Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2013/3590 E. 2013/7845 K. 12.09.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/3590
KARAR NO : 2013/7845
KARAR TARİHİ : 12.09.2013

MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi

Taraflar arasındaki kadastro tesbitine itiraz davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı gerçek kişi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı vekili 09/11/2012 tarihli dava dilekçesi ile dava konusu… Köyü 153 ada 3 parsel sayılı, 4131,70 m² yüzölçümlü ve 153 ada 1 parsel sayılı 1248,47 m² yüzölçümlü taşınmazların kadastro çalışmaları sonucu davalı adına tespit edildiğini, buna karşın taşınmazların öncesinin taşlık, kayalık, çalılık ve makiliklerle kaplı olup Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğunu ve zilyetlikle kazanılmasının mümkün olmadığını belirterek, davalı adına yapılan tesbitlerin iptali ile dava konusu taşınmazların Hazine adına tapuya tescil edilmesini talep ve dava etmiştir. Mahkemece, davanın kabulü ile, dava konusu 153 ada 1 ve 3 parsel sayılı taşınmazların kadastro tesbitlerinin iptali ile taşınmazların tamamının tarla vasfı ile Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm, davalı gerçek kişi tarafından esasa yönelik olarak temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, 3402 sayılı Kanuna 5831 sayılı Kanun ile eklenen geçici 8. madde gereği yapılan kadastro tesbitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde, 1956 tapulama çalışmaları yapılmış ve dava konusu taşınmazlar tespit harici bırakılmıştır. 25.12.1975 tarihinde ilân edilen; 6831 sayılı Kanuna göre orman kadastrosu ve 1744 sayılı Kanun ile değişik 2. madde çalışmaları ve 1986 yılında yapılan 6831 sayılı Kanunun değişik 2/B madde uygulama çalışmaları bulunmaktadır.
Mahkemece çekişmeli 153 ada 1 ve 3 parsel sayılı taşınmazlarda imar ve ihya çalışmalarının 1 sayılı parselde ve 3 sayılı parselin bu kısmında 3-4 yıl önce tamamlandığı, 3 sayılı parselin bu kısmında ise 12-13 yıl önce tamamlandığı, çekişmeli taşınmazların orman tahdidi dışında bırakıldığı tarihten sonra 20 yıllık zilyetlik süresi geçmiş ise de; imar ihyanın tamamlandığı tarihten dava tarihine karar 20 yıllık sürenin dolmadığı, bu nedenle 3402 sayılı Kadastro Kanunun 14 ve 17. maddelerinde belirtilen koşulların oluşmadığı gerekçesi ile davanın kabulü yönünde hüküm kurulmuşsa da yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli değildir.
Şöyle ki; hükme esas alınan ziraat ve jeolog bilirkişilerce düzenlenen raporda yer alan imar ve ihyanın 3-4 yıl önce tamamlandığına ilişkin bilgiler ile keşif sırasında dinlenen mahalli ve tespit bilirkişileri beyanları birbiri ile çelişmektedir. Keşif sırasında dinlenen bilirkişiler dava konusu taşınmazlarda imar ve ihya çalışmalarının 20 yıldan önce başladığına ilişkin olup, bu beyanlara karşın; ziraat ve jeolog bilirkişi tarafından dosyaya sunulan raporda bu beyanları doğrulamamaktadır.
Ayrıca, dosya içerinde orman ve fen bilirkişilerince düzenlenen raporlarda; 1987 yılı hava fotoğraflarının değerlendirilmesi ile üretilen 1990 yılı memleket haritasında dava konusu taşınmazların açıklık alan olarak göründükleri belirtilmiş olup, bu durum da mahalli ve tespit bilirkişilerinin beyanlarını destekler niteliktedir.
O halde, mahkemece; çekişmeli taşınmaza en yakın kadastro parsellerinin tesbit tutanakları ve krokileri ile var ise tesbitlerine esas alınan tapu ve vergi kayıtları getirtilmeli, çekişmeli taşınmazın bulunduğu yere ilişkin en eski tarihli ve dava tarihine en yakın zamanda düzenlenmiş hava fotoğrafları ve memleket haritaları getirtilmeli, daha sonra bu belgelerle daha önce keşfe katılmamış ziraat fakültelerinin toprak bölümünden mezun olan üç ziraat mühendisi, bir harita ve kadastro (jeodezi ve fotogrametri) mühendisinden oluşturulacak bilirkişi kurulu aracılığıyla, dava konusu taşınmazlar ile çevresine uygulanıp bu belgelerde dava konusu yerler belirlendikten sonra, hava fotoğrafları ve dayanağı haritalar stereoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelettirilip taşınmazın niteliğinin bu belgelerde ne şekilde görüldüğü, imar ve ihya ile zilyetliğin hangi tarihte başlayıp tamamlandığı belirlenmeli, bu belgeler ile kadastro paftası, pafta düzenlenmemişse dava konusu taşınmazın 23/06/2005 gün ve 9070 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla yürürlüğe konulan BÖHHBÜY (Büyük Ölçekli Haritalar ve Harita Bilgileri Üretim Yönetmeliği) hükümlerine göre koordinatlı olarak düzenlenecek haritası hem 1/5000 ve hem de 1/25000 ölçeklerinde eşitlenerek kadastro paftası ile düzenlenen harita, komşu ve yakın komşu taşınmazları da içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle çekişmeli taşınmazların konumu, hava fotoğrafları ile orijinal renkli memleket haritaları üzerinde gösterir biçimde bilirkişi kurulundan ayrıntılı ve bilimsel verileri içerir, topografik ve memleket haritalarından yararlanılarak taşınmazın gerçek eğim durumunu gösterir rapor alınmalı,
Taşınmazın öncesinin ne olduğu, imar ve ihya yapılmışsa hangi tarihte başlayıp bitirildiği, kimden kime kaldığı, zilyetliğin ne zaman başlayıp nasıl sürdürüldüğü ve ekonomik amacına uygun olup olmadığı, maddî olaylara dayalı ve ayrıntılı olarak, taşınmaz başında dinlenecek yerel bilirkişiler ile taraf tanıklarından sorulmalı,yerel bilirkişi ve tanık sözlerinin doğruluğu yukarıda belirtilen ve gerçeğin kendisi olan belgelere dayalı olarak düzenlenecek bilirkişi kurulu raporuyla denetlenmeli, bu konular ile taşınmazın eski ve yeni niteliği konusunda ziraat uzmanı bilirkişilerden de ayrıntılı rapor alınmalı, 3402 sayılı Kanunun 14/1. maddesinde yazılı 40 ve 100 dönüm kısıtlamaları davacı ve murisi yönünden araştırılmalı, bundan sonra toplanan delillerin tümü birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı gerçek kişinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 12/09/2013 günü oy birliği ile karar verildi.