Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2013/4390 E. 2013/9357 K. 24.10.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/4390
KARAR NO : 2013/9357
KARAR TARİHİ : 24.10.2013

MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi

Taraflar arasındaki kadastro tesbitine itiraz davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı … Yönetimi, 3402 sayılı Kanunun 4. maddesini değiştiren 5304 sayılı Kanunun 3. maddesinde düzenlenen “Çalışma alanındaki ormanların 5304 sayılı Kanunun 3. maddesinin 1 ve 2. fıkralarında açıklanan şekilde oluşturulan orman kadastro ekibince sınırlandırma ve tesbitleri yapılarak otuz günlük kısmî ilâna alınır. Bu alanlarda orman kadastrosu yapılmış sayılır.” hükmü gereğince…Köyünde yapılan ve kısmî olarak askıya çıkartılan orman kadastrosu sırasında dava dilekçesine ekli krokilerde gösterilen taşınmazların orman sınırları dışında bırakıldığı, oysa, bu yerlerin orman sayılan yerlerden olduğu iddiasıyla Hazineyi hasım göstererek tesbitin iptali ve çekişmeli yerin orman niteliği ile Hazine adına tescilini istemiştir.
Dava konusu taşınmazın 126 ada 1 sayılı parsel altında 3947.18 m² yüzölçümü ile belgesizden, temyize konu dava nedeniyle niteliği ve malik hanesi boş bırakılmak suretiyle tesbit tutanağının düzenlendiği belirlenmiş, edinme sebebi sütununda zilyet olarak adı geçen kişi davaya dahil edilmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, Orman Yönetiminin davasının reddine, çekişmeli taşınmazın payları oranında davalı mirasçıları adına tesciline karar verilmiş, Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmesi üzerine hüküm, Yargıtay 20. Hukuk Dairesi’nin 14/06/2012 tarih ve 2012/5312 E.- 9076 K. sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; [‘Mahkemece çekişmeli taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğu kabul edilerek hüküm kurulmuşsa da, delillerin değerlendirilmesinde yanılgıya düşülmüştür. Çekişmeli yer dört yönden ormanla çevrili olan bir grup taşınmaz içinde yer almaktadır. Bunlardan aynı ada 2, 5 ve 6 parseller hakkında aynı iddia ile açılan davalarda mahkemece verilen kararlar Dairenin 2012/ 3680 ve 2012/5317 Esas sayılı kararları ile bu yerlerin orman içi açıklığı olduğu gerekçesi ile kesin olarak bozulmuştur. Çekişmeli yerde 6831 sayılı Kanunun 17/2. maddesi kapsamında orman içi açıklığı niteliğindedir.
6831 sayılı Kanunun 17. maddesi, orman içi açıklıklarda tarım ve inşaat yapılmasına, hayvancılık amacı ile ağıl yapılmasına, bu kesimlerin özel mülke dönüşmesine izin vermez.
6831 sayılı Kanun, madde: 17/1-2
Devlet ormanları içinde bu ormanların korunması, istihsal ve imarı ile alakalı olarak yapılacak her nevi bina ve tesisler müstesna olmak üzere; her çeşit bina ve ağıl inşaası ve hayvanların barınmasına mahsus yerler yapılması ve tarla açılması, işlemesi, ekilmesi ve orman içinde yerleşilmesi yasaktır.
Devlet Ormanlarının herhangi bir suretle yanmasından veya açıklıklarından faydalanılarak işgal, açma veya herhangi şekilde olursa olsun kesme, sökme, budama veya boğma yollarıyla elde edilecek yerlerle buralarda yapılacak her türlü yapı ve tesisler, şahıslar adına tapuya tescil olunamaz. Buralara doğrudan doğruya orman idaresince el konulur. Yanan orman alanlarındaki her türlü emval Orman Genel Müdürlüğünce değerlendirilir (17/06/2004 gün ve 5192 sayılı Kanun ile değişik hali).
