Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2013/3766 E. 2013/11583 K. 12.12.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/3766
KARAR NO : 2013/11583
KARAR TARİHİ : 12.12.2013

MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı … tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı gerçek kişi, …Mevkiinde bulunan taşınmazın üzerinde zilyetliğinin bulunduğu ve kendisine ait olduğu; ancak, yörede 01.06.2005 tarihinde ilân edilen orman kadastro çalışmalarında orman sınırları içine alındığını belirterek, çekişmeli taşınmazın orman sınırları dışına çıkarılması talebi ile orman kadastro çalışmasına 6 aylık askı ilân süresi içinde dava açmıştır.
Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı gerçek kişi tarafından temyiz edilmekle, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 26/06/2008 gün 2008/5576 – 9185 sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; [Mahkemece davacıya keşif hususunda kesin mehil verildiği; ancak, mehile uymadığı ve davacının keşif delilinden vazgeçtiği gerekçesi ile davanın reddi yolunda kurulan hüküm usûl ve kanuna uygun değildir. Şöyle ki; yargıcın dava konusu şeyi inceleyerek onun hakkında bütün duygularıyla bilgi edinmesi olarak tanımlanabilen keşif; taşınmazlarla ilgili davalarda, dava konusunun yerinde görülüp incelenmesi biçiminde gerçekleşir (H.Y.U.Y.m. 363 vd.). Keşfe gidilebilmesi için mahkemenin bu konuda bir ara kararı oluşturması zorunludur. Bu kararda keşif giderlerinin, keşif giderini yatıracak tarafın ve bunun için gerekli önel ve/veya kesin önelin avukatla kendini temsil ettirmeyen taraf keşif istemişse, kesin önel içerisinde giderleri yatırmamanın sonuçlarının açıklıkla anlatılması; tanık dinlenip, bilirkişi incelemesi yapılacak ise, bu hususun ve keşif günü ile saatinin belirtilmesi; bunun doğal sonucu olarak; hâkim, katip ve götürülecekse mübaşir için yol tazminatının (492 sayılı Harçlar Kanunu m. 34); keşif isteyen taraftan keşif aracını bizzat sağlaması istenemeyeceğinden; mahkeme, yapacağı işe, süresine ve gideceği yere göre gerekli gördüğü aracı kendisi belirleyip, temin edeceğinden, araç için ödenecek para miktarının; keşifte dinlenecek bilirkişi ve tanıkların isimlerinin ve ücretlerinin; bilirkişi ve tanıklarla, gerekiyorsa taraflara keşif gününün haber verilebilmesi için gönderilecek davetiye giderlerinin gösterilmesi yanında; yatırılacak avansın tutarı ile yatıracak tarafın ekonomik gücü, keşif tarihi ve tebligatların ulaşması için geçecek süre gözetilerek keşif gününden önceye rastlayan bir tarihin belirlenmesi ve bunda Tebligat Kanunu ile Tebligat Tüzüğünün gözönünde tutulması zorunludur.
Anılan hususları kapsamayan ve belirlenecek bir miktarın keşif gününe kadar yatırılması biçiminde kurulacak ara kararı ve buna dayalı olarak verilecek önel ve kesin önelin uygulamada H.Y.U.Y. m. 414, 163 açısında bir sonuç doğurması olanağı bulunmamaktadır (H.G.K. 26.02.1975 gün ve 1972/1-1273 E. 1975/258 K; 18.02.1983 gün ve 1980/1 – 1284 E. 1983/141
K.; 30.12.1992 gün ve 1992/16-666 E., 1992/769 K.; 20.H.D. 14.12.1992 gün ve 1992/16198 – 7040). Öte yandan, bu koşulların tam olarak yerine getirilmemesi, keşif giderlerine itiraz hakkı olan gider yükümlüsünün bu hakkını kullanmasına da engel oluşturur. Kadastro mahkemelerinde belirtilen genel hükümler, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 29’ncı maddesi kıyas yoluyla, aynı Kanunun 36’ncı maddesine göre işlem yapılması hallerinde de aynen uygulanır.
Mahkemece davacıya keşif hususunda kesin mehil verilmiş ve davacı adına çıkarılan ihtar yazısı tebliğ edilmiş ise de; keşif günü olarak belirtilen 15.11.2007 tarihinde hangi nedenle keşfin yapılamadığı belli değildir. Zira, dosya içindeki iki adet keşfin yapılamadığına ilişkin tutanakta dosya esas numaraları ile tutanak tarihinin bulunmadığı ve tutanaklardan birinde “hâkimin izinli olması ve yerine görevlendirilen hâkimin ise 4. Asliye Hukuk Mahkemesinde duruşmada olması” nedeniyle yapılamadığının diğerinde ise “aynı bölgede başka dosyaların olduğu ve o dosyalarda arazi ile yolların keşif için uygun olmadığının” belirtildiği anlaşılmaktadır. Sözkonusu tutanaklara göre davacının keşif için müracat etmemesi gibi bu durumun olmadığı saptandığından mahkemece uyuşmazlığın esasına girilerek inceleme yapılması] gereğine değinilmiştir.
Mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra, davanın reddine karar verilmiş, hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, 6 aylık ilânı içinde açılan orman kadastro çalışması ve 2/B madde uygulamasına itiraz davası niteliğindedir.
İncelenen dosya kapsamına kararın dayandığı gerekçeye ve mahkemece yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişi beyanına göre dava konusu taşınmazın Uğrak Köyü sınırları içindeki 174 ada 1 sayılı orman parseli içinde kaldığı, Uğrak Köyünde yapılan orman tahditinin ise 1987 yılında kesinleştiği gözönünde bulundurularak davanın reddi yönünde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığına göre yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine 12.12.2013 günü oy birliği ile karar verildi.