Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2013/5875 E. 2013/8143 K. 19.09.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/5875
KARAR NO : 2013/8143
KARAR TARİHİ : 19.09.2013

MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi

Taraflar arasındaki kadastro tesbitine itiraz davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Hazine temsilcisi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Kadastro sırasında …. Köyü, 103 ada 73 parsel sayılı 8869,65 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, 18.05.1989 tarih 48 nolu tapu kaydına ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanılarak davalı adına tespit edilmiştir.
Davacı Hazine, taşınmazın orman içi açıklık niteliğinde ve Hazine adına tescil edi1mesi gereken yerlerden olduğu iddiası ile dava açmıştır.
Mahkemece davanın kabulüne, 103 ada 73 parselin orman vasfı ile Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmekle, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 21.03.2011 gün ve 2010/15494 – 2011/2951 sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; ”Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli değildir: Şöyle ki; dava konusu 103 ada 73 parsel sayılı taşınmaz, 18.05.1989 tarih 48 nolu tapu kaydına dayanılarak davalı adına tespit edilmiş olup, mahkemece, dayanak tapu kaydı tüm geldi ve gitti kayıtları ile getirtilerek keşif sırasında mahallinde usulüne uygun şekilde uygulanmamış, çekişmeli taşınmaza uyup uymadığı tespit edilmemiştir.
Orman sınırlandırılması yapılmayan veya sınırlandırılmanın ilk olarak yapıldığı yerlerde, bir yerin orman niteliğinin ve hukukî durumunun 3116, 4785, 5658 ve 6831 sayılı kanun hükümlerine göre çözümlenmesi gerekir. 3116 sayılı Kanun, sadece hangi nitelikteki taşınmazların devlet ormanı sayılacağını göstermiş ve devlet ormanlarının kadastrosunun yapılmasını öngörmüştür. 13.07.1945 tarihinde yürürlüğe giren 4785 sayılı Kanunun 1. maddesi gereğince 2. maddesinde sayılan istisnalar dışında bütün ormanlar devletleştirilmiş, devletleştirilen ormanlardan bazıları sonradan yürürlüğe giren 5658 sayılı Kanun ile iadeye tâbi tutulmuş ve iadenin koşulları aynı Kanunda gösterilmiştir.
Mahkemece, öncelikle; dava konusu parselin dayanağı olan 18.5.1989 tarih 48 nolu tapu kaydı, tüm geldi ve gitti kayıtları ile birlikte getirtilerek, kadastro sırasında revizyon görüp görmediği araştırılmalı, revizyon görmüş ise, revizyon gördüğü kadastro parsellerine ait kadastro tespit tutanakları getirtilmeli, tapu kaydının ne şekilde oluştuğu araştırılmalı, eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi ve bir fen elemanı aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı
kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; orman kadastrosu kesinleşmediğine göre, fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulanacak kesinleşmemiş tahdit haritası ile irtibatlı, taşınmazın konumunu gösteren orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı; dayanak tapu kaydı, mahallî bilirkişi eliyle mahallinde uygulanmalı, sınır denetimi yapılmalı, dayanak tapu kaydının mahalline uyup uymadığı tespit edilerek tapu kaydı mahalline uyuyor ise tapu kaydının kapsadığı taşınmazları gösterir fennî bilirkişi tarafından düzenlenecek denetlemeye elverişli krokili rapor alınmalı; tapu kaydı, tescil ilâmı ile oluşmuş ise, tescile esas olan mahkeme dosyası getirtilerek tescil krokisi mahallinde uygulanmalı, çekişmeli taşınmazı kapsayıp kapsamadığı belirlenmeli, tescil ilâmında Hazinenin taraf olup olmadığı araştırılarak davacı Hazine yönünden kesin hüküm olup olmadığı değerlendirilmeli, taşınmazın memleket haritası ve hava fotoğraflarındaki konumu dikkate alınarak tapu kaydının 4785 ve 5658 sayılı kanun kapsamında hukukî değerini yitirip yitirmediği araştırılmalı; eğer dayanak tapu kaydı, dava konusu taşınmaza uymuyor ise veya 4785 ve 5658 sayılı kanunlar kapsamında hukukî değerini yitirmiş ise, taşınmaz, 6831 sayılı Kanunun 17/2. maddesi kapsamında orman içi açıklık niteliğinde olan yerlenden olup taşınmaz üzerinde sürdürülen zilyetliğe değer verilemeyeceği dikkate alınarak şimdiki gibi davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği düşünülerek oluşacak sonuca göre karar verilmelidir.” denilmiştir.
Mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra davanın kısmen kabulüne; Yağcılar Köyü, 103 ada 73 parsel nolu taşınmazın fen bilirkişisinin 12/10/2012 tarihli krokisinde (A) harfi ile gösterilen A = 4218,65 m2’lik kısmının kadastro tutnağının iptali ile bu parselden ifraz edilerek aynı adanın son parsel numarası verilmek suretiyle orman vasfı ile Hazine adına tesbit ve tesciline, fen bilirkişisinin 12/10/2012 tarihli krokisinde (B) harfi ile belirtilen B = 4651,00 m2’lik kısmının aynı ada ve parsel altında aynı vasıfla tesbit gibi tesciline karar verilmiş, hüküm davacı Hazine temsilcisi tarafından taşınmazın (B) bölümüne yönelik olarak temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro tespitine itiraz niteliğindedir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede orman kadastrosu, 5304 sayılı Kanun ile değişik 3402 sayılı Kanunun 4. maddesi hükmüne göre yapılmış, taşınmaz orman sınırları dışında bırakılmıştır.
Mahkemece verilen karar usûl ve kanuna aykırıdır. Şöyle ki; dava konusu 103 ada 73 sayılı parselde T.E.K Genel Müdürlüğü lehine irtifak hakkı verildiği anlaşılmaktadır. Davanın niteliğine göre, davalının, tesbit maliki ile beyanlar hanesinde adı yazılan T.E.K Genel Müdürlüğü olması gerekirken, davacı Hazine tarafından, dava dilekçesinde davalı olarak sadece tesbit malikine husumet yöneltilerek dava açılmıştır. Mahkemece yargılama devam ederken irtifak hakkı sahibi kurumun davaya dahil edilmesi düşünülmemiştir.
Aynı zamanda, mahkemece bozma kararına uyulmuş, ancak, gerekleri yerine getirilmemiştir. Şöyle ki; çekişmeli 103 ada 73 parsel sayılı taşınmazın dayanağı olarak gözüken 18/05/1989 tarih ve 48 sıra nolu tapu kaydının geçerli bir hukukî nedene dayalı olarak oluşup oluşmadığı hususunun araştırılması zorunludur. Dayanak tapu kaydı, pilon yeri ve irtifak hakkı sağlanacak yerin kamulaştırılması sırasında,… Asliye Hukuk Mahkemesinin 1989/55 E. – 1989/57 K. sayılı kararı ile 64 m2’lik kısmının direk yeri olarak, 1537 m2’lik kısmı üzerinde ise, irtifak hakkı tesisi ile, Türkiye Elektrik Kurumu Genel Müdürlüğü adına tapuya tesciline, davalının zilyedinde bulunduğunun tapu sicil kayıtlarına şerh verilmesine karar verilmiştir. Tapu müdürlüğünce adı geçen tescil kararı gereğince TEK lehine pilon yeri ve irtifak hakkı tapusu olarak düzenlenmiş ve aynı tescil hükmüne dayanılarak davalı …’nın babası Talip Sansa’nın taşınmazın zilyedi olduğu belirtilmiştir.
Bu nedenlerle; mahkemece öncelikle, Hazinenin  dava dilekçesi ve duruşma gününü bildirir davetiye TEK Genel Müdürlüğüne Tebligat Kanunu ve Tüzüğüne uygun şekilde  tebliğ edilerek taraf teşkili sağlanmalı,
Daha sonra, dayanak tapu kaydının, TEK lehine irtifak ve pilon yeri tapusu olduğu, davalının babasının tapu kaydında zilyet olarak gözüktüğü, bu nedenle gerçek kişi adına usulünce oluşmuş bir tapu kaydının varlığından bahsedilemeyeceği gözönünde bulundurularak temyize konu (B) harfi ile gösterilen bölümün 6831 sayılı Kanunun 17/2. maddesi kapsamında orman içi açıklık niteliğinde olan yerlenden olup taşınmaz üzerinde sürdürülen zilyetliğe değer verilemeyeceği dikkate alınarak Hazinenin bu kısma yönelik de davasının kabulüne karar verilmesi gerekirken, aksine düşüncelerle taşınmazın (B) bölümüne yönelik davanın reddine karar verilmesi usûl ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı Hazine temsilcisinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 19/09/2013 gününde oy birliği ile karar verildi.