Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2013/3808 E. 2013/7681 K. 09.09.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/3808
KARAR NO : 2013/7681
KARAR TARİHİ : 09.09.2013

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Hazine ve davalılar … ve … vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Yörede 2007 yılında yapılıp 2009 yılında kesinleşen genel arazi kadastrosu sırasında …. Köyü, 103 ada 21, 24, 25 ve 26 parsel sayılı sırasıyla 15698,88 m², 5429,12 m², 3672,54 m² ve 6578,23 m² yüzölçümündeki taşınmazlar kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle tarla niteliğiyle, taşınmazlardan 103 ada 21 ve 24 sayılı parseller davalılar Ergün ve … adına, 103 ada 25 sayılı parsel … adına, 103 ada 26 sayılı parsel davalılar …. adına tesbit edilmiş ve itirazsız kesinleşmişlerdir.
Davacı Hazine, 21.04.2010 havale tarihli dilekçesiyle, davalı kişiler adına itirazsız kesinleşen taşınmazların Hazineye ait Aralık 1942 tarih 3 ve 7 sıra numaralı tapu kayıtları kapsamında kalmasına rağmen kadastro sırasında davalılar adlarına tesbit edildiği iddiasıyla, taşınmazların davalılar adına olan tapu kayıtlarının iptali ile Hazine adına tescili istemiyle dava açmıştır. Orman Yönetimi ise, 17.01.2011 tarihli dilekçesiyle taşınmazların evveliyatı ile halen fiili olarak orman sayılan yerlerden oldukları iddiasıyla davaya katılmıştır.
Mahkemece, davacı Hazinenin davasının reddine, müdahail davacı … Yönetiminin davasının kabulüne ve dava konusu …. Köyü, 103 ada 21, 24, 25 ve 26 parsel sayılı taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile taşınmazların orman niteliğiyle Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm, davacı Hazine tarafından, tüm taşınmazlara yönelik olarak; davalılar Ümit ve … vekili tarafından ise, 103 ada 21 ve 24 sayılı parsellere yönelik olarak temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kadastro öncesi sebebe dayalı tapu iptal ve tescile ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce 2007 yılında yapılıp, 01.05.2008 tarihinde ilân edilerek kesinleşen orman kadastrosu ve 6831 sayılı Kanunun 2/B madde uygulaması bulunmaktadır.
1-) Davalılar …. ve … vekili ile davalı Hazine vekilinin 103 ada 21 parsel sayılı taşınmaza yönelik temyiz itirazları yönünden;
Öncelikle mahkemece, müdahil Orman Yönetiminin açtığı davanın kabulüne karar verilmişse de, verilen hüküm dosya içeriğine uygun düşmemektedir. Şöyle ki; kural olarak, orman kadastrosunun kesinleştiği yerlerde bir yerin orman olup olmadığı kesinleşmiş orman kadastro haritasının uygulanması suretiyle çözümlenir. Somut olayda, çekişmeli taşınmazın bulunduğu …. Köyünde, 01.05.2008 tarihinde ilân edilerek kesinleşen orman kadastrosu bulunduğuna ve Hazine tarafından orman iddiasına dayalı bir dava da açılmadığına göre, müdahil Orman Yönetiminin orman iddiasına dayalı olarak açtığı davanın kesinleşen orman kadastro haritasının uygulanması suretiyle belirlenmesi gerekir. Mahkemece yapılan keşifte görev alan uzman orman bilirkişi tarafından kesinleşmiş orman tahdit haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan uygulama ve araştırmada çekişmeli taşınmazın kesinleşen orman tahdidi dışında kalan yerlerden olduğu belirlenmiştir. Hal böyle iken, müdahil Orman Yönetimi tarafından açılan davanın reddine karar verilmesi gerekirken, eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğraflarına göre yapılan inceleme ve araştırmaya dayanılarak kabulü yolunda hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.

