Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2013/4460 E. 2013/8784 K. 07.10.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/4460
KARAR NO : 2013/8784
KARAR TARİHİ : 07.10.2013

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi Hazine ve Orman Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Kadastro sırasında …. Köyü 101 ada 1 parsel sayılı 276 hektar 7389 m² yüzölçümlü taşınmaz, orman niteliği ile Hazine adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacılar, 16/02/1996 tarih ve 2 sıra sayılı tapu kaydı kapsamında kalan 70 dönümlük taşınmazlarının orman parseli içinde bırakıldığı iddiasıyla dava açmıştır. Mahkemece, davanın kabulü ile dava konusu taşınmazın 10/11/2009 tarihli fen bilirkişi rapor ve krokisinde kırmızı işaretli bölümünün tapu kaydının iptali ile davacılar adına tapuya tesciline karar verilmiş, hükmün Hazine, Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 2010/15098 E. – 2011/1546 K. sayılı kararıyla bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; “Mahkemece, öncelikle 2009/120 sayılı davası ile bu dava birleştirildikten sonra dayanak 16/02/1996 tarih ve 2 sıra sayılı tapu kaydının ilk oluşumundan itibaren tüm gittileri ve krokileri, (dayanak tapu kaydının revizyon gördüğü tüm parsel tutanakları), komşu parsel tutanak ve dayanakları, eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi, bir ziraat mühendisi ve bir harita mühendisi veya olmadığı takdirde bir tapu fen elemanından oluşacak bilirkişi kurulu aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaza ve çevre araziye de uygulanmak suretiyle, taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; dayanak tapu kaydı değişebilir sınırları içerdiğinden, yöntemince zemine uygulanıp, 3402 sayılı Kanunun 20/C ve 32/3. maddeleri gereğince yüzölçümüne değer verilerek kapsamı belirlenmeli; asıl taşınmazın kapsamı, orman veya ormandan açma değilse, miktar fazlasının sınırda bulunan eylemli ormandan açma yapılarak kazanıldığı kabul edilmelidir.
Yukarıda açıklanan yönteme göre yapılacak araştırma sonunda, parselin orman olmadığı ve dayanılan tapu kaydının uymadığı anlaşılırsa, bu defa davacı ve müşterekleri yönünden 3402 sayılı Kanunun 14 ve 17. maddelerindeki koşulların gerçekleşip gerçekleşmediği araştırılmalı; imar ve ihya üzerinde durulup, bu konuda ve zilyetliğin tesbiti yönünden tanık beyanlarına başvurulmalı; parselin öncesinin ne olduğu, imar ve ihyanın hangi tarihte tamamlanıp bittiği, zilyetliğin hangi tarihte başlayıp kimler tarafından ne biçimde sürdürüldüğü, % 50 meyilli olan davalı yerde bu kullanımın ekonomik amacına uygun olup olmadığı, tanıkların imar ve ihya konusunda görüşlerine başvurulmalı, tüm deliller toplandıktan sonra oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi” gereğine değinilmiştir. Mahkemece bozmaya uyularak dava dosyası, 2009/120 sayılı dosyadaki dava ile birleştirildikten sonra, davanın kısmen kabulü ile dava konusu taşınmazın fen bilirkişi rapor ve krokisinde (A) işaretli 17810 m² yüzölçümlü bölümünün tapu kaydının iptali ile … adına, yine aynı krokide (A) işaretli 16502,719 m² ve 11677 m² yüzölçümlü bölümlerin … adına, (E) işaretli 15380,636 m² yüzölçümlü bölümün … adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm Hazine ve Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, tapu iptali ve tescile ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 5304 sayılı Kanun ile değişik 3402 sayılı Kanunun 4. maddesi hükmüne göre orman sınırlandırması yapılmıştır.