Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2013/3429 E. 2013/5696 K. 16.05.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/3429
KARAR NO : 2013/5696
KARAR TARİHİ : 16.05.2013

MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı …, dava dilekçesinde sınırlarını bildirdiği … Köyü, Sarnıçyanı Mevkiinde bulunan 10000 m² civarında taşınmazın kadastro sırasında tesbit dışı bırakıldığını, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının yararına oluştuğunu iddia ederek, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmüne göre adına tescilini istemiştir.
Mahkemece dava konusu taşınmazın orman içi açıklık niteliğinde olduğundan ve özel mülk olarak tescil edilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazın tescili istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede 1970 tarihinde yapılan ve kesinleşen … – Çırpı serisi içinde kalan ormanların orman kadastrosu vardır. Arazi kadastrosu 1981 yılında yapılmış, çekişmeli yer tesbit dışı bırakılmıştır.
 İncelenen dosya kapsamına göre mahkemenin değerlendirmesi yerinde değildir. Şöyle ki; dava konusu taşınmazın Çiftlik Köyünde yapılarak 1981 yılında kesinleşen arazi kadastrosunda kadastro harici bırakıldığı, kadastro müdürlüğü yazısında 2007 tarihinde bitişikteki Çırpı Köyünde yapılan arazi kadastrosunda da Çiftlik Köyü tapulama sınırında kaldığından, kadastro tespit tutanağı tanzim edilmediğinin bildirildiği, Çiftlik Köyünde orman kadastrosunun 1970 yılında yapıldığı ve taşınmazın orman kadastrosunda tahdit dışında, tahdit sınırına bitişik olduğu, tahdit tutanağında da köy toplu arazisi olarak tahdit dışı bırakıldığı, köy toplu arazisi olarak bırakılan bu yerlere ilişkin gerçek kişiler tarafından birçok tescil davaları açıldığı ve bu taşınmaz bir bütün olarak değerlendirildiğinde orman içi açıklık olmadığı, memleket haritası ve hava fotoğraflarında orman sayılmayan yer olarak gözüktüğü, ziraatçi bilirkişi raporuna göre de taşınmazın zilyetlikle kazanılacak yerlerden olduğu ve 20 yılı aşkın süredir tarım arazisi olarak zilyet ve tasarruf edildiğinin bildirildiği, mahalli bilirkişi ve tanık anlatımlarının zilyetlikleri doğruladığı, bu durumda, taşınmazın orman sayılmayan yer olduğu, 3402 sayılı Kanunun 14 ve 17. maddeleri ve Türk Medenî Kanununun 713. maddesinin koşullarının oluştuğu anlaşıldığından, davanın kabulü kararı verilmesi gerekirken, taşınmazın orman içi açıklığı olduğu, bu nedenle zilyetlikle kazanılamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi usûl ve kanuna aykırıdır.
Kabule göre de; ret sebebi ortak olan davalı Hazine ve Orman Yönetimi yararına yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesine göre ayrı ayrı vekâlet ücreti takdir edilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine 16/05/2013 günü oy birliği ile karar verildi.