Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2013/4146 E. 2013/12222 K. 25.12.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/4146
KARAR NO : 2013/12222
KARAR TARİHİ : 25.12.2013

MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar Hazine ve Orman Yönetimi vekilleri tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Yörede 1956 yılında 2613 sayılı Kanuna göre yapılan kadastro sırasında … İli, … İlçesi, … Mahallesinde bulunan 899 ada 52 parsel sayılı 561.449 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, 4785 sayılı Kanuna göre oluşturulan 6.3.1947 tarih 118 numaralı tapu kaydı ile Devlet Ormanı olarak Hazine adına tesbit edilmiş, ayrıca, tutanağında Sarıyer Asliye Hukuk Mahkemesinin 1956/68 Esas yine aynı mahkemenin 1957/172 Esasında davalı olduğu belirtilmiştir. Gerçek kişilerin tapu ve vergi kayıtlarına dayalı olarak yaptıkları itirazlar üzerine kadastro komisyonunca incelenmiş ve 22.101956 tarihli ek kararı ile ”… işbu münakale kayıtlarının bu yerden ayrıldığına ve bu yerlerin sahiplerine verildiğine dair bir mahkeme kararı bulunmadığından ve Hazineninde muvafakatı olmadığından önceden olduğu gibi orman olarak Hazine adına tesbitine” karar verilmiştir.
Davacılar … ve arkadaşları Sarıyer Asliye Hukuk Mahkemesinin 1957/110 Esasında sundukları 20.2.1957 tarihli dava dilekçelerinde ve sonraki beyanlarında … İli, … İlçesi, … Mahallesinde bulunan Mart 1318 tarih ve 3 kapı numaralı yine Aralık 1931 tarih 68 numaralı fundalık nitelikli 70 dönüm atik 18 evlek ve 25 dönüm cedid yüzölçümlü ve yine Aralık 1931 tarih 71 numaralı dağ nitelikli 50 dönüm atik 9 evlek ve 18 dönüm cedid yüzölçümlü tapu kayıtlarının kapsamında kalan taşınmazların sahipli ziraat arazileri olmasına ve tasarruflarında bulunmasına rağmen orman olarak sınırlandırıldığını ve 4785 sayılı Kanuna göre bedelsiz devletleştirildiğini, oysa, hiçbir zaman orman olmadığını, bu nedenle 5658 sayılı Kanuna göre iade istemiyle tapu kaydının iptali, orman tahdidini iptali ve Orman Yönetimin vaki müdahalesinin menine ve muarazanın giderilmesi istemiyle dava açmışlardır. Açılan davalar birleştirilmiş daha sonra 3402 sayılı Kanunun 27. maddesine göre kadastro mahkemesine devredilmiştir. Yargılamaların geçirdiği safahat içerisinde dokuz kez yapılan keşif sonunda davacıların dayandıkları tapu kayıtlarının 52 parsel sayılı taşınmaz kapsamında kalan ve fen bilirkişi rapor ve krokisinde (A) harfiyle gösterilen 52.040 m2’lik yerle krokide (B) harfiyle gösterilen 10.750 m2’lik yere uyduğu, sahanın çayırlık niteliğinde olduğu, devletleştirmeye tabi yerlerden olmadığı, sahada fotoğraf ve CD ile gözüken çam ağaçlarının Orman Yönetimi tarafında 1970 yılından sonra dikilmiş olduğu, bu çam ağaçlarının taşınmazın doğal örtüsü olmadığı, bu yerlerde yapılan devletleştirmenin o tarihte yanlış ve hatalı olduğu, halen CD, resim ve google eart yolu ile çekilen hava fotoğraflarında hafif ağaçlık ve çayırlık olarak gözüktüğü gerekçesiyle mahkemece, davanın kabulüne ve dava konusu 899 ada 52 parselin fen bilirkişi tarafından hazırlanan 20.11.2006 tarihli rapor ve krokisinde (A) harfiyle gösterilen 52.040 m2’lik kısmı ile krokide (B) harfiyle gösterilen 10.750 m2’lik kısmının kadastro tesbitinin iptaline ve ayrı parsel numarası verilerek hisseleri oranında davacılar adına tapuya kayıt ve tesciline, 52 parselden geriye kalan 498.659 m2 kısmın tesbit gibi orman olarak Hazine adına tesciline karar verilmiş, hüküm davalılar Hazine vekili ve Orman Yönetimi vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Dava elatmanın önlenmesi, muarazanın giderilmesi, orman tahdidine ve kadastro tesbitine itiraz ve tapu iptali tescil istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde genel arazi kadastrosu işlemi 2613 sayılı Kanuna göre 31/08/1956 tarihinde yapılmış ve sonuçları 11/03/1957 – 13/05/1957 tarihleri arasında ilgili kanun gereğince 2 ay süreyle ilân edilmiştir. Eldeki dava 20.2.1957 tarihinde kanunî askı ilânı süresi içersinde açılmıştır.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce 3116 sayılı Kanuna göre 1939 yılında yapılıp 1940 yılında Resmî Gazetede ilân edilerek kesinleşen orman kadastrosu bulunmaktadır. Daha sonra 1744 sayılı Kanuna göre 3.8.1976 tarihinde yapılıp 4.6.1981 tarihinde ilân edilen ve dava nedeniyle kesinleşmeyen aplikasyon ve 2. madde uygulaması vardır. 2896 sayılı Kanuna göre 28.11.1985 tarihinde ilân edilen orman kadastrosu ve 2/B madde uygulaması ile yine 3302 sayılı Kanuna göre 27.04.1989 tarihinde ilân edilen orman kadastrosu ve 2/B madde uygulaması bulunmaktadır. Dava konusu taşınmaz ve dava edilen yerlen 2/B madde uygulamasına tâbi tutulmamıştır.