Kanun metninden açıkça anlaşıldığı gibi, hangi nedenle olursa olsun orman içi açıklıklarda tarım, inşaat ve hayvancılık yapmak amacı ile ağıl yapılamaz. Bu tür yerler özel mülk olamaz. Yönetim derhal el koyma hakkına sahiptir. Orman içi açıklıklardan yararlanabilmek için zorunlu
olarak orman kullanılacaktır. Bu kullanım nedeniyle yeni açma, genişletme, yangın oluşması önlenemeyecek ve orman bütünlüğü bozulacaktır.
Ayrıca, bu tür taşınmazların öncesinin orman olma zorunluluğu yoktur. Zira, öncesi orman olan ve ormandan açılan taşınmazlar, 6831 sayılı Kanunun 1. maddesi ve Yargıtay uygulamaları gereği oluşan kesin içtihatlara göre zaten orman sayılmaktadır. 17. maddede tanımı yapılan olgu, öncesi orman iken açılan yerlerle beraber ayrıca [HANGİ NEDENLE OLURSA OLSUN ORMAN İÇİ AÇIKLIKLARIN KAZANILAMAYACAĞI İLKESİNİ İÇERMEKTEDİR VE AMACI ORMAN BÜTÜNLÜĞÜNÜ KORUMAKTIR]. Bu tür yerlerin 15.07.2004 günlü Resmi Gazetede yayımlanan Orman Kadastrosunun Uygulanması Hakkındaki Yönetmeliğin 26/a maddesi gereğince orman olarak sınırlandırılması gerekir.
Kanun koyucu ayrı bir kavram oluşturmuş ve hangi nedenle olursa olsun orman içi açıklıklarda tarım ve inşaat ile özel mülke dönüşme yolunu kapamıştır. Bu itibarla, dava konusu taşınmazın memleket haritasında açık alanda gözükmesi bu olguyu değiştirmez. Etrafı ormanla çevrili olan taşınmazlar, özel mülke dönüşüp tarım ve inşaata açıldığında orman bütünlüğünün bozulacağı tartışmasızdır. Dairemizin bu yoldaki kararları Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca benimsenmiş ve yerleşik kararlar halini almıştır [Y.H.G.K.’nun 10.12.1997 gün ve 1997/20 – 830/1034, 10.12.1997 gün ve 1997/20 – 808/1039, 08.02.1999 gün ve 1999/7-22-43, 13.10.1999 gün ve 1999/8-689 – 822, 03.04.2002 gün ve 2002/8-230-261 ve 22.10.2003 gün 2003/20-665/614 sayılı ve yine orman kadastrosunun kesinleştiği tarihten sonra 20 yıldan fazla süre geçse dahi orman içi açıklık konumunda olan taşımazların zilyedlik yoluyla kazanılamayacağı konusundaki 11.10.2004 gün ve 2004/7-531-582 sayılı kararları].
Tapu ve zilyetlik yoluyla kişi ve kurumların ormandan toprak kazanmasını sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları da Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 3/3/2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmıştır.
Ayrıca; Bu tür yerler kanun gereği orman sayıldığı için, orman içi açıklık ve boşlukların zilyetlik yolu ile kazanılmasına kanunî olanak yoktur. Dolayısıyla bu yollarla ormandan toprak kazanımından söz edilemez.
Mahkemece değinilen yönler gözetilerek Orman Yönetiminin davasının kabulü gerekirken, dava konusu taşınmazın özel mülke dönüşmesini sağlayacak biçimde davanın reddi yolunda hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırı olduğu] gereğine değinilmiştir. Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra davanın kabulüne, …. Mevkii 126 ada 1 parsel sayılı taşınmazın orman vasfıyla Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro tespitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 3402 sayılı Kanunun 5304 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesi hükmüne göre orman kadastrosu yapılmıştır.
Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak hüküm kurulmuş olduğuna göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, Harçlar Kanununun değişik 13/j maddesi gereğince harç alınmasına yer olmadığına 24/10/2013 gününde oy birliği ile karar verildi.Başkan V.