Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2013/3155 E. 2013/7701 K. 10.09.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/3155
KARAR NO : 2013/7701
KARAR TARİHİ : 10.09.2013

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tescil davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı … Yönetimi vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacılar vekili, 09/11/2000 tarihli dava dilekçesinde sınırlarını bildirdiği …. Köyünde bulunan yaklaşık 65 dönüm taşınmazın tapuda kayıtlı olmadığını, kazandırıcı zamanaşımı zilyedliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının yararına oluştuğunu iddia ederek, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmüne göre adına tescilini istemiş, 17.12.2009 gün ve 2005/64-409 sayılı davanın kabulüne, 60.106 m2 yüzölçümündeki taşınmazın davacı adına tapuya tesciline ilişkin kararı, Hazinenin temyizi üzerine, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 23.06.2010 gün ve 2010/5853 – 8945 sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; “Yapılan araştırma ve incelemenin hükme yeterli olmadığı, temyize konu dosyada daha önce iki kez davanın kabulü yönünde karar verilmişse de, Orman Yönetimi ve Hazinenin temyizi üzerine hükmün 8. Hukuk Dairesi tarafından iki kez bozulduğu, 28.02.2003 tarihli ilk bozma kararında (813-1122 sayılı) taşınmazın hangi nedenle tespit harici bırakıldığı, komşu parsel kayıtlarının uygulanması ve zilyedlik koşullarının oluşup oluşmadığı konularındaki araştırma eksikliğinin vurgulandığı, 27.10.2004 tarihli (6658 – 7274 sayılı) ikinci bozma kararında ise kesinleşen orman sınırları dışında kalan ve orman sayılmayan yer olduğu kabul edilerek, yine zilyedlik koşullarının oluşup oluşmadığı noktasında, taşınmazın “Horuluk” olarak, hayvan otlatmada kullanılan yer olduğu vurgulanarak, kamunun ortak kullanımında olup olmadığının, ne zamandan beri fındıklık olarak kullanıldığının araştırılması gereğine ve bu araştırmada yöreye ait en eski ve daha yakın tarihli hava fotoğrafları ve memleket haritalarından yararlanılması, orman ya da 6831 sayılı Kanunun 17/2. maddesinde ifade edilen orman içi açıklık olup olmadığının belirlenmesi, orman sayılan yerlerden olduğu belirlendiği takdirde, orman kadastrosunun kesinleştiği ve orman sınırları dışında bırakıldığı tarihe kadar bu niteliği koruyacağından bu sırada sürdürülen zilyedliğe değer verilemeyeceğinin düşünülmesi (HGK’ nun 12.05.2004 gün 8-242 Esas, 292 Karar sayılı kararı), orman kadastrosunun kesinleştiği 1983 yılı ile davanın açıldığı 2000 yılı arasında 20 yıl geçmediğinden davanın reddedilmesi, aksi halde şimdi olduğu gibi davanın kabulüne karar verilmesi” gereğine değinilerek bozulmuş, bu kez davacılar … ve arkadaşları vekili tarafından, karar düzeltme yoluyla çekişmeli taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğu hususunda daha önceki Yargıtay kararları ile oluşan usûlî kazanılmış hak bulunduğu, bu nedenle taşınmazın orman sayılan yerlerden olup olmadığının yeniden incelenemeyeceği, taşınmazın 1969 yılında yapılan kadastroda orman olarak tapulama dışı bırakıldığı, 1983 yılında yapılan
orman kadastrosunda orman sınırları dışında bırakıldığı, yararlarına zilyetlikle edinme koşullarının oluştuğunun belirlendiği iddiasıyla, bozma kararının kaldırılarak, mahkeme kararının onanması istenmiştir.
Yerel mahkemenin 22.04.2004 gün ve 2003/213-113 sayılı, davanın kabulüne, 60106,93 m2 yüzölçümündeki taşınmazın, davacı adına tesciline ilişkin kararı, Hazine ve Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmiş, Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 27.10.2004 gün ve 2004/6658-7274 sayılı kararıyla, bozma kararına uyularak yapılan araştırma ve incelemede, çekişmeli taşınmazın 1969 yılında yapılan kadastroda orman niteliğiyle tapulama dışı bırakılmışsa da, 1983 yılında yapılan orman kadastrosunda orman sınırları dışında bırakıldığı, 1969 yılı genel kadastrosu her hangi bir belgeye dayanmadığına ve yetkili orman kadastro komisyonunca orman dışında bırakıldığına göre, bu yerin hiç bir zaman orman olmamış bir yer olduğu gerekçesiyle Orman Yönetiminin temyiz itirazları reddedilmiş, ancak bozma öncesi tanık ve yerel bilirkişi beyanları ve teknik bilirkişi raporlarının çekişmeli taşınmazın hayvan otlatılan horuluk mu yoksa tarım alanı mı olduğu hususunu aydınlatmakta yetersiz olduğu, bu nedenle taşınmazın çeltik, mısır, fındık ocağı ve kavaklık olan bölümlerinin ayrı ayrı belirlenmesi, bu bölümler üzerinde davacı ve satıcıların zilyetliğinin yerel bilirkişi ve tanıklardan sorularak saptanması, davacı yönünden 3402 sayılı Kanunun 14. maddesindeki kısıtlamaların araştırılması, kabule karar verilecek ise davayı açanın tüm mirasçıları adına tescil kararı verilmesi, kabule göre davalı yönetimlerin kanunî hasım olması nedeniyle yargılama giderleri ve avukatlık ücretinden sorumlu tutulamayacağı gerekçesiyle bozulmuştur. Bu şekilde çekişmeli parselin orman sayılmayan yerlerden olduğu yönünde, taraflar için usûlî kazanılmış hak oluşmuştur.
