkişi raporlarıyla denetlenmeli, taşınmaz üzerinde imar-ihya işlemlerinin başladığı ve tamamlandığı tarih ile tarımsal amaçlı zilyetliğin başlangıç tarihi ayrı ayrı belirlenmeye çalışılmalı, çevre parseller keşifte yerine gereği gibi uygulanmalı, sözü edilen belgelerin dava konusu taşınmazı nasıl sınır gösterdiği saptanmalı, teknik bilirkişiye yerel bilirkişi sözlerini denetlemeye keşfi izleme olanağı sağlayan rapor tanzim ettirilmeli ve bu yolla taşınmazın önceki niteliğinin, imar-ihya koşullarının, davacının zilyetliğinin, başlangıç tarihinin belirlenmesine çalışılmalı, hâkim gözetiminde, taşınmazın dört yönden renkli fotoğrafları çektirilip, onaylanarak dosyaya eklenmeli ve böylece taşınmazın üstün vasfının belirlenmesine çalışmalıdır. Şayet dava edilen bölümler kısmen imar ihya edilmiş ise, ihya edilerek kültür arazisi niteliği kazandırılan bölümler ile işlenmeyen, imar ihya edilmeyen bölümler ölçülerek belirlenmeli ve teknik bilirkişi tarafından krokisine işlenmesi sağlanmalı, bu kısımlar ayrıca mahkeme nezaretinde çektirilecek fotoğraflara da işaretlenmeli ve bundan sonra toplanan delillerin tümü birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Mahkemece, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporlarına dayanılarak yazılı şekilde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
Kabule göre ise, kadastro hâkimi doğru sicil oluşturmakla yükümlüdür. Sicil oluşturulurken taşınmazın ada ve parsel numarası ile kim adına tescil edildiğinin kararın hüküm fıkrasında açık ve doğru olarak gösterilmesi gerekir. Mahkemece, kabule konu krokide (A), (B) ve (C) ile gösterilen bölümler dışında kalan yani 106 ada 1 parselin geriye kalan bölümü hakkında da sicil oluşturulması gerekirken, çekişmeli taşınmazın kabul dışında kalan bölümü hakkında sicil oluşturulması da doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı Hazine ile Orman Yönetiminin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, alınan temyiz harcının istek halinde iadesine 01/04/2013 günü oy birliği ile karar verildi.