Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2013/3687 E. 2013/8196 K. 23.09.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/3687
KARAR NO : 2013/8196
KARAR TARİHİ : 23.09.2013

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı – karşı davacı … ve davalı … Yönetimi vekilleri tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar vekili, verdiği dava ve birleşen dava dosyasındaki dilekçesinde, davacılar adına tapuda kayıtlı bulunan …, 1038 ada 31 parsel no.lu taşınmazın tapu kaydının beyanlar hanesinde 22.08.1995 tarihinde tek taraflı olarak konulan “6831 sayılı Kanunun 2. maddesi uyarınca … adına orman sınırları dışına çıkarılan sahada kalmaktadır.” şerhinin kaldırılmasını istemişlerdir.
Davalı – karşı davacı … vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde, dava konusu taşınmazın orman iken 2/B uygulaması nedeni ile … adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerden olduğu, bu nedenle konulan şerhe yönelik davanın reddine, karşı dava dilekçesiyle de davacıların adına bulunan tapu kadının iptali ile … adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, davanın reddi ile karşı davanın kabulüne ilişkin verilen 28.06.2001 gün ve 2000/440-634 Karar sayılı hükmün davacı ve karşı davalılar vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 1. H.D.’nin 24.03.2011 tarih ve 2011/2151-345 sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; “5841 sayılı Kanunun 2. maddesi ile 3402 sayılı Kanunun 12. maddesinin 3. fıkrasına eklenen hüküm gereğince 10 yıllık süre geçmiş olduğundan tapu iptal ve tescile ilişkin davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine, davanın ve birleşen davanın kabulüne karar verilmesi” gereğine değinilmiştir.
Mahkemece yargılama sırasında yürürlüğe giren 5841 sayılı Kanunun 2. maddesi ile 3402 sayılı Kanunun 12. maddesinin 3. fıkrasına eklenen hüküm gereğince 10 yıllık süre geçmiş olduğundan tapu iptal ve tescile ilişkin davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine, dava konusu taşınmaz üzerine konulan şerhin kaldırılmasına karar verilmiş, hüküm davalı – karşı davacı … ve davalı … Yönetimi vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, tapu iptali ve tescil, tapunun beyanlar hanesindeki şerhin iptali isteğine ilişkin bulunmaktadır.
1) Davalı … ve Orman Yönetiminin, şerh iptaline yönelik temyiz itirazları bakımından; incelenen dosya kapsamına göre, dava konusu taşınmazın tapu kaydı üzerine 22.08.1995 tarih ve 4028 yevmiye numarası ile 6831 sayılı Kanunun 2. maddesine göre … adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerdendir şerhi konulduğu anlaşılmaktadır. 26.04.2012 gün ve 28275 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak, aynı tarihte yürürlüğe giren 19/04/2012 tarihli ve 6292 sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi ve … Adına Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi İle Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanunun “ 2/A veya 2/B belirtmelerinin terkini ve iade edilecek
taşınmazlar” başlıklı 7. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde, tapu ve kadastro veya imar mevzuatına göre ilgilileri adına oluşturulan ve tapuda halen kayıtlı olan taşınmazlardan … adına orman sınırı dışına çıkarıldığı gerekçesiyle tapu kütüklerine 2/A veya 2/B belirtmesi bulunan veya konulan taşınmazların tapu kayıtlarının bedel alınmaksızın geçerli kabul edileceği ve tapu kütüklerindeki 2/A veya 2/B belirtmelerinin terkin edilerek tescillerinin aynen devam edeceği,…” öngörülmüştür. Sözü edilen 6292 sayılı Kanunun 7 ve 9. maddelerinde öngörülen hükümler çerçevesinde mahkemenin şerhin iptaline yönelik kararı usûl ve kanuna uygun olduğundan, davalıların temyiz itirazlarının reddi ile şerh iptaline yönelik hükmün ONANMASINA,
2) Karşı davacı Hazinenin, tapu iptali ve tescile yönelik temyiz itirazları bakımından;Mahkemece, çekişmeli parselin kadastro tesbitinin askı suretiyle ilânını takiben 3402 sayılı Kanunun 12/3 maddesinde öngörülen hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Gerçekten de, çekişmeli parselin kadastro tesbitinin kesinleşmesinden sonra, 3402 sayılı Kanunun 12/3 maddesinde öngörülen hak düşürücü süreler dolmuşsa da, 5841 sayılı Kanunun 2. maddesiyle 3402 sayılı Kanunun 12. maddesinin üçüncü fıkrasına eklenen üçüncü tümcesinde yer alan “iddia ve taşınmazın niteliğine…” ibaresi Anayasa Mahkemesinin 12.05.2011 gün ve 2009/31-77 sayılı kararıyla iptal edilmiş olup, gerekçeli karar 23.07.2011 tarihli ve 28003 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
Gerek 766 sayılı Kanunun 31/2. maddesi ve gerekse 3402 sayılı Kanunun 12/3 maddesinde, özel mülkiyete konu olamayacak, Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerler hakkında açılacak davaların 10 yıllık hak düşürücü süreye tabi olup olmadığı konusunda açık bir hüküm bulunmamakta ve bu maddeler özel şahıslar ile … arasında bir ayrım da içermemekteyse de, “Kamu Malı” savıyla açılacak davalarda 3402 sayılı Kanunun 12/3 maddesinde düzenlenen hak düşürücü sürenin uygulanmayacağı konusundaki Yargıtay kararları yerleşik içtihat halini almıştır (Örneğin: Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 08.05.1987 tarih 1986/3 Esas ve 1987/4 Karar sayılı ilamı, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 27.02.2002 gün ve 2002/1-19 E. 2002/97 K.; 09.06.2004 gün ve 2004/1-335 E. 2004/354 K.; Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 09.12.2006 gün ve 2006/4206 – 4268; Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin 11.03.2008 gün ve 2008/1911-3034; 20. Hukuk Dairesinin 03.04.2008 gün ve 2008/1564-5261 sayılı kararları).
