Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2013/2497 E. 2013/6301 K. 30.05.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/2497
KARAR NO : 2013/6301
KARAR TARİHİ : 30.05.2013

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı … Yönetimi vekili, … Köyü 777, 1098, 1099 1100 ve 1101 parsel sayılı taşınmazların 1955 yılında yapılıp kesinleşen arazi kadastrosunda mera niteliği ile tesbitlerinin yapılıp özel siciline tescil edildiğini, daha sonra mera tesbit komisyonu tarafından taşınmazların mera olarak tesbitinin yapılarak, 20.06.2010 – 21.07.2010 tarihleri arasında ilâna çıkarıldığını, taşınmazların eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğraflarında orman niteliğinde olduğunu ileri sürerek, mera tespit komisyonu kararının ve özel sicilindeki kaydın iptali ile orman niteliği ile Hazine adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, 5841 sayılı Kanun ile değişik 3402 sayılı Kanunun 12/3. maddesinde öngörülen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçirilmiş olması nedeniyle davanın reddine karar verilmiş, davacı … Yönetimi tarafından temyiz edilmekle, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 07/05/2012 gün ve 2012/1277-6584 sayılı kararı ile hüküm bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle: [Çekişmeli parsellerin kadastro tesbitlerinin kesinleşmesinden sonra, 3402 sayılı Kanunun 12/3. maddesinde öngörülen hak düşürücü süreler dolmuş ise de, 5841 sayılı Kanunun 2. maddesiyle 3402 sayılı Kanunun 12. maddesinin üçüncü fıkrasına eklenen üçüncü cümlesinde yer alan “iddia ve taşınmazın niteliğine…” ibaresi Anayasa Mahkemesinin 12/5/2011 gün ve 2009/31-77 sayılı kararıyla iptal edilmiş olup, Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerler hakkında açılacak davalar 10 yıllık hak düşürücü süreye tâbi olmadığından, işin esasına girilerek bir karar verilmesi] gereğine değinilmiştir.
Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra davanın kabulü ile dava konusu 777, 1098, 1099, 1100 ve 1101 parsel sayılı taşınmazların mera olan vasfının iptali ile orman vasfıyla Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, mera komisyon kararının iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde orman kadastrosu yapılmamıştır.
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, uzman orman bilirkişi tarafından eski tarihli hava fotoğrafları ve memleket haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan inceleme ve araştırmada çekişmeli taşınmazların orman sayılan yerlerden olduğu anlaşıldığına göre, mahkemece, davanın kabulü yolunda kurulan hükümde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak, mahkemece, taşınmazların 1955 yılında yapılan kadastro sırasında mera olarak sınırlandırılarak özel sicile kaydedildiği ve 2010 yılında mera komisyonu tarafından mera olarak tahsis edildiği halde kararda mera komisyon kararının iptaline karar verilmemesi ve mera kaydının iptali yerine mera olan vasfının iptaline karar verilmesi doğru
değil ise de, bu husus hükmün bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması uygun görülmüştür. Bu nedenle; hüküm fıkrasının 1. paragrafında yer alan “sayılı” kelimesinden sonra gelen “taşınmazların mera olan vasfının iptali” ifadesi kaldırılarak, yerine “taşınmazlara ilişkin mera komisyonu tarafından yapılan mera tesbit ve tahdit çalışmaları ile tahsis çalışmalarının iptaline ve taşınmazların mera olan kaydının iptali” ifadesinin yazılması suretiyle düzeltilmesine ve 6100 sayılı Kanunun geçici 3. maddesi atfıyla H.U.M.K.’nun 438/7. maddesine göre hükmün bu düzeltilmiş şekliyle ONANMASINA 30/05/2013 günü oy birliği ile karar verildi.