Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2013/3318 E. 2013/8723 K. 03.10.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/3318
KARAR NO : 2013/8723
KARAR TARİHİ : 03.10.2013

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı …, dava dilekçesinde sınırlarını bildirdiği … Köyünde bulunan taşınmazının tapuda kayıtlı olmadığını, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz, edinme koşullarının yararına oluştuğunu iddia ederek, … Asliye Hukuk Mahkemesinin 2004/149 Esas sayılı dosyasında dava açarak taşınmazın Medenî Kanunun 713. maddesi hükmüne göre adına tescilini istemiştir. Mahkemece, davaya konu olan ve fen bilirkişi krokisinde (A) ile gösterilen 5663,26 m2 yüzölçümündeki taşınmaz hakkındaki davanın kabulü ile davacı adına tapuya tesciline karar verilmiş, hükmün, Hazine ve Orman Yönetimi tarafından temyizi üzerine Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 01/12/2006 tarih, 2006/16352- 16739 sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma ilâmında özetle; “Taşınmazın bulunduğu yerde 1942 yılında 3116 sayılı Kanuna göre sadece Devlet ormanları belirlenmiş olduğundan, kesinleşen tahdit haritası ve tutanakları 4785 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 13.07.1945 tarihinden önce yapılan sınırlandırmalar sonucu orman sınırı dışında kalan taşınmazların, orman niteliği ve hukukî durumunu saptamakta yeterli değildir. Bu nitelikteki taşınmazlar orman olup olmadığı 4785 ve 5658 sayılı Kanun hükümleri gözetilerek 3302 sayılı Kanuna göre yapılan çalışma ile orman sınırı dışında bırakılma işleminin kesinleşme tarihine kadar orman sayılır. Taşınmazın bulunduğu yörede 14.07.1957 tarihinde yapılıp, 10.08.1960 – 09.09.1960 tarihleri arasında ilân edilen genel arazi kadastrosunda hangi nitelik ile tescil harici bırakılarak kadastral paftaya işlendiği hususunun belirlenmeli, yörede 3116 sayılı Kanuna göre yapılarak kesinleşen ilk orman kadastrosu ve daha sonra 1997 yılında yapılan herhangi bir nedenle orman sınırı dışında kalan ormanların kadastrosu, sınırlaması yapılan Devlet ormanlarının aplikasyonu ve 2/B uygulaması çalışmasına ilişkin harita ve tutanaklar yöntemince uygulanmalı, 6831 sayılı Kanunun 1/J ve 17/ 2 maddeleri araştırılmalı, tamamı veya bir bölümünün 1997 yılında yapılan çalışmada 1942 tahdidinde orman sınırı dışında olup da ilk kez orman sınırı içine alındığının saptanması durumunda, dava aynı zamanda orman kadastrosuna itiraz dönüşeceğinden, tahdit içine alınan taşınmazla ilgili tescil davası elde tutularak, orman kadastrosuna itiraz davası yönünden, 6831 sayılı Orman Kanunun değişik 11. madde hükmü gözetilerek, uyuşmazlığın çözümünde kadastro mahkemesinin görevli olacağı düşünülüp, görevsizlik kararı verilmeli, ilk orman tahdidi içinde veya orman sayılan yerlerden olduğu saptandığı takdirde dava reddedilmeli, kısmen ya da tamamen orman olmadığı saptandığı takdirde, bu kez 10.08.1960 – 09.09.1960 tarihleri arasında ilân edilerek kesinleşen genel arazi kadastrosunda taşınmazın orman olması nedeniyle tescil harici bırakılmışsa, 3302 sayılı Kanuna göre yapılan çalışma ile orman sınırı dışında bırakılma işleminin kesinleşme tarihine kadar orman sayılacağından yine dava reddedilmelidir. Orman sayılmayan yerlerden olduğu saptandığı taktirde ise zilyetlik yolu ile kazanma koşullarının araştırılması gerekir.” hükmüne yer verilmiştir.
Mahkemece bozma ilâmına uyulmuş; yargılama aşamasında davanın takip edilmemesi nedeniyle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
Bu kez, Hazine tarafından açılan temyize konu davada aynı yerin Hazine adına tapuya tescili istenmiştir. Mahkemece davanın kabulüne, 5663.27 m2 yüzölçümündeki taşınmazın Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiştir. Karar Hazine tarafından davanın kabulüne karar verildiği halde, yargılama giderlerinin idare üzerinde bırakılması ve Hazine lehine vekâlet ücretine hükmedilmemiş olmasının doğru olmadığı ileri sürülerek temyiz edilmiştir.
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye ve davanın niteliği gözetilerek mahkemece mahkeme masrafları ve vekalet ücreti konusunda hüküm kurulmuş olmasına göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, Harçlar Kanununun değişik 13/j maddesi gereğince harç alınmasına yer olmadığına 03/10/2013 gününde oy birliği ile karar verildi.