Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2013/5502 E. 2013/8682 K. 03.10.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/5502
KARAR NO : 2013/8682
KARAR TARİHİ : 03.10.2013

MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi

Taraflar arasındaki kadastro tesbitine itiraz davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R

Yörede 2011 yılında yapılan kadastro sırasında …. Köyü, 101 ada 1 parsel sayılı 3302 hektar 4960.03 m² yüzölçümündeki taşınmaz, orman niteliğinde; 194 ada 3 parsel sayılı 30 hektar 4222.53 m² yüzölçümündeki taşınmaz mera niteliğinde Hazine adına tesbit edilmiştir.
101 ada 1 parsele ait tutanak 29/10/2011 – 28/11/2011 tarihleri arasında kısmî ilâna çıkartılmış; 194 ada 3 parsele ait tutanak ise 28/ 12/2011 – 26/01/2012 tarihleri arasında ilân edilmiştir.
Davacı 30/01/2012 tarihinde Tapu Kadastro Genel Müdürlüğünü hasım göstermek suretiyle kadastro mahkemesinde açmış olduğu davada kendisine dedesinden kalan tarım alanı niteliğindeki iki parça taşınmazın orman ve mera parselleri içinde tesbitinin yapıldığını ileri sürerek, bu tesbitlerin iptali ve adına tescilini istemiştir. Aynı tarihte yapılan tensip duruşmasında tesbit maliklerinin doğru olarak gösterilmediğinden bahisle HMK 119/2. maddesi gereğince davacıya dava dilekçesindeki eksiklikleri tamamlamak üzere bir hafta kesin süre verilmiş, belirtilen süre içinde gereği yerine getirilmediği takdirde davanın açılmamış sayılacağı yolunda ihtarda bulunulmuştur. Bu doğrultuda davacıya meşruhatlı davetiye çıkartılmış, belge kendisine 02/02/2012 tarihinde bizzat kendi imzasına tebliğ edilmiştir. Davacı bu kez mahkemeye verdiği 20/02/2012 tarihli dilekçe ile Orman Yönetimi ve Tarım İl Müdürlüğünü de hasım göstererek dava ettiği yerlerin …. Köyü, 101 ada 1 ve 194 ada 3 sayılı parseller içinde kaldığını açıklamıştır. Mahkemece, HMK. 138. maddesi gereğince yapılan ön incelemede dava şartlarının oluşup oluşmadığının incelendiği, buna göre 101 ada 1 parselle ilgili davanın askı ilân süresinden sonra açıldığı gibi her iki parselde de Hazinenin hasım olarak gösterilmesi gerekirken, gösterilmediği, keza 194 ada 3 parselde köy tüzel kişiliğinin de hasım olması gerektiği, davacıya verilen kesin süre içinde bu hususların yerine getirilmediği gerekçesi ile 101 ada 1 parselle ilgili davanın süresinde açılmamış olması nedeniyle reddine, 194 ada 3 parselle ilgili davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddine, 194 ada 3 parselin tesbit gibi mera niteliğinde Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro tesbitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 3402 sayılı Kanunun 5304 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesi hükmüne göre orman kadastrosu yapılmıştır.
Mahkemece verilen karar usûl ve kanuna aykırıdır. Şöyle ki; çekişmeli 101 ada 1 numaralı orman parseline ait tutanağın 29/10/2011 ilâ 28/11/2011 tarihleri arasında kısmî ilâna çıkartıldığı ve davanın 22/01/2012 tarihinde ilân süresinden sonra açılmış olduğu dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. Kadastro Kanununun 26/B maddesi gereğince kadastro mahkemesinin görevi ilân süresi içinde açılan davalarla sınırlıdır, bu süre geçirildikten sonra açılan davaların genel mahkemelerde görülmesi gereklidir. Bu durumda; mahkemece yapılacak iş; 101 ada 1 parselle ilgili olarak dava dilekçesinin görev nedeniyle reddine ve dosyanın görevli ve yetkili genel mahkemeye gönderilmesine karar vermekten ibarettir. Davanın süre nedeniyle reddine karar verilmiş olması doğru değildir.
194 ada 3 sayılı parselle ilgili dava ise süresinde kadastro mahkemesinde açılmış olmakla Kadastro Kanunu hükümlerine tabidir. Bu parselle ilgili olarak davanın yanlış hasıma yöneltildiği kabul edilip dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verilemez. Davanın açılması sırasında temsilde yanılma söz konusudur. Taşınmaz mera olarak tespit gördüğünden zorunlu dava arkadaşı durumunda bulunan Hazine ve Köy Tüzel Kişiliğine husumet yöneltilip dava yaygınlaştırıldıktan sonra işin esası hakkında bir hüküm kurulmalıdır.
Kaldı ki; kabule göre 3402 sayılı Kadastro Kanununun 16/B maddesi gereğince meraların tapu siciline kaydı söz konusu değildir. Anılan hüküm gereğince meralar orta malı olarak sınırlandırıp özel sicillerine kaydedilirler.
Değinilen yönler gözetilmeksizin aksi görüşle kurulan hüküm usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 03/10/2013 günü oy birliği ile karar verildi.