Davacı Hazine ile 103 ada 21 parsel sayılı taşınmazın tesbit ve tapu malikleri olan, davalılar Ümit ve … arasındaki uyuşmazlık konusuna gelince;
Davacı Hazine vekili, dava konusu 103 ada 21 parselin, Hazineye ait Aralık 1942 tarih 3 sıra numaralı tapu kaydı kapsamında kalan ve Hazinenin tapulu mülkü olmasına rağmen kadastro sırasında davalılar adına zilyetliğe dayanılarak yolsuz tesbit ve tescil yapıldığı iddiasıyla dava açmıştır. Mahkemece, 24.11.2010 tarihinde yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişiler …. ve …. beyanlarında; “21 numaralı parselde şahıs malı yoktur, burası Hazinenindir, Hazineden de …. burayı icarlamıştır. Ancak; icar ödeyip ödemediklerini bilmiyorum. 15-20 yıldır bu kişiler burayı kullanmaktadır. Daha önceleri burayı köy halkı kullanmakta idi. Daha sonra ise bu kişiler burayı icarladıklarını söylediler ve köylünün elinden aldılar. Burası şu anda bu saydığım kişilerin kullanımındadır.” şeklinde beyanda bulunmuşlardır. Ayrıca da, Hazinenin dayandığı Aralık 1942 tarih 3 sıra numaralı tapu kaydının üç sınır itibariyle dava konusu 21 parselle birlikte geniş bir alanı kapsadığını ifade etmişlerdir. Yine aynı keşifte görev alan fen bilirkişi Ali Erkaşka, 25.11.2010 tarihli raporunda, Hazinenin dayanak tapu kaydının taşınmaza uyduğunu bildirmiştir. Dayanak tapu kaydının üç hududu dere olup, bilirkişiler tarafından gösterilen hudutlar bu derelerdir. Fen bilirkişinin raporuna ekli krokisine göre, dayanak tapu kaydının komşu 103 ada 127 parselin tamamını, komşu 102 ada 421 parseli ise kısmen kapsadığı anlaşılmaktadır. Komşu 103 ada 127 parsel ham toprak niteliğiyle, 421 parsel ise, orman niteliğiyle Hazine adına tesbit ve tescil edilmişlerdir. Yine taşınmazın kuzey komşusu, 128 parsel sayılı taşınmaz da ham toprak niteliğiyle Hazine adına tesbit ve tescil edilmiştir. Yani yerel bilirkişi ve fen bilirkişinin beyanlarında söz konusu edilen geniş alan içinde de Hazineye ait taşınmazlar mevcuttur. Buna göre, yani mahkemece toplanan deliller, bilirkişi raporları ile keşif tutanağına yansıyan bilgilere göre, çekişmeli taşınmaz Hazineye ait Aralık 1942 tarih, 3 sıra numaralı tapu kaydı kapsamında olduğu gibi kadastro tesbit maliklerinin zilyetliklerinin malik sıfatıyla olmadığı ve tapulu taşınmazların kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine konu olamayacağı gözetildiğinde kadastro sırasında davalı gerçek kişiler adına yolsuz tesbit ve tescil işlemi yapıldığı anlaşılmaktadır.
Belirtilen yönler dikkate alınarak Hazinenin 103 ada 21 parsel sayılı taşınmaza yönelik açtığı davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir. Bu nedenlerle, davalılar Ümit ve … vekilinin 103 ada 21 parsele yönelik temyiz itirazlarının reddine, davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının ise kabulüne karar vermek gerekmiştir.
2-) Davalı Hazine vekilinin dava konusu 103 ada 24-25 ve 26 parsel sayılı taşınmazlara yönelik, davalılar …. ve … vekilinin 103 ada 24 parsel sayılı taşınmaza yönelik temyiz itirazlarına gelince;
Öncelikle, uzman orman bilirkişi tarafından kesinleşmiş orman tahdit haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan uygulama ve araştırmada çekişmeli taşınmazların kesinleşen orman tahdidi dışında kalan yerlerden olduğu belirlendiğine göre, yukarıda 1 numaralı bentde açıklanan nedenler ile müdahil Orman Yönetimi tarafından bu parsellere yönelik açılan davanın da reddine karar verilmesi gerekirken, eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğraflarına göre yapılan inceleme ve araştırmaya dayanılarak kabulü yolunda hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
Dava konusu 103 ada 24-25 ve 26 parseller yönünden de, Hazine tapu kaydına dayanmış ve 103 ada 24-25 ve 26 parsel sayılı taşınmazların ise Hazineye ait Aralık 1942 tarih 7 sıra numaralı tapu kaydı kapsamında, Hazinenin tapulu mülkü olmalarına rağmen davalılar adına zilyetliğe dayanılarak yolsuz tesbit ve tescil yapıldığı iddiasına dayanmıştır. Ancak, mahkemece yapılan tapu uygulaması hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Şöyle ki, dayanak 7 sıra numaralı tapu kaydı yerel bilirkişi ve fen bilirkişi beyan ve krokisine göre, gerçek kişiler adına tesbit ve tescil edilen çok büyük bir alanı kapsadığı ifade edilmiştir. Ancak; Aralık 1942 tarih 3 sıra numaralı 4 hektarlık tapu kaydından daha küçük miktarlı olan Aralık 1942 tarih 7 sıra numaralı 2 hektar, 4000,00 m² yüzölçümündeki tapu kaydının Garben: Tümsek ve malak tarlası ve boyacı hududu ve alıcın tarlası, Şimalen: Yar ve değirmen ocağı sınırları (diğer iki hudut deredir) fen bilirkişinin rapor ve ekindeki krokisinde yaklaşık olarak gösterilmiştir. Oysa; dava konusu taşınmazların hudut ve miktar itibariyle Hazinenin dayandığı tapu kaydı kapsamında kalıp kalmadığının belirlenmesi için zeminde sınırların net bir şekilde belirlenmesi gerekir, kaldı ki, tapu kayıt sınırlarının yaklaşık olarak gösterilmesi tapu uygulaması tekniğine de aykırıdır.

