Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2013/4863 E. 2013/8994 K. 08.10.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/4863
KARAR NO : 2013/8994
KARAR TARİHİ : 08.10.2013

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı … ile davalı Hazine ve Orman Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

1979 yılında yapılan kadastro sırasında …Köyü, 168 parsel sayılı 1.644 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, Kasım 1954 tarih 23 sıra nolu tapu kaydı uygulanarak …’nın zilyetliğinde olduğu, ancak, taşınmazın kesinleşen orman tahdit haritası içinde kaldığından söz edilerek orman niteliği ile Hazine adına tespitine karar verilmiş, …’nın itirazı kadastro komisyonunca reddedilerek kesinleşmiştir.
…, tapu kaydı ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine tutunarak çekişmeli taşınmazın adına tapuya tescili istemiyle dava açmıştır.
Mahkemece davanın kabulüne, dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptal edilerek davacı adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalılar Orman Yönetimi ve Hazine tarafından temyiz edilmekle, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 22/11/2007 gün ve 2007/9800-15007 sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; “1964 tahdit haritası ile 1987 yılında yapılan aplikasyon haritasında aynı noktaları birleştiren hat arasında açı, eğim ve uzaklık bakımından farklılık olduğu, hükme dayanak yapılan orman bilirkişi kurulu tarafından düzenlenen raporda bu yönde açıklama yapılmadığı, çekişmeli taşınmazın 1964 tahdit haritasındaki konumunun gösterilmediği, sadace 1987 yılında yapılıp kesinleşen aplikasyon ve 2/B haritası ile uyumlu olarak hat uygulaması yapıldığı, bu haliyle uzman bilirkişi kurulunun orman tahdit haritası ve tutanaklarını nasıl uyguladığı ve taşınmazın kesinleşen orman tahdidinde ne gibi işleme tâbi tutulduğu net olarak anlaşılmadığı, bundan ayrı, davacının dayandığı tapu kaydının yöntemince uygulanmadığı, bu nedenle mahkemece, öncelikle, 1964 yılına ait orijinal renkli tahdit haritası örneği ve çekişmeli taşınmazlarla ilgili OTSlere ilişkin açı, mesafe ve ölçü değerlerini de gösterir şekilde 1964 yılına ve aplikasyona ilişkin çalışma tutanakları orman idaresinden, çekişmeli taşınmaza komşu olan parsellerin kadastro tespit tutanakları ve varsa dayanak vergi kayıtları özel idare müdürlüğünden, dayanak tapu kayıtları tapu sicil müdürlüğünden getirtilerek, önceki bilirkişiler dışında serbest orman mühendisleri arasından seçilecek iki orman yüksek mühendisi ve bir harita mühendisinden oluşturulacak bilirkişi kurulu aracılığıyla yeniden yapılacak keşifte, 1964 ve 1987 yıllarına ait orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulamasına ilişkin tutanak ve haritalar ile arazi kadastro paftası tutanakları sağlıklı biçimde zemine uygulanıp, çekişmeli taşınmazın niteliğinin belirlenmesi, orman sayılmayan yerlerden olduğu ve dayanak tapu kaydı kapsamı dışında kaldığı belirlenmesi halinde ise zilyetlikle edinme koşullarının araştırılması” gereğine değinilmiştir.
Mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra, davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine, çekişmeli taşınmazın tapu kaydının kısmen iptaliyle 21/12/2009 tarihli fen bilirkişi krokisinde kırmızı renk ve (b) harfi ile gösterilen 876,24 m²’lik bölümün davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davacı … ile davalı Hazine ve Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, 3402 sayılı Kanunun 12/3. maddesi uyarınca açılan tapu iptali ve tescil niteliğindedir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce 1964 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu, 1979 yılında genel arazi kadastrosu, 21.10.1987 tarihinde ilân edilerek kesinleşen aplikasyon ve 3302 sayılı Kanunun 2/B madde uygulaması vardır.
Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak hüküm kurulmuş olmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak, mahkemece reddedilen bölüm yönünden davada kendini vekil ile temsil ettiren davalı Hazine ve Orman Yönetimi yararına karar tarihinde yürürlükte bulanan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre maktu vekâlet ücreti takdiri gerekirken yazılı şekilde 25 kuruş vekalet ücreti takdiri doru değil ise de, bu husus hükmün bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün düzeltilerek onanması uygun görülmüştür. Bu sebeple; hüküm fıkrasının vekâlet ücretiyle ilgili 3 numaralı bendi hükümden tamamen çıkarılarak, bunun yerine, “davalılar Hazine ve Orman Yönetimi kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 1200.- TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalılara eşit olarak verilmesine ” cümlesinin yazılması suretiyle hükmün düzeltilmesine ve 6100 sayılı Kanunun geçici 3. maddesi atfıyla H.U.M.K.’nın 438/7. maddesine göre düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, temyiz harcının istek halinde yatıranlara iadesine 08/10/2013 gününde oy birliği ile karar verildi.