Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2013/6280 E. 2013/8577 K. 01.10.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/6280
KARAR NO : 2013/8577
KARAR TARİHİ : 01.10.2013

MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı … Yönetimi ve davalı … vekilleri tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R

Kadastro sırasında …. Köyü 220 ada 12, 13 ve 14 sayılı parseller sırasıyla 408,80 m², 3951,63 m² ve 1156,73 m² yüzölçümündeki taşınmazlar, davalı … adına ağaçlık vasfıyla tesbit edilmiştir. Davacı … Yönetimi, çekişmeli taşınmazın tamamı orman olduğu iddiasıyla dava açmış, yargılama sırasında … 13 nolu taşınmazın mart 315 tarih 55 sıra nolu tapu kaydına dayanarak, kendisine ait olduğu iddiasıyla davaya asli müdahil olarak katılmıştır. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, 220 ada 12 nolu parselin kadastro tesbit tutanağının iptaline, orman vasfıyla … adına tapuya kayıt ve tesciline, 220 ada 14 nolu taşınmazın tesbit gibi tesciline, müdahil davacı … tarafından açılan davanın kısmen kabulüne, 220 ada 13 sayılı parselin bilirkişi ek krokide (A) harfi ile gösterilen 3058,18 m² kısmının dava konusu parselden iptali ve ifrazı ile aynı adanın son parsel numarası verilmek suretiyle müdahil davacı … adına tapuya kayıt ve tesciline, (B) harfi ile gösterilen geriye kalan 893,45 m² kısmın 220 ada 13 nolu parsel numarası ile birlikte davalı … adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davacı … Yönetimi ve davalı … vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro tespitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 05.11.1979 tarihinde ilân edilen orman kadastrosu ve 2. madde çalışması ve 3402 sayılı Kanuna göre yapılıp 03/11/2009 – 02/12/2009 tarihlerinde ilân edilen arazi kadastrosu vardır.
Mahkemece, davaların kısmen kabulüne karar verilmiş ise de, hükme esas alınan bilirkişi raporları hükme yeterli değildir. Taşınmazların bulunduğu yörede 1979 yılında orman kadastrosu yapıldığı anlaşıldığı, bilirkişiler tarafından 1979 yılında yapılan orman tahdidi ile ilgili rapor düzenlemiştir. Ne varki, bilirkişiler tarafından düzenlenen irtibatlı kroki, orman tahdit haritasında belirtilen 1 ilâ 4 – 1 nolu orman sınır noktaları ile çevrili orman içi poligonunun tamamı gösterilip, dava konusu taşınmazların tamamının tahdiddeki konumu tam belirlenememiştir. Ayrıca, 13 parselin (A) ile işaretli kısma uygulanan 4 dönüm olan tapu kaydının, dava konusu kısma uymadığı, fakat, 13 parselin (A) ile işaretli kısmına yönelik zilyetlikle imar ve ihya koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği husuları araştırılmamıştır.
Bu nedenle; mahkemece, önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman mühendisleri arasından seçilecek üç orman mühendisi, bir ziraat mühendisi ve bir harita mühendisinden veya olmadığı takdirde bir tapu ve fen memurundan oluşturulacak bilirkişi kurulu aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte orijinal-renkli (renkli fotokopi) en eski ve yeni tarihli memleket haritası, kesinleşen orman kadastrosu, aplikasyon ve 1744 sayılı Kanun ile değişik 2. madde uygulama haritalarının ölçekleri kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de bu haritaların ölçeğine bilgisayar ortamında (Net-Cad veya benzeri programlar kullanılarak) çevrildikten sonra, değişik açı ve uzaklıklarda olan, en az 4 ya da 5 orman tahdit sınır (OTS) noktası görülecek biçimde, dava konusu taşınmazlar ile komşu taşınmazların, memleket haritası, kadastro paftası, orman kadastro haritası ile aplikasyon ve 2. madde uygulama haritasına göre konumu duraksamaya yer vermeyecek biçimde saptanmalı; bilirkişilere tahdit hattı ile irtibatlı müşterek kroki düzenlettirilmeli, dava konusu taşınmazların orman sayılan yerlerden olup olmadığı belirlenmelidir.
Yukarıda açıklanan yönteme göre yapılacak araştırma sonunda, 13 parselin (A) kısmı orman olmadığı ve zilyetlikle iktisap edilecek yerlerden olduğu anlaşılırsa, bu defa müdahil gerçek kişi yönünden 3402 sayılı Kanunun 14 ve 17. maddelerindeki koşulların gerçekleşip gerçekleşmediği araştırılmalı; imar ve ihya üzerinde durulup, bu konuda ve zilyetliğin tesbiti yönünden tanık beyanlarına başvurulmalı; parselin öncesinin ne olduğu, imar ve ihyanın kim tarafından ve hangi tarihte tamamlanıp bittiği, zilyetliğin hangi tarihte başlayıp kimler tarafından ne biçimde sürdürüldüğü, kullanımın ekonomik amacına uygun olup olmadığı, tanıkların imar ve ihya ile zilyetlik olgusunu hangi olaylarla nasıl hatırladıkları saptanmalı;
müdahil gerçek kişinin belgesiz zilyetlik yoluyla kazandıkları toprak olup olmadığı, varsa cinsi ve miktarı tapu ve kadastro müdürlüklerinden çekişmeli taşınmaz dışında, başka taşınmazlar için salt zilyetlik nedenine dayalı olarak açtıkları tescil davalarının bulunup bulunmadığı mahkemeler yazı işleri müdürlüğünden sorulup tesbit edilmeli, tüm kanıtlar toplanıp birlikte değerlendirilmeli; oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmelidir.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı biçimde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ : Yukarda açıklanan nedenlerle davacı … Yönetimi vekili ve davalı … vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde Orman Yönetimine iadesine 01/10/2013 günü oy birliği ile karar verildi.