Mahkemece, davacıların dayandıkları tapu kayıtlarının 52 parsel sayılı taşınmaz kapsamında kalan ve fen bilirkişi rapor ve krokisinde (A) harfiyle gösterilen 52.040 m2’lik yerle krokide (B) harfiyle gösterilen 10.750 m2’lik yere uyduğu, kurul raporunda da sahanın çayırlık niteliğinde olduğu, devletleştirmeye tâbi yerlerden olmadığı, sahada fotoğraf ve CD ile gözüken çam ağaçlarının Orman Yönetimi tarafında 1970 yılından sonra dikilmiş olduğu, bu çam ağaçlarının esasen taşınmazın doğal örtüsü olmadığı, bu yerlerde yapılan devletleştirmenin o tarihte yanlış ve hatalı olduğu, halen CD, resim ve google eart yolu ile çekilen hava fotoğraflarında hafif ağaçlık ve çayırlık olarak gözüktüğü eski tarihli memeleket haritası hava fotoğrafı ve amenajman planlarına ve 4785 sayılı Kanunun 2/B maddesine göre orman sayılmayan yerlerden olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmişsede yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli değildir. Şöyleki;
Dairece iade kararı ile aldırtılan orman bilirkişiler kurulu ek raporu ile hükme dayanak alınan uzman orman bilirkişiler kurulu raporunun dayandığı belgeler arasında farklılık gözlenmiş ve bir terddüt hasıl olmuştur. Bu çelişkinin giderilmesi zorunludur.
Bu nedenle; mahkemece, dayanak tapu kayıtlarının ilk oluşumundan itibaren tüm gittileri ve krokileri, dayanak tapu kayıtlarının revizyon gördüğü tüm parsel tutanakları, komşu parsel tutanak ve dayanakları, en eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve amenajman planı ile yine 1980 ve 1990’lı yıllara ait memleket haritası, hava fotoğrafları ve amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek üç orman mühendisi, bir ziraat mühendisi ve bir harita mühendisi veya olmadığı takdirde bir tapu fen elemanından oluşacak bilirkişi kurulu aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaza ve çevre araziye de uygulanmak suretiyle, taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı; öncesi orman olan bir yer üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; keşifte, hakim gözetiminde, taşınmazın dört yönden renkli fotoğrafları çektirilip, onaylanarak dosyaya eklenmeli 3116 sayılı Kanuna göre 1939-1940 yılında yapılan ilk tahditten sonraki aplikasyon 2. madde ve orman kadastrosu ile 2/B madde uygulamaları dva konusu taşınmaz yönünden kesinleşmediğine göre, fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulanacak kesinleşmemiş tahdit haritası ile irtibatlı, taşınmazın konumunu gösteren orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri ayrı renklerle işaretli ve bilirkişilerin onayını taşıyan, duraksamaya yer vermeyecek nitelikte kroki düzenlettirilmeli; 4785 sayılı Kanun koşulları gözetilerek kesinleşmiş orman kadastrosu bulunmadığından, yukarıda değinilen diğer belgeler fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı; raporlarda taşınmazların halihazır durumu, üzerindeki bitki örtüsü, cinsi yaşı, kapalılık teşkil edip etmediği, memleket haritaları lejantında hangi işaretlerde gösterildiği açıklanmalı, dayanak tapu kaydı değişebilir sınırları içerdiğinden, yöntemince zemine uygulanıp, 3402 sayılı Kanunun 20/C ve 32/3. maddeleri gereğince yüzölçümüne değer verilerek kapsamı belirlenmeli; tapu kayıtlarının 4785 sayılı Kanunun 2/B maddesi ile 5658 sayılı Kanuna göre iadeye tâbi yerlerden olup olamadığı ayrıca 6831 sayılı Kanunun 1/F ve 1/H maddesindeki istisna bendleri çerçevesinde değerlendirmesi yapılmalı asıl taşınmazın kapsamı, orman veya ormandan açma değilse, miktar fazlasının sınırda bulunan eylemli ormandan açma yapılarak kazanıldığı kabul edilmeli; tüm deliller birlikte değerlendirilip, oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmelidir.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve bilirkişinin yetersiz raporuna dayanılarak yazılı biçimde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalılar Hazine ve Orman Yönetiminin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, alınan temyiz harcının istek halinde iadesine 25/12/2013 günü oy birliği ile karar verildi.