Ancak, bir yerin orman sayılan yerlerden olup olmadığı ile kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile edinilecek yerlerden olup olmadığı farklı konular olup, orman sayılmayan bir yer için zilyetlikle edinme koşullarının oluşup oluşmadığının ayrıca araştırılması gereklidir.
Bozma kararına uyularak yapılan araştırma, inceleme ve keşif sonucu orman yüksek mühendisi bilirkişi kurulu tarafından düzenlenen 24.01.2007 günlü raporda çekişmeli taşınmazın eski tarihli memleket haritası ve amenajman planında tarım alanı olarak nitelendirildiği, %1 eğimli tarım alanı olduğu, bir bölümünün 8 yaşında kavak ağaçları ile bir bölümünün 15; bir bölümünün 3 yaşında fındık ağaçları ile kaplı olduğu, meyve sebze ziraati yapıldığı, fındıklar arasına mısır ekildiği, sonuç olarak orman sayılmayan yerlerden olduğu bildirilmiş, ziraat uzmanı bilirkişi de tarım alanı olduğunu, orman ağacı ve kalıntısı bulunmadığını bildirmiştir.
Diğer taraftan, karar düzeltme isteminin incelenmesi sırasında, ziraat uzmanı bilirkişi …., fen bilirkişi … ile orman yüksek mühendisi bilirkişiler … ve arkadaşları, 02.10.2011 günlü ek raporlarında, daha önceki raporlarındaki hususları tekrarladıktan sonra çekişmeli taşınmazın (A) ile gösterdikleri 31.749 m2 bölümünün 1953 tarihli memleket haritasında orman örtüsü taşıyan; (B) ile gösterilen 28.357,84 m2 bölümün ise orman örtüsü taşımayan, orman sayılmayan yerlerden olduğunu, 1972 tarihli hava fotoğraflarında ise tamamının orman sayılmayan yerlerden olduğunu bildirmişlerdir. Bu durum karşısında, çekişmeli taşınamazın (A) ile gösterilen 31.749 m2 bölümünün öncesi orman sayılan yerlerden iken, 1972 yılına kadar ormandan açıldığı, orman kadastrosunun kesinleştiği 1983 yılına kadar orman sayılan yerlerden olduğundan kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine konu edilemeyeceği, orman kadastrosu sınırları dışında bırakılmasından sonra kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine konu edilebileceği, oysa; orman kadastrosunun kesinleştiği tarihten davanın açıldığı 09.11.2000 tarihine kadar 20 yılık kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği süresinin dolmadığı, bu nedenle (A) ile gösterilen 31.749 m2 bölümüne ilişkin davanın reddine, hiçbir zaman orman olmadığı belirlenen 28.357,84 m2 yüzölçümündeki bölümüne ilişkin davanın ise kabulüne karar verilmesi gerekirken, tamamına ilişkin davanın kabulüne karar verilmesi usûl ve kanuna aykırı olup, yerel mahkeme kararının bu nedenle bozulmasına karar verilmesi gerektiği açıklanmıştır.
Mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra, davanın kısmen kabulüne; 02.10.2011 tarihli krokide (A) ile işaretli 31749 m2 bölümüne ilişkin davanın reddine, (B) ile işaretli 28.357,84 m2 bölüme ilişkin davanın kabulü ile … mirasçıları olan davacılar adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalı … Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, Medenî Kanunun 713. maddesine göre açılan tescil istemine ilişkindir.
Yörede 20.07.1983 tarihinde kesinleşen orman kadastrosu, 23.09.1969 tarihinde kesinleşen arazi kadastrosu vardır. Çekişmeli taşınmaz bu çalışmada orman niteliğiyle tespit harici bırakılmıştır.
Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak hüküm kurulmuş olduğuna göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının Orman Yönetimine yükletilmesine 10/09/2013 gününde oy birliği ile karar verildi.