Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2013/6158 E. 2014/275 K. 09.01.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/6158
KARAR NO : 2014/275
KARAR TARİHİ : 09.01.2014

MAHKEMESİ : Doğanşehir Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 11/04/2013
NUMARASI : 2012/79-2013/57

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı Hazine, A..K.. 430 parsel sayılı taşınmazın tapuda davalı adına kayıtlı olduğunu, yörede 1985 yılında yapılan orman kadastrosu ve 2/B madde uygulaması sonucu Hazine adına orman sınırları dışına çıkartılıp işlemin kesinleştiğini ileri sürerek, davalı adına olan tapu kaydının iptali ile Hazine adına tescili istemiyle dava açmıştır. Mahkemece, 5841 sayılı Kanun ile değişik 3402 sayılı Kanunun 12/3. maddesi gereğince hak düşürücü sürenin geçmesi nedeniyle davanın reddine karar verilmiş, Hazine tarafından hüküm temyiz edilmekle, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 01.02.2012 gün ve 2011/11927-2012/758 sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; [14/03/2009 tarihinde yürürlüğe giren 5841 sayılı Kanunun 2. maddesi ile 3402 sayılı Kadastro Kanunun 12. maddesinin 3. fıkrasına eklenen (Bu hüküm iddianın ve taşınmazın niteliği ile devlet ya da diğer kamu tüzel kişilikleri olsa dahi tarafların sıfatına bakılmaksızın uygulanır) hükmü ve 5841 sayılı Kanunun 3. maddesi ile 3402 sayılı Kadastro Kanununa eklenen geçici 10. maddesindeki (Bu Kanunun 12. maddesinin üçüncü fıkrası hükmü, Devletin hüküm ve tasarrufu altında olduğu iddiası ile yürürlük tarihinden önce açılmış ve henüz kesin hükme bağlanmamış olan davalarda dahi uygulanır.) hükmü, Anayasa Mahkemesinin 12/05/2011 gün ve 2009/31-77 sayılı kararı ile iptal edilmiştir. Değinilen yönler gözetilerek, davacı Hazine tarafından çekişmeli taşınmazın, Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki orman sayılan yerlerden iken 2/B madde uygulaması ile orman sınırları dışına çıkartıldığı iddiasında bulunulduğu ve bu tür iddiaları içeren davalarda, yargısal uygulamada istikrar kazandığı üzere, 10 yıllık hak düşürücü süre ile bağlı kalınmaksızın her zaman dava açılabileceği gibi, hak düşürücü sürenin geçtiği de ileri sürülemeyeceğinden mahkemece işin esası incelenerek toplanacak delillere göre bir karar verilmesi gerekir (H.G.K.’nun 08.06.2011 gün ve 2011/1- 361 E. ve 2011/390 sayılı kararı).] gerekçesiyle hüküm bozulmuştur.
Bozma kararına uyulduktan sonra, 28275 sayılı Resmî Gazete yayımlanarak 26.04.2012 tarihinde yürürlüğünde giren kanun gereğince ve Hazine vekilinin, 11.04.2013 tarihli duruşmada, 6292 sayılı Kanun kapsamında davadan vazgeçmediklerini açıklaması nedeniyle Mahkemece; davanın 6292 sayılı Kanunun 7/1-a maddesi gereğince usûlden reddine, masrafların davacı üzerinde bırakılmasına ve vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına karar verilmiş, hüküm davacı Hazine tarafından, 6292 sayılı Kanunun 9/2. maddesi gereğince mahkemenin durma kararı vermesi, dava durdurulduktan sonra idarece yürütülecek işlemlerin sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinden bahisle temyiz edilmiştir.
Dava, kesinleşen orman kadastrosu sınırları içinde kalıp nitelik kaybı nedeniyle Hazine adına orman rejimi dışına çıkartılan taşınmazın tapu kaydının iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Tapulu 2/B alanlarına ilişkin olarak 6292 sayılı Kanunun 7. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde, “Tapu ve kadastro veya imar mevzuatına göre ilgilileri adına oluşturulan ve tapuda halen kişiler adına kayıtlı olan taşınmazlardan Hazine adına orman sınırı dışına çıkarıldığı gerekçesiyle tapu kütüklerine 2/A veya 2/B belirtmesi bulunan veya konulan taşınmazların tapu kayıtları bedel alınmaksızın geçerli kabul edilir ve tapu kütüklerindeki 2/A veya 2/B belirtmeleri terkin edilerek tescilleri aynen devam eder, aynı gerekçeyle bu nitelikteki taşınmazlar hakkında dava açılmaz, açılan davalardan vazgeçilir, açılan davalar sonucunda tapularının iptaliyle Hazine adına tesciline karar verilen, kesinleşen ve tapuda henüz infaz edilmeyen taşınmazlar hakkında da aynı şekilde işlem yapılır. Ancak, bu kararlardan infaz edilerek tapuda Hazine adına tescil edilen taşınmazlar ise, ilgilileri tarafından bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren iki yıl içinde idareye başvurulması hâlinde, bedelsiz olarak önceki kayıt maliklerine veya kanuni mirasçılarına iade edilir.” hükmü yer almaktadır.
Somut olayda; Hazine, tapuda gerçek kişi adına kayıtlı olan taşınmazın 2/B madde kapsamında kalması nedeniyle tapu kaydının iptalini istediğine göre, 6292 sayılı Kanunun 7/1-a maddesinin uygulanacağı ve buna göre; Hazinenin açılan davadan vazgeçmiş sayılacağı kanunun âmir hükmü gereğidir. Buradaki vazgeçme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 307. maddesi ve devamında düzenlenen teknik anlamda bir “davadan feragat” olmayıp, kanundan kaynaklanan ve davalının rıza ve muvafakatının da aranmadığı, kendine özgü (davanın geri alınması niteliğinde) bir vazgeçmedir. Ayrıca, 6292 sayılı Kanun hükümleri uyarınca sonuçlandırılacak bu tür davalarda, yargılama giderlerinin taraflar üzerinde bırakılması, taraflar leh ve aleyhine vekâlet ücreti takdir edilmemesi gerekmektedir. Bu nedenlerle mahkemece, davacı Hazinenin 6292 sayılı Kanun gereğince davadan vazgeçmiş sayılmasına karar verilmesi gerekirken, bozma kararına yanlış anlam yüklenerek davanın usûlden reddine karar verilmiş olması isabetsizdir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Hazinenin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 09/01/2014 günü oy birliğiyle karar verildi.