YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/5563
KARAR NO : 2014/4345
KARAR TARİHİ : 10.04.2014
MAHKEMESİ : Pazar (Rize) 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 10/01/2013
NUMARASI : 2012/384-2013/8
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı C.. A.. tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Yörede 2008 yılında yapılan kadastro sırasında Y…Köyü ….ada 1 parsel sayılı taşınmaz, orman niteliğiyle Hazine adına tesbit ve tapuya tescil edilmiştir.
Davacı, taşınmazın bir bölümünün babasına ait çay bahçesi iken 5 yıl önce kendisine verildiğini, zilyetlikle taşınmaz edinme koşullarının lehine oluştuğunu ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile adına tescili istemiyle dava açmıştır.
Mahkemece, Y…. aleyhine açılan davanın husumetten reddine, Hazine ve Orman Yönetimi aleyhine açılan davanın kabulü ile dava konusu taşınmazın 5122,87 m2’lik bölümünün tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya tesciline karar verilmiş, hükmün Hazine ve Orman Yönetimi tarafından temyizi üzerine Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 27/03/2012 tarih ve 2012/3399 – 4608 sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; “3402 sayılı Kanunun 16/D maddesi hükmünde ormanların, bu kanunda hüküm bulunmayan hallerde, özel kanunları hükümlerine tâbi olduğunun belirtildiği, bu nedenle özel kanun olan 6831 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanması gerektiği, 6831 sayılı Kanunun 11/1. maddesinde de orman kadastrosunun kesinleşmesinden sonra tapulu taşınmazlarda tapu sahiplerinin 10 yıllık hak düşürücü süre içinde dava açabilecekleri hükmünün bulunduğu, davacının zilyetliğe dayanarak dava açtığı gözetilerek davasının reddine karar verilmesi” gereğine değinilmiştir.
Mahkemece bozma kararına uyularak davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde orman kadastrosu, 5304 sayılı Kanun ile değişik 3402 sayılı Kanunun 4. maddesi hükmüne göre yapılmış, çekişmeli parsel orman olarak sınırlandırılmıştır.
Her ne kadar mahkemece, Dairenin bozma kararına uyularak davanın reddi yolunda hüküm kurulmuşsa da bu karar yerinde değildir. Şöyle ki; Anayasa Mahkemesi tarafından 22.05.2013 tarih ve 2012/108 Esas – 2013/64 Karar sayılı ilâm ile 31/8/1956 tarihli ve 6831 sayılı Orman Kanununun, 5/11/2003 tarihli ve 4999 sayılı Orman Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 6. maddesiyle değiştirilen 11. maddesinin birinci fıkrasının “Bu müddet içinde itiraz olmaz ise komisyon kararları kesinleşir. Bu süre hak düşürücü süredir.” biçimindeki üçüncü ve dördüncü cümlelerinin Anayasa’nın 13, 35 ve 36. maddelerine aykırı görülerek iptallerine karar verilmiştir. Karar 12.07.2013 tarihli Resmî Gazetede yayımlanmış, yayımından itibaren 6 ay sonra yürürlüğe gireceği düzenlenmiş olup, 13.01.2014 günü itibariyle yürürlüğe girmiştir.
Anayasa Mahkemesinin iptal kararı ve mahkemenin ret karından sonra 26 /2/2014 tarihli ve 6527 sayılı “Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun” 1/3/2014 tarih ve 28928 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe girmiş ve 6527 sayılı Kanunla, 31/8/1956 tarihli ve 6831 sayılı Orman Kanununun 11. maddesinin somut davayı ilgilendiren birinci fıkrası, “Orman kadastro komisyonlarınca alınan kararlara ilişkin düzenlenen tutanak ve haritalar askı suretiyle otuz gün süre ile ilân edilir. Bu ilân ilgililere şahsen yapılan tebliğ hükmündedir. Tutanak ve haritalara karşı itirazı olanlar; askı tarihinden itibaren otuz gün içinde kadastro mahkemelerinde, kadastro mahkemesi olmayan yerlerde kadastro davalarına bakmakla görevli mahkemelerde dava açabilirler. İlân süresi geçtikten sonra, dava açılmayan kararlara ilişkin düzenlenen tutanak ve haritalar kesinleşir. Orman kadastro komisyonlarınca düzenlenen tutanak ve haritaların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukukî sebeplere dayanarak Hazine hariç itiraz olunamaz ve dava açılamaz.” şeklinde değiştirilmiştir.
Getirilen bu yeni düzenlemeye göre, tutanak ve haritaların kesinleştiği tarihten itibaren on yıllık süre içinde tapuya dayalı olsun veya olmasın kadastrodan önceki sebeplere dayalı olarak dava açılabilecektir.
Eldeki dava, 5304 sayılı Kanun ile değişik 3402 sayılı Kadastro Kanununun 4. maddesi uyarınca yapılan kadastro sonucu orman olarak tescil edilen taşınmaza karşı on yıllık süre içinde açılmış olup, kanundaki değişikliğin derdest davalarda da uygulanması gerektiğinden tapu kaydı koşulu aranmaksızın işin esasının incelenip sonucuna göre bir karar verileceğinden temyiz itirazlarının kabulü gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle, davacının temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 10/04/2014 gününde oy birliği ile karar verildi.