Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2013/3156 E. 2013/7716 K. 10.09.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/3156
KARAR NO : 2013/7716
KARAR TARİHİ : 10.09.2013

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı … tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı … Yönetimi, ….Köyü 250 parsel sayılı 20413 m² yüzölçümlü taşınmazın kesinleşen orman sınırı içinde kaldığı iddiasıyla dava açmış, mahkemece 3402 sayılı Kanunun 12/3. maddesinde yazılı 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçmesi nedeniyle davanın reddine karar verilmiş, davalı tarafından hüküm temyiz edilmekle, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 14/09/2011 gün ve 416 – 7425 sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; “Anılan maddenin Anayasa Mahkemesince iptal edildiği, bu nedenle mahkemece yargılamaya devam edilerek işin esası hakkında karar verilmesi” gereğine değinilmiştir. Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra davanın kabulüne ve dava konusu parselin tapu kaydının iptali ile orman niteliğiyle Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalı … tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kesinleşen orman kadastro sınırları içinde kalan taşınmazın tapu kaydının iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce 1980 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu ve 2. madde uygulaması ile 1987 yılında yapılan genel arazi kadastrosu vardır.
Mahkemece, bozma kararı öncesinde yapılan araştırmaya göre, çekişmeli taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğu gerekçesiyle hüküm kurulmuşsa da; yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli değildir. 
Şöyle ki; bozma kararı öncesinde alınan orman bilirkişi kurulu raporunda,  çekişmeli taşınmazın kesinleşen orman kadastro sınırları dışında, 1957 tarihli memleket haritasında orman sayılan yerlerden olduğu, üzerinde kısmen meşe, gürgen, akasya ağaçları bulunduğu ve % 35 eğimli olduğu açıklanmış, ziraat uzmanı tarafından hazırlanan 09.06.2010 tarihli raporun birinci sayfasında ise bir yandan kesif olarak akasya ağaçları ile kaplı olduğundan söz edilirken, aynı sayfada orman emvali, kök ve kalıntısına rastlanmadığı belirtilerek çelişki yaratılmış, gerek orman; gerekse ziraat bilirkişi raporunda taşınmaz üzerindeki ağaçların yaşları, sayıları, taşınmazdaki dağılımı açıklanmamıştır. Bu durumda, mahkemece yetersiz ve çelişkili raporlara dayanılarak karar verildiği anlaşılmaktadır.
O halde; mahkemece yeniden yapılacak keşifte, öncelikle, dava konusu taşınmaz ve etrafını gösterir ve ilk defa o yerde grafik ya da fotogrametri yöntemiyle düzenlenen 1/5000 ölçekli arazi kadastro paftasının orijinal fotokopi örneği ile önceki keşifte uygulandığı bildirilen 1957 tarihli memleket haritası ve hava fotoğrafları bulunduğu yerlerden istenerek, bu belgeler dava konusu taşınmazlar ile çevresine uygulanıp, hava fotoğrafları ve dayanağı haritalar steroskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelettirilip taşınmazın niteliğinin bu belgelerde ne

şekilde görüldüğü belirlenmeli, komşu taşınmazlar hakkında Orman Yönetimi ve Hazine tarafından aynı iddia ile açılan dava bulunup bulunmadığı araştırılarak, komşu taşınmazlara ait son tapu kayıtları, davalı iseler dava dosyaları getirtilip dosyaya eklenmeli, hem orman hem ziraat uzmanı bilirkişilerden taşınmaz üzerindeki ağaçların yaşları, sayıları, taşınmazdaki dağılımı, eylemli orman olup olmadığı konusunda rapor alınmalı, kesinleşen orman sınırı dışında kalan bir taşınmaz hakkında Orman Yönetiminin böyle bir davayı açabilmesi için eylemli orman niteliğinin bulunması gerektiği düşünülmeli, bundan sonra elde edilecek sonuç çerçevesinde karar verilmelidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalınının temyiz itirazlarının kabulü ile usûl ve kanuna uygun olmayan  hükmün BOZULMASINA, alınan temyiz harcının istek halinde iadesine 10.09.2013 günü oy birliğiyle karar verildi.