O halde sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için, yöreyi iyi bilen yerel ve uzman harita mühendisi bilirkişi, tutanak bilirkişilerinin tümü, taraf tanıkları ile taşınmazlar başında yeniden keşif yapılmalı, dayanılan tapu kaydı yerel bilirkişi yardımı, uzman bilirkişi eliyle yerine uygulanmalı, kayıtlarda tarif edilen sınırlar tek tek yerel bilirkişilerden sorulmalı, yerel bilirkişice bilinemeyen sınırlar yönünden tanık bilgisine başvurulmalı, uzman bilirkişiden keşfi denetlemeye imkan verecek şekilde rapor alınmak suretiyle tapu kaydının kapsadığı alanı gösterir ve keşfi takibe imkan verir kroki düzenlettirilmeli, dayanılan tapu kaydının 2 hektar, 4000,00 m² yüzölçümlü olduğu ve dayanak kaydın dere hudutları nedeniyle değişken sınırlı olduğu da dikkate alınmak suretiyle dayanak tapu kaydının 3402 sayılı Kadastro Kanunun 20/C maddesi uyarınca miktarıyla geçerli olduğu da gözetilerek tapu kaydının hudut ve miktar itibariyle kapsamı duraksamasız saptanmalıdır.
Dava konusu taşınmazların tümü ya da bir bölümünün Hazinenin dayandığı tapu kaydının kapsamı içinde kalması halinde, tapu kaydı kapsamı içinde kalan taşınmazlar yönünden Hazinenin davasının kabulüne karar verilmelidir. Aksi halde, yani dava konusu taşınmazların tümü ya da bir bölümü dayanak kaydın kapsamı dışına kalmaları halinde ise, Hazinenin tapu kaydına dayanarak dava açtığı gözetilerek, dayanak kaydın kapsamı dışında kalan taşınmazlar yönünden Hazinenin açtığı davanın reddine karar verilmelidir. Ancak; 25 ve 26 parsel sayılı taşınmazların, Hazinenin dayandığı tapu kaydı kapsamı dışında kaldıkları belirlense dahi, 25 ve 26 parseller yönünden verilen önceki hükmün sözü edilen parsellerin tapu malikleri olan davalı gerçek kişiler tarafından temyiz edilmemesi nedeniyle, bu parseller yönünden usûlî kazanılmış hak ilkesi de dikkate alınarak, 25 ve 26 parsel sayılı taşınmazların tapu kayıtları iptal edilerek orman niteliğiyle tapuya tescillerine karar verilmelidir.
Mahkemece, belirtilen şekilde araştırma ve soruşturma yapılmaksızın, delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: 1-) Yukarıda bir numaralı bentde açıklanan nedenler ile; davalılar Ümit ve … vekilinin 103 ada 21 parsel sayılı taşınmaza yönelik temyiz itirazlarının REDDİNE, aynı bentte açıklanan nedenler ile davalı Hazine vekilinin 103 ada 21 parsel sayılı taşınmaza yönelik temyiz itirazlarının kabulü ile 103 ada 21 parsel sayılı taşınmaz yönünden kurulan hükmün BOZULMASINA,
2-) İki numaralı bentde açıklanan nedenlerle; davalı Hazine vekilinin 103 ada 24-25 ve 26 parsel sayılı taşınmazlara yönelik, davalılar Ümit ve … vekilinin 103 ada 24 parsel sayılı taşınmaza yönelik temyiz itirazlarının kabulü ile 103 ada 24,25 ve 26 parsel sayılı taşınmazlar yönünden kurulan hükmün BOZULMASINA, alınan temyiz harcının istek halinde iadesine 09/09/2013 günü oy birliği ile karar verildi.