Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2013/3586 E. 2013/7847 K. 12.09.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/3586
KARAR NO : 2013/7847
KARAR TARİHİ : 12.09.2013

MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı vekili 27/02/2012 tarihli dava dilekçesi ile dava konusu …. Köyü 147 ada 1 parsel sayılı 4113,50 m2 yüzölçümlü taşınmazın ve 147 ada 2 parsel sayılı 2904,90 m2 taşınmazın kadastro çalışmaları sonucu davalılar adına tespit edildiğini, buna karşın taşınmazın öncesinin taşlık, kayalık, çalılık ve makiliklerle kaplı olup Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğunu ve zilyetlikle kazanılmasının mümkün olmadığını belirterek davalı adına yapılan tespitin iptali ile dava konusu taşınmazların Hazine adına tapuya tescil edilmesini talep ve dava etmiştir. Mahkemece; davanın kabulüne, dava konusu 147 ada 1 ve 2 parsel sayılı taşınmazların kadastro tespitlerinin iptali ile taşınmazların tamamının tarla vasfı ile Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm, davalılar vekili tarafından esasa yönelik olarak temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, 3402 sayılı Kanuna 5831 sayılı Kanun ile eklenen geçici 8. madde gereği yapılan kadastro tespitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde,1956 tapulama çalışmaları yapılmış ve dava konusu taşınmaz tespit harici bırakılmıştır. 19.11.1974 tarihinde ilân edilen; 6831 sayılı Kanuna göre orman kadastrosu ve 1744 sayılı Kanun ile değişik 2. madde çalışmaları ve 21.03.2002 tarihinde ilân edilen 6831 sayılı Kanunun değişik 2/B madde uygulama çalışmaları bulunmaktadır.
Mahkemece çekişmeli 147 ada 1 ve 2 parsel sayılı taşınmazlarda imar ihya çalışmalarının 3 – 4 yıl önce tamamlandığı, çekişmeli taşınmazların orman tahdidi dışında bırakıldığı tarihten sonra 20 yıllık zilyetlik süresi geçmiş ise de; imar ihyanın tamamlandığı tarihten dava tarihine karar 20 yıllık sürenin dolmadığı, bu nedenle 3402 sayılı Kadastro Kanunun 14 ve 17. maddelerinde belirtilen koşulların oluşmadığı gerekçesi ile davanın kabulü yönünde hüküm kurulmuşsa da yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli değildir.
Şöyle ki; hükme esas alınan ziraat ve jeolog bilirkişilerce düzenlenen raporda yer alan imar ihyanın 3 – 4 yıl önce tamamlandığına ilişkin bilgiler ile keşif sırasında dinlenen tespit bilirkişileri ve tanık beyanları birbiri ile çelişmektedir. Keşif sırasında dinlenen tespit bilirkişileri dava konusu 147 ada 1 parsel sayılı taşınmazı davalılardan adına tespit yapılan …’nın sebze ve ekin ekerek kullandığını, daha sonra ise toprağın verimsiz olması nedeni ile davalının taşınmaza toprak çektiğini ve limon fidanları diktiğini, 147 ada 2 parsel sayılı taşınmazı ise davalı …’ın 50 senedir sebze ve ekin ekmek sureti ile kullandığını, davalıların zilyetliklerinin 50 yılı bulduğunu beyan etmişler, keşif sırasında dinlenen davalı tanıkları da bu beyanları doğrulamışlardır. Keşif sırasında alınan bu beyanlara
karşın; ziraat ve jeolog bilirkişi tarafından dosyaya sunulan raporda ise dava konusu taşınmazlarda 2 – 3 yaşlarında limon fidanları bulunduğu, her iki taşınmazda da imar ihya çalışmalarının 4-5 yıl önce tamamlandığını belirtmişler ve mahkeme de bu raporu esas alarak karar vermiştir.
Ayrıca; dosya içerinde orman ve fen bilirkişilerince düzenlenen raporlarda; 1987 yılı hava fotoğraflarının değerlendirilmesi ile üretilen 1990 yılı memleket haritasında dava konusu taşınmazların açıklık alan olarak göründükleri belirtilmiş olup, bu durum da tespit bilirkişileri ve tanık beyanlarını destekler niteliktedir.
O halde, mahkemece; çekişmeli taşınmaza en yakın kadastro parsellerinin tesbit tutanakları ve krokileri ile var ise tesbitlerine esas alınan tapu ve vergi kayıtları getirtilmeli, çekişmeli taşınmazın bulunduğu yere ilişkin en eski tarihli ve dava tarihine en yakın zamanda düzenlenmiş hava fotoğrafları ve memleket haritaları getirtilmeli, daha sonra bu belgeler daha önce keşfe katılmamış ziraat fakültelerinin toprak bölümünden mezun olan üç ziraat mühendisi, bir harita ve kadastro (jeodezi ve fotogrametri) mühendisinden oluşturulacak bilirkişi kurulu aracılığıyla, dava konusu taşınmazşlar ile çevresine uygulanıp bu belgelerde dava konusu yerler belirlendikten sonra, hava fotoğrafları ve dayanağı haritalar stereoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelettirilip taşınmazın niteliğinin bu belgelerde ne şekilde görüldüğü, imar ve ihya ile zilyetliğin hangi tarihte başlayıp tamamlandığı belirlenmeli, bu belgeler ile kadastro paftası, pafta düzenlenmemişse dava konusu taşınmazın 23/06/2005 gün ve 9070 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla yürürlüğe konulan BÖHHBÜY (Büyük Ölçekli Haritalar ve Harita Bilgileri Üretim Yönetmeliği) hükümlerine göre koordinatlı olarak düzenlenecek haritası hem 1/5000 ve hem de 1/25000 ölçeklerinde eşitlenerek kadastro paftası ile düzenlenen harita, komşu ve yakın komşu taşınmazları da içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle çekişmeli taşınmazların konumu, hava fotoğrafları ile orijinal renkli memleket haritaları üzerinde gösterir biçimde bilirkişi kurulundan ayrıntılı ve bilimsel verileri içerir, topografik ve memleket haritalarından yararlanılarak taşınmazın gerçek eğim durumunu gösterir rapor alınmalı, taşınmazın öncesinin ne olduğu, imar ve ihya yapılmışsa hangi tarihte başlayıp bitirildiği, kimden kime kaldığı, zilyetliğin ne zaman başlayıp nasıl sürdürüldüğü ve ekonomik amacına uygun olup olmadığı, maddi olaylara dayalı ve ayrıntılı olarak, taşınmaz başında dinlenecek yerel bilirkişiler ile taraf tanıklarından sorulmalı,yerel bilirkişi ve tanık sözlerinin doğruluğu yukarıda belirtilen ve gerçeğin kendisi olan belgelere dayalı olarak düzenlenecek bilirkişi kurulu raporuyla denetlenmeli, bu konular ile taşınmazın eski ve yeni niteliği konusunda ziraat uzmanı bilirkişilerden de ayrıntılı rapor alınmalı, 3402 sayılı Kanunun 14/1. maddesinde yazılı 40 ve 100 dönüm kısıtlamaları davacı ve murisi yönünden araştırılmalı, bundan sonra toplanan delillerin tümü birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü  ile usûl ve kanuna uygun olmayan  hükmün  BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 12/09/2013 günü oy birliğiyle karar verildi.