Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2013/368 E. 2013/4027 K. 09.04.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/368
KARAR NO : 2013/4027
KARAR TARİHİ : 09.04.2013

MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı … Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı … dava dilekçesi ile; Altınyayla İlçesi, Merkez Bucağında 5304 sayılı Kanun ile değişik 3402 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılan kadastro çalışmalarında orman alanlarının kısmî ilâna çıkartıldığını, Bayır Köyü sınır kaydında tarif edilen Bayır Yaylasının büyük bölümünün 104 ada 1 ve 116 ada 1 nolu orman parseli sınırları içine alındığını iddia ederek, sınır kaydında belirtilen yayla sınırı içinde kalan yerlerin Bayır Yaylası olarak tesciline karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, dava konusu taşınmazın, davacı tarafça dayanılan 16.08.1956 tarihli Bayır Köyü hudut sınır kaydında yayla olarak gözüktüğü, orman sayılmayan yerlerden ve mera niteliğinde olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne ve çekişmeli 116 ada 1 nolu parselin (A) ile gösterilen 1532968,24 m2 yüzölçümlü bölümünün orman sınırı dışına çıkarılarak Bayır Köyü Tüzel Kişiliği adına tesciline, geriye kalan bölümün orman niteliği ile Hazine adına tesciline karar verilmiş, hüküm davalı … Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, orman kadastrosuna ve kadastro tesbitine itiraz niteliğindedir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde orman kadastrosu 3402 sayılı Kanunun 5304 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesi hükümlerine göre yapılmış, çekişmeli taşınmaz orman sınırları içinde bırakılmıştır.
Her nekadar; mahkemece, 116 ada 1 nolu taşınmazın (A) ile gösterilen bölümünün orman sayılmayan yerlerden olduğu kabul edilerek yayla niteliği ile tesciline karar verilmiş ise de, yapılan inceleme ve araştırma hükme yeterli değildir. Şöyle ki; hükme esas alınan orman bilirkişi raporunda, taşınmazın (A) ile gösterilen bölümünün 1964 tarihli memleket haritasında orman sayılmayan açıklık alanda gözüktüğü belirtilmiş ise de, fen bilirkişi raporuna ekli tarihsiz memleket haritasının yapılan incelemesinde, taşınmaz farklı gözüktüğünden ve orman bilirkişi tarafından en eski tarihli hava fotoğrafında taşınmazın konumu gösterilip, nasıl göründüğü açıklanmadığından, taşınmazın resmî belgelere göre niteliği hususunda duraksanmıştır.
Mahkemece, en eski tarihli hava fotoğrafı ile bundan elde edilen memleket haritası ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi ve bir fen elemanı aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli 116 ada 1 nolu parselin (A) ile gösterilen bölümü ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu
saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; yukarıda değinilen diğer belgeler fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar ve hava fotoğrafı üzerinde gösterecekleri yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı ve oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmelidir. Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı biçimde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
Kabule göre de, “kadastro tesbitinin iptali” yerine, “kadastro tutanağının iptaline” denilmiş olması, taşınmazın 3402 sayılı Kadastro Kanununun 16/B hükmü doğrultusunda mera olarak sınırlandırılarak özel siciline kaydedilmesine karar verilmesi gerekirken, tapuya tesciline karar verilmiş olması doğru değildir.
Ayrıca, davacı kurum tarafından, tutanak aslı dosyada bulunan 104 ada 1 nolu orman parseline yönelik olarak da dava açıldığından, kadastro hâkiminin doğru sicil oluşturma görevinin gereği olarak, 104 ada 1 nolu parselin de orman niteliği ile Hazine adına tesciline karar verilmemiş olması usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı … Yönetiminin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, alınan temyiz harcının istek halinde iadesine 09/04/2013 günü oy birliği ile karar verildi.