Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2013/5460 E. 2013/9499 K. 04.11.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/5460
KARAR NO : 2013/9499
KARAR TARİHİ : 04.11.2013

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi Celal Ulvi Erenoğlu mirasçıları … ve arkadaşları vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R

Davacılar, …. Mevkiindeki 3097 parsel sayılı taşınmazın, miras bırakanları adına tapuda kayıtlı olduğunu, yörede 1979 ve 1988 yıllarında yapılan orman kadastro çalışmalarında, orman kadastro komisyonu tarafından orman alanı içinde bırakılma işleminin haksız olduğu iddiasıyla, işlemin iptali ile taşınmazın tamamının orman alanı dışına çıkarılmasını istemiştir. Bu dava ile birleşen mahkemenin 1995/925 sayılı dosyasında ise davacı … Yönetimi aynı taşınmazın kesinleşen orman sınırları içinde kalması nedeniyle tapu kaydının iptalini, orman niteliği ile Hazine adına tescilini istemiştir. Mahkemece, Orman Yönetiminin davasının kabulüne, davacı gerçek kişilerin davasının reddine, 3097 parselin tapu kaydının iptali ile orman niteliğiyle Hazine adına tesciline karar verilmiş, hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle Dairece onanmıştır. Bu kez, davacı gerçek kişiler vekili kararın düzeltilmesini istemesi üzerine; Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 01.12.2005 gün ve 2005/11107 – 14587 sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; “Mahkemece çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede 1744 sayılı Kanuna göre yapılarak kesinleşen ilk orman kadastrosuna, daha sonra 1988 yılında ilân edilen uygulaması çalışmaya ilişkin işe başlama, çalışma, işi bitirme ve sonuçlarının askı ilan tutanakları ile taşınmazın bulunduğu yeri gösterir aslına göre renklendirilmiş ve orman sınır noktalarının açıkça okunabildiği onaylı orman kadastro haritaları ile tutanakları, dava konusu taşınmazın bulunduğu yere ait en eski tarihli memleket haritasının orijinalinden renkli fotokopisi bulundukları yerden getirtilerek dosya içine konulmalı, yörede 1988 yılında ilân edilen çalışmayı yapan orman kadastro komisyonuna ilk orman kadastrosu sırasında herhangi bir nedenle orman sınırı dışında bırakılmış ormanların kadastrosunun yapılması hususunda yetki verilip verilmediği duraksamaya yer vermeyecek biçimde saptanmalıdır.
Daha sonra, mahkemece önceki bilirkişiler dışında serbest orman mühendisleri arasından seçilecek üç uzman orman mühendisi ile yeteri kadar harita mühendisi ya da fen ehlinden oluşturulacak bilirkişi kurulu ile yapılacak keşifte 1744 sayılı Kanuna göre yapılarak kesinleşen orman kadastro haritası ve tutanakları yerel bilirkişilerin yardımı ve uzman bilirkişilerin eliyle ilk orman kadastrosundaki ölçü teknikleri ile ve eski tarihli memleket haritasında bulunan sabit noktaların bulundukları yerler zeminde tespit edilip, orman sınır noktaları birer birer arazide bulunarak orman sınır noktalarının izledikleri tahdit hattı belirlenmelidir. Orman sınır noktalarının bazılarının zeminde bulunmaması halinde ise, nedeni üzerinde durularak yerlerinden sökülerek yok edilip edilmedikleri saptanmalı, zeminde bulunamayan noktaların yerleri, zeminde halen var olan ve en yakın sabit orman sınır noktaları esas alınarak ve bu
noktalardan hareketle yine orman kadastro tutanaklarındaki açı ve mesafeler okunup ölçülerek orman sınır noktalarının izledikleri tahdit hattına göre birer birer arazide bulunup röperlenmeli, memleket haritası örneği üzerinde gösterilmelidir. 1744 sayılı Kanuna göre yapılmış orman kadastro tutanak ve haritası zemine uygulandıktan sonra aynı yöntemle 1988 yılında ilân edilen çalışmaya ilişkin çalışma tutanak ve haritası uygulanmalı, memleket haritası üzerinde gösterilmelidir.
Bilirkişi kuruluna çekişmeli taşınmazın 1744 sayılı Kanuna göre yapılan ilk orman kadastrosuna ve daha sonra 1988 yılında ilân edilen çalışmaya ilişkin tutanak ve haritalara göre konumunu gösteren ve bu belgelerle irtibatlı ve ayrı renklerde işaretli, orman kadastro haritaları arazi kadastrosu ile ölçekleri özel aletlerle denkleştirilmiş kroki çizdirilmeli, taşınmazın orman kadastrosuna göre konumu duraksamaya yer vermeyecek biçimde saptanmalıdır.
Orman kadastro komisyonlarının, 6831 sayılı Orman Kanununa göre orman kadastrosunun uygulanması hakkında yönetmeliği çerçevesinde kendilerine verilen işlerle sınırlı olarak çalışmalarını yapacağı ve kendilerine verilmeyen işlerde yetki aşımı suretiyle çalışma yapamayacağı 2899, 3302 ve 4999 sayılı kanunlarla değiştirilen 6831 sayılı Kanunun 7. maddesi ilk orman kadastrosu sırasında herhangi bir nedenle orman sınırı dışında bırakılmış ormanların kadastrosunun yapılabileceği hükümleri varsa da, 26.05.1987 tarihinde yürürlüğe giren 3373 sayılı Kanun ile değişik 7. maddede böyle bir hüküm bulunmadığı gözetilerek, 1744 sayılı Kanuna göre yapılıp kesinleşen ilk orman kadastrosunda çekişmeli taşınmazın orman sınırı dışında bırakıldığı, ancak, 1988 yılında ilân edilen çalışmada ise, orman kadastro komisyonunun yetkisi olmadığı halde orman sınırı içine alındığı saptandığı taktirde, gerçek kişilerin davasının kabulüne karar verilmesi” gereğine değinilmiştir.
Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra, Orman Yönetiminin davasının kabulüne, davacı gerçek kişilerin davasının reddine, 3097 parselin tapu kaydının iptali ile orman niteliği ile Hazine adına tesciline karar verilmiş, hüküm Celal Ulvi Erenoğlu mirasçıları … ve arkadaşları vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, orman kadastrosuna itiraz ile tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 28.11.1979 tarihinde ilân edilerek kesinleşen orman kadastrosu, 22.01.1988 tarihinde ilân edilerek kesinleşen dışarıda kalmış ormanların kadastrosu ve 2/B uygulaması bulunmaktadır.
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, uzman orman bilirkişi kurulu tarafından kesinleşmiş orman kadastro haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan uygulama ve araştırma sonucunda çekişmeli taşınmazın orman tahdidi içinde ve orman sayılan yerlerden olduğu anlaşıldığına ve yazılı biçimde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığına göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenlere yükletilmesine 04/11/2013 gününde oy birliği ile karar verildi.