Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2013/5545 E. 2013/10637 K. 25.11.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/5545
KARAR NO : 2013/10637
KARAR TARİHİ : 25.11.2013

MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi

Taraflar arasındaki kadastro tesbitine itiraz davasından dolayı yerel mahkemece verilen yukarıda gün ve sayılı hükmün; Dairemizin 02/04/2013 gün ve 2013/1675 E. – 2013/3714 K. sayılı ilâmıyla onanmasına karar verilmiştir. Süresi içinde davalılar Arif oğlu 1933 doğumlu … mirasçıları olan Ahmet Arslanoğlu ve müşterekleri tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla dosya içindeki tüm belgeler incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında … Köyü 101 ada 336 parsel sayılı 7100 m² yüzölçümündeki taşınmaz, 1937 tarih ve 139 nolu vergi kaydı ile … oğlu 1327 doğumlu …. adına tesbit edilmiştir.
Davacı Orman Yönetimi, çekişmeli taşınmazın resmî belgelerde orman niteliğinde olduğu iddiasıyla dava açmıştır.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne ve dava konusu parselin (A) ile gösterilen 1100 m2’lik bölümünün orman niteliği ile Hazine adına, (B) ile gösterilen 6000 m2’lik bölümünün tesbit maliki adına tapuya tesciline karar verilmiş; hükmün davacı Orman Yönetimi tarafından temyizi üzerine, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 02/04/2013 gün ve 2013/1675 E. – 2013/3714 K. sayılı kararında; [” İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye ve çekişmeli taşınmazın, uzman orman bilirkişi tarafından resmî belgelere dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan inceleme ve araştırma sonucunda çekişmeli taşınmazın temyize konu (B) ile gösterilen bölümünün orman sayılmayan yerlerden olduğu anlaşıldığına ve yazılı biçimde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığına göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA,”] denilmiştir.
Dava, kadastro tesbitine itiraz niteliğindedir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde orman kadastrosu, 3402 sayılı Kanunun 4. maddesi hükmüne göre yapılmış, çekişmeli parsel orman alanı dışında bırakılmıştır.
Davalılar Arif oğlu 1933 doğumlu… mirasçıları olan Ahmet Arslanoğlu ve müşterekleri karar düzeltme dilekçelerinde; davalıların Arif oğlu 1933 doğumlu… mirasçıları olduklarını, oysa kadastro tesbitinin … oğlu 1327 doğumlu… olarak yapıldığını, yargılamaya kendilerinin çağrıldığını ve davada taraf olarak bulunduklarını, …. oğlu 1327 doğumlu… mirasçılarının yargılamada bulunmadığını, kendilerine miras yolu ile intikal ettiğini, tutanakta baba adı ve doğum tarihinin yanlış yazıldığını, keşifte dinlenen mahallî bilirkişinin beyanları doğrultusunda mahkemenin doğru tespit yaptığını, ancak kararda, taşınmazın orman olmayan 6000 m2’lik bölümünün davalılar adına hisseleri oranında tesbit ve tesciline karar verilmesi gerekirken, tesbit malikleri adına tesbit ve tesciline şeklinde karar verilmesinin doğru olmadığını, dairenin onama kararının kaldırılarak belirtilen nedenlerle düzeltilerek onanmasına karar verilmesini istemişlerdir.
Kural olarak; kadastro tesbitine itiraz davalarında husumet, kadastro tesbit tutanağının mülkiyet hanesinde adı geçen gerçek veya tüzel kişi ya da kişilere yöneltilir. Mülkiyet hanesinin kadastrodan önce açılan bir dava nedeniyle veya aynı kuvvette iki ayrı senedin varlığı halinde boş bırakılması halinde ise; kanunî hasım dışında, edinme sütununda veya beyanlar hanesinde adı geçenlere yöneltilir. Mülkiyet hanesinde adı geçen gerçek kişinin ölü olduğunun belirtilmesi halinde ise, husumet ölü kişinin mirasçılarına yöneltilir.

