Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2013/3862 E. 2013/8329 K. 24.09.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/3862
KARAR NO : 2013/8329
KARAR TARİHİ : 24.09.2013

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı 30/05/2011 tarihli dava dilekçesinde sınırlarını bildirdiği … Köyünde bulunan yaklaşık 15.500 m² taşınmazın tapuda kayıtlı olmadığını, kazandırıcı zamanaşımı zilyedliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının yararına oluştuğunu iddia ederek, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmüne göre adına tescilini istemiş, Orman Yönetimi de davaya müdahil olmuştur. Mahkemece, 20/06/2012 tarihli krokide (A) harfi ile işaretli 999 m² bölümün orman sınırı içinde kaldığından davacının davasının reddine, müdahilin davasının kabulü ile orman niteliğiyle Hazine adına; (B) harfi ile işaretli 14141 m² taşınmazın Hazine adına tapuya tesciline, bu bölümde davacının zilyetliğinin tespiti ile tapuya şerhine karar verilmiş, hüküm, davalı Hazine tarafından (B) harfi ile gösterilen bölüme yönelik temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazların tesciline ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde 15/09/1982 tarihinde kesinleşen orman kadastrosu ve 1744 sayılı Kanunun 2. madde uygulaması vardır. Genel arazi kadastrosu işlemi 1979 yılında kesinleşmiştir. Taşınmaz bu çalışmada orman olarak tespit harci bırakılmıştır.
Mahkemece, temyize konu (B) işaretli taşınmaz bölümünün Hazine adına tesciline ve bu bölümde davacının zilyedliğinin tespitine karar verilmişse de yapılan  araştırma  inceleme  hükme  yeterli  değildir. 
Şöyle ki;  taşınmaz 1979 yılındaki arazi kadastrosu sırasında orman olarak tespit harici bırakılmışsa da, 1982 yılında yapılan orman kadastrosunda P 30 numaralı iç parsel olarak orman kadastro sınırı dışında kaldığı, 1964 tarihli memleket haritasında açık alanda yer aldığı, eğiminin % 20-25, üzerinde 2 yaşından 70 yaşına kadar aşılı, aşısız zeytin ve maki türü ağaç bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu hali ile taşınmaz orman sınırı dışında kalmış olsa bile, bir yerin orman olmaması ayrı, zilyedlikle kazanılabilecek yerlerden olması ve kazanma koşullarının gerçekleşmiş olup olmadığı ayrı konulardır. Taşınmaz zilyedlikle kazanılamayacak yerlerden ise, böyle bir yerde zilyedliğin tespitine de karar verilemez. Öncelikle (B) bölümü için hükme esas alınan uzman bilirkişi raporunda orman sayılmayan yer olduğu tanımı yapıldığı halde, karar gerekçesinde orman olduğundan sözedilmiş, hüküm fıkrasında ise niteliği hiç belirlenmeden Hazine adına tescile karar verilmiştir. Hazine, davada taşınmazın 1323 tarihli sicilden gelen Mayıs 1340 tarih 7 numaralı Hazine tapusu kapsamında kaldığını ve yine imar planında makilik alanda yer aldığını iddia ettiği halde, mahkemece, sözü edilen tapu kaydı dosyaya getirtilip uygulanmamış, ancak; fen bilirkişi tarafından taşınmazın tapu kapsamında kaldığı belirtilerek, tapu kapsamı krokide gösterilmiştir. İmar planının hangi tarihte kesinleştiği ise, dosya kapsamından anlaşılamamaktadır.
Taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olması, kesinleşen orman kadastro sınırları dışında kalması ya da orman ve arazi kadastrosunun yapılıp kesinleştiği tarih ile dava tarihi arasında 20 yıldan fazla süre geçmesi, o yerin kişiler adına tescili veya zilyedliğin tespiti için yeterli olamayacağından, mahkemece bir ziraat, bir orman mühendisi ve bir fen elemanı aracılığıyla yeniden yapılacak keşifte 1980’li yıllara ait memleket haritası ve hava fotoğrafları uygulanmak suretiyle araştırma yapılmalı, taşınmazdaki ağaçları sayısı, yaşı, hakim ağaç türü, üzerindeki zeytinlerin dikme mi aşılama mı olduğu, aşı yaşı belirlenmeli, bunun sonucunda;
1) Taşınmazın orman sayılan yerlerden veya 3402 sayılı Kanunun 16. maddesinde belirtilen özel mülkiyete tâbi olmayacak, kamu mallarından olduğunun belirlenmesi (eğimi % 12’nin üzerinde olan makilik nıteliğindeki yerler 6831 sayılı Kanunun 1/j maddesi gereğince orman sayılır. Aynı şekilde 3573 sayılı Zeytincilik Kanunu gereğince oluşturulmuş bir zeytinlik tapusu bulunmayan yerler orman sayılır),
2) İl, ilçe ve kasabaların nazım veya uygulamalı imar planlarının kapsadığı alanlarda kaldığının saptanması, imar planı içine alınma tarihine kadar 20 yıllık zilyedlik süresinin dolmaması (3402 sayılı Kanun 17. md. ikinci paragraf, 2981 sayılı Kanun geçici madde – 2 son paragraf),
3) Davanın açıldığı tarihten 20 yıl önce (1980’li yıllardan sonra) çekilmiş hava fotoğrafları ve bu fotoğraflardan üretilmiş memleket haritaları veya fotogrametri yöntemiyle düzenlenen kadastro paftalarında zilyet ve tasarruf edilmeyen yerlerden olduğunun anlaşılması,
4) O yerde orman kadastrosu kesinleşmiş olsun olmasın, taşınmazın 6831 sayılı Kanunun 17/2. ve Orman Kadastrosunun Uygulaması Hakkındaki Yönetmeliğin 26/a. maddeleri kapsamında orman içi açıklık konumunda bulunması (H.G.K.nun 10.12.1997 gün 1997/20 – 830 – 1034 ve 17.12.1997 gün 1997/20-808 – 1039 ve 22.10.2003 gün 2003/20-665-614 ve 11.10.2004 gün 2004/7-531 – 582 sayılı kararları ile orman içi açıklıkların zilyetlikle kazanılamayacağı kabul edilmiştir.),
5) Hazinenin dayandığı tapu kapsamında kaldığının anlaşılması hallerinde, davacılar adına özel mülk niteliğiyle tapuya tescil edilemeyeceğinden, zilyedliğin tespitine de karar verilemeyeceği düşünülmeli ve Hazinenin herhangi bir karşı davasının ve tescil talebinin bulunmadığı gözetilerek, başka bir araştırmaya gerek olmadan kişilerin davasının reddine karar verilmelidir.
SONUÇ: Yukarıda  açıklanan nedenlerle; Hazinenin  temyiz  itirazlarının  kabulü  ile  usûl ve kanuna uygun olmayan hükmün  BOZULMASINA 24/09/2013 günü  oy birliği  ile  karar  verildi.