Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2013/3002 E. 2013/7735 K. 10.09.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/3002
KARAR NO : 2013/7735
KARAR TARİHİ : 10.09.2013

MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi bir kısım davalılar vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Kadastro sırasında …Köyü, 111 ada 3 parsel sayılı 23444,02 m² yüzölçümündeki taşınmaz, tapu kaydı ile tarla niteliğinde davalılar adına tesbit edilmiştir.
Davacı … Yönetimi, dava konusu parselin orman sayılan yerlerden olduğu iddiasıyla dava açmıştır.
Mahkemece; davanın kabulüne ve dava konusu 111 ada 3 parsel sayılı taşınmazın orman vasfıyla Hazine adına tesbit ve tesciline karar verilmiş, hüküm bir kısım davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro tesbitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde orman kadastrosu yapılmamıştır.
Mahkemece verilen karar, usûl ve kanuna aykırıdır. Şöyle ki; mahkemece 21/07/2003 tarihinde yapılan keşifte görev alan orman mühendisi Ömer Abak raporunda dava konusu taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğunu açıklamıştır. Daha sonra, mahkemece ikinci bir keşif yapılmadan orman mühendisi …’in hazırladığı ek rapor alınmıştır. Ek raporunda dava konusu taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğunu açıklamıştır. Öncelikle mahkemece ilk keşifte görev alan orman mühendisinin raporu yetersiz olduğuna göre, mahkemece ikinci bir keşif yapılması gerekirken, keşif yapılmadan ilk keşifte görev almayan başka bir orman mühendisinden ek rapor alınması doğru değildir. Kaldı ki; her iki rapor birbiriyle uyumsuz olduğu halde, mahkemece iki rapor arasındaki çelişkiler giderilmemiştir. Eksik inceleme ve çelişkili bilirkişi raporlarına dayanarak hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
O halde; mahkemece, eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi ve bir fen elemanı aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı Kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; kesinleşmiş orman kadastrosu bulunmadığından, yukarıda değinilen diğer belgeler fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar ve hava fotoğrafları üzerinde gösterecekleri yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı ve oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmelidir.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz ve çelişkili bilirkişi raporlarına dayanılarak yazılı biçimde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; bir kısım davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile usûl ve kanuna uygun olmayan hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 10/09/2013 günü oy birliği ile karar verildi.