Kamu malı kavramıyla ilgili en açık ve ayrıntılı kanunî düzenleme, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 16. maddesinde yer almakta, bu maddede “Kamu Malları” başlığı altında, kamunun ortak kullanımına veya bir kamu hizmetinin görülmesine ayrılan yerler hakkında ayrıntılı düzenlemeler bulunmakta, eş düzenlemelere 743 sayılı Türk Kanunu Medenîsi’nde (madde 641,912) ve 4721 sayılı Türk Medenî Kanununda (madde 715,999) yer verilmektedir. 3402 sayılı Kanunun 16/D maddesi de Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ormanların, kadastro çalışmaları sırasında ne şekilde işleme tabi tutulacaklarını açıklamaktadır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 23.11.1988 gün 1988/1-825 E. ve 1988/964 K.; 06.05.1992 gün 1992/1-187 E. ve 1992/295 K.; 24.03.1999 gün ve 1999/1-170 E. 1999167 K.; 22.09.1999 gün ve 1999/1-568 E. 1999/569 K.; 27.02.2002 gün ve 2002/1-19 E. 2002/97 K.; 09.06.2004 gün ve 2004/1-335 E. 2004/354 K.; Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 09.12.2006 gün ve 2006/4206 – 4268; Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin 11.03.2008 gün ve 2008/1911-3034; 20. Hukuk Dairesinin 03.04.2008 gün ve 2008/1564-5261, 27.06.2008 gün ve 2008/4257-9287, 09.10.2008 gün ve 2008/8409- 12530, 20.01.2009 gün ve 2008/15375-519 sayılı kararların da değinildiği üzere, gerek 766 sayılı Kanunun 31/2. maddesi ve gerekse 3402 sayılı Kanunun 12/3 maddesinde, özel mülkiyete konu olamayacak, Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerler hakkında … tarafından açılacak davaların 10 yıllık hak düşürücü süreye tabi olup olmadığı konusunda açık bir hüküm bulunmamakta ve özel şahıslar ile … arasında bir ayrım da içermemekte ise de, … tarafından açılacak bu tür davaların (10) yıllık hak düşürücü süreye tabi olmadığı hususu yerleşmiş Yargıtay Kararları ile istikrarlı bir şekilde uygulanmaktadır.
Açıklanan hususlar gözetilerek, mahkemece yargılamaya devam edilip, Hazinenin iddiası ve davalı tarafın savunması ve her iki tarafın delilleri sorulup, toplanarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, aksine düşüncelerle davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmesi usûl ve kanuna aykırıdır.
Diğer taraftan; 26.04.2012 gün ve 28275 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak, aynı tarihte yürürlüğe giren 19/4/2012 tarihli ve 6292 sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi ve … Adına Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi İle Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanunun “ 2/A veya 2/B belirtmelerinin terkini ve iade edilecek taşınmazlar” başlıklı 7. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde, tapu ve kadastro veya imar mevzuatına göre ilgilileri adına oluşturulan ve tapuda halen kayıtlı olan taşınmazlardan … adına orman sınırı dışına çıkarıldığı gerekçesiyle tapu kütüklerine 2/A veya 2/B belirtmesi bulunan veya konulan taşınmazların tapu kayıtlarının bedel alınmaksızın geçerli kabul edileceği ve tapu kütüklerindeki 2/A veya 2/B belirtmelerinin terkin edilerek tescillerinin aynen devam edeceği, bu nitelikteki taşınmazlar hakkında dava açılamayacağı, açılan davalardan vazgeçileceği; keza aynı Kanunun “Davalar” başlıklı 9. maddesinin ikinci fıkrasında da, bu kanuna göre yapılacak işlemler sonuçlanıncaya kadar, 2/B alanları hakkında … tarafından kişiler aleyline açılması gereken davaların açılamayacağı, açılmış ve devam eden davaların kanunda öngörülen başvuru süreleri sonuna kadar durdurulacağı öngörülmektedir. Mahkemece sözü edilen bu hükümler gözetilerek
…’ye kanundan kaynaklanan yetkilerinin kullandırılması, davadan vazgeçilmesi halinde buna göre işlem yapılması, gerekmektedir.
SONUÇ: 1) Yukarıda birinci bentde açıklanan nedenlerle; davalı … ve Orman Yönetiminin şerh iptaline yönelik temyiz itirazlarının reddi ile hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının Orman Yönetimine yükletilmesine, Hazineden harç alınmasına yer olmadığına,
2) İkinci bentde açıklanan nedenlerle; karşı davacı Hazinenin tapu iptali ve tescil davasına ilişkin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına 23/09/2013 günü oy birliği ile karar verildi.