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş ise de yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli değildir. Hükme esas alınan orman bilirkişi raporunda taşınmazların orman sayılmayan yerlerden olduğu bildirilmiş ise de, rapora ekli hava fotoğraflarında davalı taşınmazların koyu renkli alanda, yine eski tarihli memleket haritasında ise geniş yapraklı ağaç rumuzlu yeşil alanda kaldığı, şahıslar adına tarım arazisi olarak tesbit edilen taşınmazların ise bu belgelerde orman sayılmayan açık alanda kaldığı görülmektedir. Rapor içeriği ile ekindeki bu belgeler açıkça çelişmektedir. Resmî belgelere aykırı düşen ve çelişkili olan raporlar hükme esas alınamaz. Diğer taraftan, davacıların dayandığı tapu kaydı ilk oluşumundan itibaren bütün tedavülleri ile birlikte getirtilmediği gibi, kadastro sırasında revizyon görüp görmediği de araştırılmamıştır. Kararın gerekçe bölümünde, taşınmazın (E) işaretli bölümü yönünden davanın hak düşürücü süreden reddine karar verildiği belirtildiği halde, hüküm fıkrasında bu bölümün … adına tesciline karar verilerek çelişkiye düşülmüştür. Keza, fen bilirkişi raporunda…’in kullanımında olduğu belirtilen bölümünde … adına tesciline karar verilmesi de isabetsizdir. Belirtilen nedenlerle;
Mahkemece, davacıların tutunduğu 16/02/1996 tarih ve 2 sıra sayılı tapu kaydının ilk oluşumundan itibaren tüm gittileri ve krokileri, (dayanak tapu kaydının revizyon gördüğü tüm parsel tutanakları), komşu parsel tutanak ve dayanakları, eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen Orman ve Su İşleri Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi, bir ziraat mühendisi ve bir harita mühendisi veya olmadığı takdirde bir tapu fen elemanından oluşacak bilirkişi kurulu aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaza ve çevre araziye de uygulanmak suretiyle, taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyetlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 3.3.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı; öncesi orman olan bir yer üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; keşifte, hâkim gözetiminde, taşınmazın dört yönden renkli fotoğrafları çektirilip, onaylanarak dosyaya eklenmeli; fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulanacak kesinleşmemiş tahdit haritası ile irtibatlı, taşınmazın konumunu gösteren orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri ayrı renklerle işaretli ve bilirkişilerin onayını taşıyan, duraksamaya yer vermeyecek nitelikte kroki düzenlettirilmeli yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı; taşınmazın orman içi açıklığı olup olmadığı değerlendirilmeli; dayanak tapu kaydının varsa revizyon parsel tutanak örnekleri de getirtilerek tapu kaydı değişebilir sınırları içerdiğinden, yöntemince zemine uygulanıp, 3402 sayılı Kanunun 20/C ve 32/3. maddeleri gereğince yüzölçümüne değer verilerek kapsamı belirlenmeli; asıl taşınmazın kapsamı, orman veya ormandan açma değilse, miktar fazlasının sınırda bulunan eylemli ormandan açma yapılarak kazanıldığı kabul edilmelidir.
Yukarıda açıklanan yönteme göre yapılacak araştırma sonunda, parselin orman olmadığı ve dayanılan tapu kaydının uymadığı anlaşılırsa, bu defa davacı ve müşterekleri yönünden 3402 sayılı Kanunun 14 ve 17. maddelerindeki koşulların gerçekleşip gerçekleşmediği araştırılmalı; imar ve ihya üzerinde durulup, bu konuda ve zilyetliğin tespiti yönünden tanık beyanlarına başvurulmalı; parselin öncesinin ne olduğu, imar ve ihyanın hangi tarihte tamamlanıp bittiği, zilyetliğin hangi tarihte başlayıp kimler tarafından ne biçimde sürdürüldüğü, % 50 meyilli olan davalı yerde bu kullanımın ekonomik amacına uygun olup olmadığı, tanıkların imar ve ihya ve zilyetlik olgusunu hangi olaylarla nasıl hatırladıkları saptanmalı; davacıların belgesiz zilyetlik yoluyla kazandıkları toprak olup olmadığı, varsa cinsi ve miktarı tapu ve kadastro müdürlüklerinden çekişmeli taşınmaz dışında, başka taşınmazlar için salt zilyetlik nedenine dayalı olarak açtıkları bir başka tescil davalarının bulunup bulunmadığı mahkemeler yazı işleri müdürlüğünden sorulup tespit edilmeli; tüm kanıtlar toplanıp birlikte değerlendirilmeli; oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmelidir.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı biçimde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ. Yukarıda açıklanan nedenlerle; Orman Yönetimi ve Hazinenin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 07/10/2013 günü oy birliği ile karar verildi.