Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2013/3880 E. 2013/5441 K. 13.05.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/3880
KARAR NO : 2013/5441
KARAR TARİHİ : 13.05.2013

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tescil davasının yapılan duruşması sonunda, kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine ve Orman Yönetim vekilleri tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı vekili, dava dilekçesinde sınırlarını bildirdiği … Köyü, Çukurgöl Mevkiinde bulunan taşınmazın tapuda kayıtlı olmadığını, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının yararına oluştuğunu iddia ederek, Medeni Kanunun 713. maddesi hükmüne göre adına tescilini istemiştir. Mahkemece, fen bilirkişi rapor ve krokisinde (A) ve (B) harfleri ile gösterilen toplam 292.59 m² yüzölçümündeki taşınmazın aynı ada son parsel numarası verilmek suretiyle davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm, davalılar Hazine ve Orman Yönetim vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Medeni Kanunun 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazın tescili istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce 28.10.1965 tarihinde yapılıp kesinleşen orman kadastrosu ile daha sonra 3302 sayılı Kanuna göre 05/03/1987 tarihinde ilânı yapılarak dava tarihinde kesinleşen aplikasyon ve 2/B uygulaması vardır.
Taşınmazların bulunduğu yerde genel arazi kadastrosu işlemi 1970 yılında yapılmış ve sonuçları 20.01.1971 – 19.02.1971 tarihleri arasında ilân edilmiş ve kesinleşmiştir. Kesinleşme tarihi ile davanın açıldığı tarih arasında 20 yıllık süre geçmemiştir.
Mahkemece; uzman orman bilirkişi tarafından kesinleşen orman kadastrosu haritası ile eski tarihli hava fotoğrafları ve memleket haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan uygulama, inceleme ve araştırmada, çekişmeli taşınmazın orman tahdidi dışında orman sayılmayan yerlerden olduğu ve adına tescil kararı verilen kişi yararına 3402 sayılı Kanunun 14. maddesinde yazılı kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluştuğu kabul edilerek yazılı biçimde hüküm kurulmuş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli değildir.
Şöyle ki; 11.9.2006 tarihli keşifte dinlenen yerel bilirkişiler taşınmaz üzerine davacı … tarafından ev yapıldığını, daha öncesinde arpa ekilmek suretiyle kullanıldığını bildirmişlerdir. 07/11/2006 tarihli teknik bilirkişi … Sarıman tarafından düzenlenen rapor ve krokide tescile konu alanın tel örgü ile ayrılması nedeniyle (a) ve (b) harflerine ayırdığını, (a) harfi ile gösterilen alanın 229.87 m² olduğunu ve (b) harfi ile gösterilen alanın ise, 62.71 m² olduğunu, toplam 292.59 m² yüzölçümünde olduğunu, ancak; komşu 1301 parsel malikine ait binanın 21.97 m²’lik kısmının tescil davasına konu olan ve krokide (a) harfi ile gösterilen alan içersinde kaldığı bildirildiği halde, mahkemece, 1301 parsel malikleri olan … Köse ve arkadaşları davaya dahil edilerek diyecekleri sorulmadığı gibi, bu kısım hakkında açıklayıcı herhangi bir hüküm kurulmamıştır. Ayrıca; 07/11/2006 tarihli ziraat bilirkişi raporunda, tescile konu taşınmazın az bir alanında sebze ekildiği ve bunun dışında herhangi bir zirai faaliyet bulunmadığı, taşlık ve kayalık nitelikte, eğimli olduğu ve yer yer seki yapıldığı, zilyetlikle iktisabının mümkün olmadığı söylendiği halde, ziraat bilirkişi raporuna aykırı düşen yerel bilirkişi ve tanık anlatımlarına değer verilerek hüküm kurulması doğru bulunmamıştır.
Bu nedenle; mahkemece 1301 parselin tapuda kayden maliklerine husumet yöneltilerek davaya dahil edilmeli bu şekilde husumet yaygınlaştırılarak taraf teşkili sağlanmalı, bundan sonra fen ve ziraat bilirkişi marifetiyle yeniden yapılacak keşifte; büyük bir bölümü 1301 parsel üzerinde bulunan, 21.97 m²’lik bölümünde tescile konu ve (a) harfiyle gösterilen alanda kalan binanın kim tarafından ne zaman yaptırıldığı ve taşınmazın ve evin halen kim tarafından kullanıldığı yerel bilirkişi ve tanıklardan ayrıntılı biçimde sorularak açıklattırılmalı, tescile konu taşınmazın üzerine ev yapılmadan önce kime ait olduğu ve kimden kime kaldığı imar ve ihyasının ne zaman yapıldığı ve hangi tarihte tamamlandığı, imar ve ihyasının tamamlandığı tarihten bu tarafa ne şekilde kim tarafından kullanıldığı ve ekonomik amaca uygun bir kullanım bulunup bulunmadığı yerel bilirkişi ve tanıklardan ayrıntılı şekilde sorulmalı, ziraat bilirkişiden taşınmaz hakkında bilimsel rapor alınmalı, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmelidir.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve bilirkişinin yetersiz raporuna dayanılarak yazılı biçimde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı Hazine ve Orman Yönetim vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde Orman Yönetimine iadesine 13/05/2013 günü oybirliği ile karar verildi.