Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2013/4131 E. 2013/8337 K. 24.09.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/4131
KARAR NO : 2013/8337
KARAR TARİHİ : 24.09.2013

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tescil davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar ve davalı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacılar, 23/12/2011 tarihli dava dilekçesinde sınırlarını bildirdikleri… Köyünde bulunan taşınmazın tapuda kayıtlı olmadığını, 14.3.1987 tarihinde kesinleşen arazi kadastrosu sırasında sehven tespit harici bırakıldığını, bu yere ait tapu kayıtlarının bulunduğunu iddia ederek Medenî Kanunun 713. maddesi hükmüne göre adlarına tesciline karar verilmesini istemişlerdir.
Mahkemece, çekişmeli taşınmazın (B) ile gösterilen bölümünün orman sayılan yerlerden olduğu, (C) ile gösterilen bölümünün çay yatağı olduğu, (A) ile gösterilen bölüm yönünden davacılar yararına zilyetlikle mülk edinme koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne ve (A) ile gösterilen 33029,58 m2 yüzölçümlü bölümün davacılar adına tapuya tesciline, fazlaya yönelik talebin reddine karar verilmiş, hüküm davacılar tarafından taşınmazın (B ve C) ile gösterilen bölümlerine yönelik olarak, davalı Hazine tarafından (A) ile gösterilen bölüme yönelik olarak temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazın tescili istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde dava tarihinden önce yapılarak 23.6.1991 tarihinde kesinleşen orman kadastrosu bulunmaktadır. Genel arazi kadastro işlemi 26.12.1986 yılında tamamlanarak 14.03.1987 tarihinde kesinleşmiştir. Kesinleşme tarihi ile davanın açıldığı tarih arasında 20 yıllık süre geçmiştir.
1) Davacıların çekişmeli taşınmazın (B ve C) bölümlerine yönelik temyiz itirazları bakımından; incelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye göre (B) işaretli bölümün üzerinde 100 -200 yaşlarında meşe ağaçları olan eylemli orman niteliğinde; (C) bölümünün ise çay yatağı niteliğinde olduğu belirlenerek bu bölümler hakkındaki davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığına göre davacıların (B ve C) bölümlerine yönelik temyiz itirazlarının reddi ile bu bölümlere yönelik hükmün onanması gerekmiştir.
2) Hazinenin (A) bölümüne yönelik temyiz itirazlarına gelince;
Mahkemece (A) işaretli taşınmaz bölümünün orman sayılmayan yerlerden olduğu ve davacı yararına kazandırıcı zamanaşımı yolu ile taşınmaz edinme koşullarının gerçekleştiği gerekçesiyle hüküm kurulmuşsa da yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli değildir.
 Şöyle ki; temyize konu dosyada keşif ve uygulama yapılmadan mahkemenin 2009/270 sayılı dosyasındaki deliller gözönünde bulundurularak karar verilmiştir. Davacılar, 25.11.2009 tarihinde mahkemenin 2009/270 sayılı dosyasında açtıkları davada; adlarına kayıtlı Ekim 1963 tarih 36 numaralı tapu kaydının yüzölçümü 11028 m2 ise de zeminde kullandıkları yerin yaklaşık 50 dönüm olduğunu bildirerek yüzölçümünün düzetilmesini istemişler, mahkemece dayanılan tapu kaydının kadastro sırasında herhangi bir parsele uygulanmadığı gibi davacıların tescil taleplerinin de bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ve temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir.
Sözü edilen dosyada bulunan orman bilirkişi raporunda, taşınmazın kesinleşen orman kadastro sınırları dışında kaldığı ve 1960 tarihli hava fotoğrafında açık alanda bulunduğu açıklanmış, memleket haritaları incelenmemiş; yerel bilirkişiler, taşınmazın 10 dönüm kısmı dışında kalan yerlerin kullanılmadığını; ziraat bilirkişi de, üzerinde 12-15 yaşlarında meyva ağaçları olduğunu açıklamışlardır. Bunun yanısıra, taşınmazın yakın çevresinde tescil davalarına konu bir çok yer bulunduğu halde, bu davaların sonuçları araştırılmamış, dairenin geri çevirme kararı ile tüm dosyalar istenmişse de, yalnızca … ve…. tarafından açılan, mahkemenin 2009/194 ve 2009/82 sayılı dosyaları getirtilmiştir. Şu halde; mahkemece, yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli değildir.
