YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/5424
KARAR NO : 2014/3909
KARAR TARİHİ : 01.04.2014
MAHKEMESİ : İspir Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 28/12/2012
NUMARASI : 2011/706-2012/620
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescili davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Orman Yönetimi ve Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Ç… M… Mahallesi ….ada 1 parsel sayılı 109696,61 m² yüzölçümündeki taşınmaz, yörede 3402 sayılı Kanunun 5304 sayılı Kanun ile değişik 4 maddesi gereğince yapılan orman sınırlandırılması sırasında orman vasfıyla Hazine adına tesbit edilmiştir.
Davacı, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine ve tapu kaydına dayanarak orman sınırları içinde bırakılan taşınmazının ormanla ilgisinin bulunmadığı iddiasıyla, tesbitin iptali ve adına tescili istemiyle dava açmıştır.
Mahkemece, davanın kabulü ile 375 ada 1 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile (A) harfiyle gösterilen 437 m²’lik kısmının tarla ve ev vasfıyla, (B) harfiyle gösterilen 947,02 m²’lik kısmının tarla vasfıyla E.. Ü.. adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davalı Orman Yönetimi ve Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, tapu iptal ve tescili niteliğindedir.
Yörede 3402 sayılı Kanunun 5304 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesi gereğince yapılan orman sınırlandırılması 09/10/2008 – 11/11/2008 tarihleri arasında ilâna çıkarılmıştır.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş ise de, yapılan inceleme ve araştırma hüküm vermeye yeterli değildir. Şöyle ki; davacı, Aralık 1977 tarih, 9 sıra numaralı tapu kaydına ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanmaktadırlar. Davacının dayandığı tapu kaydı, ilk oluşumundan itibaren denetlemeye elverişli, birbirini takip eden tüm gittileri getirtilmediği gibi, dayanılan tapu kaydı mahalline yeterli şekilde uygulanıp kapsamı kesin olarak belirlenmemiş, tapu kaydının ihdasından itibaren tüm tedavülleri okunmak suretiyle kayıtların birbirini hudut gösterip göstermediği hususu üzerinde durulmamış, keşif sırasında tapu kaydının uygulamasına ilişkin yerel bilirkişi anlatımları da soyut gerekçesiz sözlerinden ibaret olup, tüm komşu parsellerin tutanağı ve dayanağını oluşturan belgeler getirtilmediği için tapu kaydı uygulamasında dıştan komşu taşınmazların tutanağı içeriği ve varsa dayanakları kayıtlarla da denetlenmemiş, usûlünce orman araştırması yapılmamış, zilyetlikle taşınmaz edinme koşulları yöntemince araştırılmamıştır.
Eksik ve yetersiz soruşturmaya dayanılarak karar verilemez. O halde; doğru sonuca varılabilmesi için; öncelikle davaya konu parseli kenardan çevreleyen tüm taşınmazların tutanak ve dayanağını oluşturan belgeler, eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı, tesbit tutanağının düzenlendiği tarihten 15 veya 20 yıl önce çekilmiş hava fotoğrafları ile bu fotoğraflardan üretilmiş memleket haritası, topografik fotogrametri yöntemiyle düzenlenen kadastro haritaları, davacının dayandığı Aralık 1977 tarih, 9 sıra numaralı tapu kaydının ilk oluşumundan itibaren denetlemeye elverişli, birbirini takip eden ve bilgisayarda yazılı ve iktisap sebeplerini belirtir şekilde tüm gittileri, varsa krokisi ve kadastro sırasında revizyon görmüş ise revizyon gördüğü parsellerin tutanak örnekleri ile dava konusu taşınmazı birlikte gösterir kadastro paftasının ilçe tapu müdürlüğü ve ilgili ilçe kadastro müdürlüğü’nden getirtilmesi, kök tapu kaydının ilçe tapu müdürlüğünde bulunamaması halinde Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü Arşiv Daire Başkanlığı’ndan getirtilerek, halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi, bir ziraat mühendisi ve bir fen elemanı ve yerel ve tesbit bilirkişileri huzuruyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazların öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyetlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapıları, bitki örtüsü ve çevreleri incelenmeli; kesinleşmiş orman kadastrosu bulunmadığından, yukarıda değinilen diğer belgeler fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı, fotogometri yöntemiyle düzenlenen kadastro paftalarında zilyet ve tasarruf edilen yerlerden olup olmadığı belirlenmeli, çekişmeli taşınmazın miktarı ve konumuna göre 6831 sayılı Kanunun 17/2. maddesi gereğince