Somut olayda; dava konusu … Köyü 101 ada 336 parsel sayılı 7100 m² yüzölçümündeki taşınmaz, 1937 tarih 139 nolu vergi kaydı ile Ali oğlu 1327 doğumlu… adına tesbit edilmiştir. Tutanakta… oğlu 1327 doğumlu… sağ gözükmektedir. Orman Yönetimi, 08/07/2004 tarihli dava dilekçesinde, davasını tutanakta adı geçen kişiye doğru olarak yöneltmiştir. Her nasılsa tesbit malikinin ölü olduğunun anlaşılması üzerine mahkemece tesbit tutanağında adı geçen …oğlu 1327 doğumlu… mirasçıları değil de … oğlu 1933 doğumlu… mirasçıları tesbit edilerek… ve müşterekleri davaya dahil edilmiş ve dava dilekçesi kendilerine tebliğ edilmiş ve huzurlarında keşif yapılmış, isimleri karar başlığına yazılarak yazılı olduğu şekilde hüküm oluşturulmuştur. Oysa; 2004 yılında yapılan genel arazi kadastrosu sonucunda düzenlenen kadastro tesbit tutanağında tesbit maliki olarak … oğlu 1327 doğumlu… sağ gözükmektedir. Dosyaya getirtilen bilgi ve belgelerden ve …. Sulh Hukuk Mahkemesinin 23.02.2011 gün ve 2010/412 Esas – 2011/184 Karar sayılı ilâmından anlaşılacağı üzere muris… kadastro tesbitinden önce 27/11/1987 tarihinde vefat etmiş ve mirasçıları…’dur. Yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişi beyanında taşınmazın …’den kaldığını ve tesbit maliki…’nun ölü olduğunu beyan ettiği halde, … oğlu 1933 doğumlu…’nun çocukları ve mirasçıları olan … sayılmıştır. Tanık dinlenmemiştir.
Mahkemece bu çelişki üzerinde durularak giderilmediği gibi, esasen kadastro tutanağında tespit maliki olarak adı geçen…. oğlu 1327 doğumlu… mirasçılarına husumet yaygınlaştırılmak suretiyle yöneltilerek davaya dahil edilmemiş, taraf teşkili sağlanmamış ve tesbit malikinin kadastrodan evvel ölmüş olması nedeniyle mirasçılarının yokluğunda yargılamaya devam olunarak karar verilmiştir. Oysa, kadastroda yapılan tespit ve düzenlenen tutanak aksi sabit oluncaya kadar geçerlidir. HMK’nun 27. (HMUK 73. md.) maddesi uyarınca mahkeme davalıyı kanunî şekillere uygun olarak duruşmaya davet edip savunma hakkını kullanma olanağı vermedikçe hüküm veremez (hukukî dinlenilme hakkı).
Bu nedenle mahkemece yapılacak iş: öncelikle, dava konusu … Köyü 101 ada 336 parsel sayılı taşınmazın kadastro tutanağında tesbit maliki olarak adı geçen Ali oğlu 1327 doğumlu… mirasçılarına husumet yaygınlaştırılmak suretiyle yöneltilmeli, usulünce davaya dahil edilerek katılmaları sağlanmalı, dava dilekçesi usûlünce tebliğ edilerek davaya karşı diyecekleri kendilerinden sorulmalı, anayasal hak olan savunma hakkı kendilerine tanınmalı, kadastro mahkemeleri basit yargılama ve seri muhakeme usûlüne tâbi olduğundan ileri sürecekleri yazılı ve sözlü delilleri toplanmalı, bundan sonra işin esasına girilerek taşınmaz başında yapılacak keşfte dinlenmeli, işin sonucuna göre tüm deliller birlikte değelendirilerek bir karar verilmelidir.
Ayrıca; davaya mahkemenin yaptığı maddi hata sonucunda davalı sıfatı ile katılan Arif oğlu 1933 doğumlu… mirasçılarının eldeki bu davaya 3402 sayılı Kanunun 26/D maddesi bağlamında müdahil davacılar sıfatı ile harcın yatırmak suretiyle yazılı bir dilekçe ile katılımlarının olması halinde ise; müdahil davacıların iddiaları doğrultusunda yazılı ve sözlü delilleri toplanmalı, tanıklarının isim ve adresleri kendilerinden sorulmalı, taşınmaz başında yapılacak keşifte dinlenmeli, karşılıklı ileri sürülecek delilleri ve beyanları dikkate alınmalı, varsa çelişkiler giderilmeli, işin sonucuna göre tüm deliller birlikte değelendirilerek bir karar verilmelidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı gerçek kişilerin karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairenin 02/04/2013 gün ve 2013/1675 E. – 2013/3714 K. sayılı onama kararının KALDIRILMASINA, yerel mahkemenin 10/12/2004 gün ve 2004/206 E. – 2004/210 K. sayılı kararının BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer nedenlerin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde iadesine 25/11/2013 oy birliği ile karar verildi.