3402 sayılı Kadastro Kanunun 17. maddesi gereğince orman sayılmayan, Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen ve il, ilçe ve kasabaların imar planları kapsamında kalmayan araziden masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilip tarıma elverişli hale getirilen (ev ve benzeri tesisler yapmak, dışarıdan toprak getirilerek tarıma elverişli hale getirmek, hayvan otlatmak, ağaç kesmek imar ve ihya olarak kabul edilemez) ve imar – ihyanın tamamlandığı tarihten, tescil davasının açıldığı güne kadar 20 yıl süreyle zilyet edildiği ileri sürülen taşınmazların, 3402 sayılı Kadastro Kanunun 14. maddesinde yazılı diğer koşulların yanında niteliğinin, imar ve ihya edildiğinin ve üzerinde sürdürülen zilyetliğin, başlangıç ve süresinin, kullanılıp kullanılmadığının ve tasarruf sınırlarının ne olduğunun takdirî delil olan yerel bilirkişi ve tanık sözleri yanında, gerçeğin bir resmi olan en eski tarihli hava fotoğrafı ile gerçeğin modeli olan memleket haritaları ile dava tarihinden 20 yıl önce çekilen çiftli hava fotoğrafları ve bu fotoğrafların yorumlanması ile üretilen orijinal renkli memleket haritaları ve standart topografik fotogrametri yöntemi ile düzenlenen kadastro haritalarının, stereoskopik hava fotoğraflarının stereoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelenip taşınmazların niteliğinin, konumunun ve kullanım durumunun anlatılan bilimsel yöntemle kesin olarak belirlenmesi zorunludur.
O halde; mahkemece yeniden yapılacak keşifte, taşınmazları geniş çevresiyle birarada gösteren kadastro paftası ile yöreye ait en eski tarihli ve 1980 veya 1990′ lı yıllara ait memleket haritası ve hava fotoğrafları bulunduğu yerlerden istenerek, bu belgeler kadastro paftası üzerine aplike edilmek suretiyle dava konusu taşınmaz ile çevresine uygulanıp, hava fotoğrafları ve dayanağı haritalar stereoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelettirilip, tüm çevre taşınmaz tutanakları, varsa dayanakları getirtilerek taşınmazın niteliği, orman ya da 6831 sayılı Kanunun 17/2. maddesinde ifade edilen orman içi açıklık olup olmadığı belirlenmeli, yerel bilirkişi ve zilyedlik tanıklardan taşınmazın kimden kime kaldığı, ne şekilde kullanıldığı, kullanılmayan yer olup olmadığı sorulmalı, çevrede tescil davalarına konu olan tüm taşınmazlara ait dava dosyaları getirtilerek çekişmeli taşınmaz yönünü ne olarak gösterdikleri ve taşınmazın kadastro sırasında hangi nedenle tespit harici bırakıldığı saptanmalı, ziraat uzmanından (A) işaretli taşınmaz bölümünde bulunan bitki örtüsü, toprak yapısı, ağaç yaşı, sayısı, cinsi ve ağaçların taşınmazdaki konumlarını gösteren rapor alınmalı, bundan sonra toplanacak deliller çerçevesinde karar verilmelidir. .
SONUÇ: 1) Yukarıda bir numaralı bentde açıklanan nedenlerle; davacıların (B ve C) bölümlere yönelik temyiz itirazlarının reddi ile bu bölümler yönünden hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenlere yükletilmesine,
2) İkinci bentde açıklanan nedenlerle; Hazinenin (A) bölüme yönelik temyiz itirazlarının kabulü ile usûl ve kanuna uygun olmayan hükmün BOZULMASINA 24.09.2013 günü oy birliğiyle karar verildi.