orman içi açıklığı niteliğinde olup olmadığı, orman içi açıklıklarının zilyetlikle kazanılamayacağı gözetilmeli; 3402 sayılı Kadastro Kanununun 20. maddesi hükmü uyarınca dayanılan tapu kaydı varsa tedavülleriyle birlikte yerel bilirkişi yardımı, uzman bilirkişi eliyle yerine uygulanmalı, bilirkişi ve tanıklardan kayıttaki her sınır hakkında ayrıntılı ve inandırıcı bilgi alınmalı, uygulamada tapu kaydının revizyon gördüğü dava dışı taşınmazlar varsa özellikle gözönünde tutulmalı, kayıtlarda tarif edilen sınır yerlerinden yerel bilirkişice bilinemeyen sınır yerleri bulunduğu takdirde bu konuda taraflara tanık dinletme olanağı sağlanmalı, uzman bilirkişiye kayıtlarda tarif edilen sınır yerleri düzenleyeceği haritada ayrı ayrı işaret ettirilmeli, uygulamaya ilişkin yerel bilirkişi ve tanık sözleri, dıştan komşu taşınmazların tespit tutanağı içeriği ve varsa dayanakları kayıtlarla denetlenmeli, bu yolla dava konusu taşınmazın dayanılan tapu kaydının kapsamında kalıp kalmadığı duraksamasız saptanmalı, tesbit tutanağı bilirkişilerinin beyanları ile yerel bilirkişi ve tanık beyanları arasında aykırılık bulunduğu takdirde tesbit tutanağı bilirkişileri de taşınmaz başında ayrı ayrı dinlenerek, çelişki duraksamasız giderilmeli, tutunulan tapu kaydının dayanağı harita varsa kapsamının haritasına göre belirleneceği düşünülmeli, uygulamada geniş kapsamlı kadastro paftasının ölçeği ile tapu kaydının dayanağı haritanın ölçekleri eşitlenerek haritalar çakıştırılarak yerine uygulanmalı, uygulamada haritalarda tarif edilen belli poligon ve röper noktalar ile arz üzerindeki doğal ya da yapay sınır yerlerinden varsa değişmez nitelikte sınır yeri sayılabilecek kişi taşınmazlarından da yararlanılmalı, tapu kaydı ifraz görmüş ise, ifraz haritaya dayandığı takdirde, az yukarıda açıklanan yöntemle haritalar yerine uygulanmalı; ifraz görmemiş ise, ifraz yoluyla oluşan müfrez tapu kayıtlarında tarif edilen sınır yerlerinden yararlanılmalı, uygulamada ifraz yoluyla oluşan müfrez tapu kayıtlarının kapsamının kök tapu kaydının kapsamı içinde aranmasının zorunlu olduğu düşünülmeli, ayrıca, taşınmazın tapu kaydında tarif edilen türü de deliller değerlendirilirken gözönünde tutulmalı, uzman bilirkişiden keşfi izlemeye, yerel bilirkişi ve tanık sözlerini denetlemeye imkan verecek ve yargı denetimine açık olacak şekilde ölçekli ayrıntılı, gerekçeli rapor alınmalı, tapu kaydının mahalline uyduğu saptandığı takdirde, çekişmeli taşınmazın orman bilirkişi raporu ve rapora ekli memleket haritası ve hava fotoğraflarındaki konumu dikkate alınarak tapu kaydının 4785 ve 5658 sayılı kanunlar kapsamında hukukî değerini yitirip yitirmediği değerlendirilmeli, dayanak tapu kaydı şayet değişebilir sınırları içeriyorsa, tapu kaydının miktarı ile geçerli sayılması gerektiği düşünülmelidir.
Yukarıda açıklanan yöntemle yapılacak araştırma sonucu, taşınmazın orman sayılan yerlerden olmadığı ve davacının dayandığı tapu kaydı kapsamı dışında kaldığı anlaşıldığı takdirde davacının zilyetlik yolu ile kazanma koşullarının araştırılması gerekir. Bu cümleden olarak; taşınmazın ne kadar zamandır boş vaziyette olup kullanılmadığı yerel bilirkişi ve tanıklardan sorulmak suretiyle tesbit edilmeli, taşınmazın öncesinde ne şekilde tasarruf edildiği ayrıntılı biçimde açıklattırılmalı, taşınmaz üzerinde taraflar yararına zilyetlik koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmeli, uzman ziraat mühendisi bilirkişiden; taşınmazın niteliği hususunda, komşu parsellerin toprak yapısı da mukayese edilmek suretiyle, toprak yapısı ve niteliğini belirtir ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı, taşınmazda zilyetlik koşulları oluşmuş ve iradi terk söz konusu değil ise 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi uyarınca, davacı yanında, murisler yönünden de tapu ve ilgili kadastro müdürlükleri ile mahkeme yazı işleri müdürlüğünden araştırma yapılıp, aynı Kanunun 3/7/2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen 14/2. maddesi hükümleri dikkate alınarak sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, Kanunun getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanarak, tarafların delilleri toplanmalı, toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Hazine ve Orman Yönetiminin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 01/04/2014 gününde oy birliği ile karar verildi.