Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2013/1671 E. 2013/5550 K. 14.05.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/1671
KARAR NO : 2013/5550
KARAR TARİHİ : 14.05.2013

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi Hazine ve … tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı …, 06.02.2007 günlü dilekçesinde … Köyü 117 ada 47 ve 48 parsel sayılı taşınmazlar, 3402 sayılı Kanunun 4. maddesine göre yapılıp kesinleşen 6831 sayılı Kanunun 2/B maddesi kapsamında ve Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğu iddiası ile tapunun iptalini Hazine adına tescilini talep etmiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne tapusunun iptaline, 117 ada 47 parselin (B) harfi ile gösterilen 6562 m2 ve 117 ada 48 parselin (B) harfi ile gösterilen 1875 m2 bölümlerinin 2/B madde kapsamında Hazine adına, 117 ada 47 parselin (C) harfi ile gösterilen 6063 m2 ve 117 ada 48 parselin (C) harfi ile gösterilen 5000 m2 bölümlerinin orman niteliği ile Hazine adına tesciline, parsellerin (A) harfli bölümlerinin ise davalı … adına tesciline karar verilmiş, hüküm davacı … davalı … tarafından temyiz edilmekle dairece bozulmuştur.
Hükmüne uyulan Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 16/10/2008 gün ve 2008/12669 E. – 13264 K. sayılı bozma kararında özetle; “Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli değildir. Şöyle ki; bir örneği dosyada yer alan tahdit haritasında 131 ve 153 nolu orman sınır noktalarını birleştiren hat ile karara dayanak alınan bilirkişi tarafından düzenlenen krokide, aynı noktaları birleştiren hat arasında açı, eğim, yön ve uzaklık bakımından benzerlik yoktur. Tahdit haritası ile kroki çelişkili olup, mahkemece bu yön üzerinde durularak çelişki giderilmemiştir. Tahdit haritası ile çelişen krokiye dayanılarak hüküm kurulamaz.
Bu nedenle; mahkemece, önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek bir mühendis ve bir harita mühendisinden veya olmadığı takdirde, bir tapu fen memurundan oluşturulacak bilirkişi kurulu aracılığıyla yeniden yapılacak keşifte, uygulama yapılmalı, yerel bilirkişi beyanlarına başvurularak yerinde bulunmayan orman sınır noktaları, bulunanlardan hareketle tutanak ve haritalarda yazılı mevkii, yer, kişi isimleri ile açı ve mesafelere göre, orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulama tutanak ve haritalarının düzenlenmesinde kullanılan hava fotoğrafları ve memleket haritalarından yararlanılarak, değişik açı ve uzaklıklardaki en az 6-7 adet orman sınır noktası bulunup röperlenmeli, anlatılan yöntemle bulunan ilk orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulaması ile ilgili sınır noktaları aynı ölçeği çevrilerek, çekişmeli taşınmazların orman kadastrosu aplikasyon ve 2/B madde haritalarına göre konumu genel kadastro paftası üzerinde, ayrı renkli kalemlerle gösterilip keşfi izleme olanağı sağlanmalı, aynı ya da yakın orman sınır hatlarında, dava konusu edilen parseller varsa, bunların tümü birleşik harita üzerinde gösterilerek bilirkişilerden müşterek imzalı rapor ve kroki alınmalı, ilk orman kadastro harita ve tutanakları ile aplikasyon ve 2/B madde harita ve tutanaklarının uyumsuz olması halinde yukarıda yazılı Yönetmelikler ile Teknik İzahnamelerde yazılı tutanakların düzenlenmesine esas alınan hava fotoğrafı ve memleket haritası ile desteklenen ve gerçek duruma uygun düşen tutanaklara değer verileceği düşünülerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir. Bundan ayrı; çekişmeli taşınmazlar hakkında Orman Yönetiminin davası olup olmadığının araştırılması, varsa bu dosya ile birleştirilip birlikte gönderilmesi gerekir.
Kabule göre de, tapu iptali ve tescil davalarında iptal edilmeyen bölümlerin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesi gerekirken, kalan (A) harfli bölümlerin mükerrer kayıt olacak şekilde davalı … adına tesciline karar verilmiş olması da yerinde değildir.” denilmiştir.
Mahkemece bozma kararına uyuduktan sonra, 3402 sayılı Kanunun 12/3. maddesi gereğince hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddine karar verilmiş; davacı … tarafından hüküm temyiz edilmekle, dairece ikinci kez bozulmuştur.
Hükmüne uyulan Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 16/10/2008 gün ve 2008/12669 E. – 13264 K. sayılı bozma kararında özetle: ” Değinilen yönler gözetilerek, davacı … tarafından çekişmeli taşınmazın, devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğu iddiasında bulunulduğu ve bu tür iddiaları içeren davalarda, yargısal uygulamada istikrar kazandığı üzere, 10 yıllık hak düşürücü süre ile bağlı kalınmaksızın her zaman dava açılabileceği gibi, hak düşürücü sürenin geçtiği de ileri sürülemeyeceğinden, mahkemece bozma gerekleri yerine getirilerek toplanacak delillere göre bir karar verilmesi gerekirken, davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmesi usûl ve kanuna aykırıdır. ” denilmiştir.
Mahkemece bozma kararına uyuduktan sonra, davanın kısmen kabulüne, 117 ada 47 parsel sayılı taşınmazın, fen bilirkişisi raporunda (B) harfi ile belirtilen 6562 m2’sinin tapusunun iptali ile bu yerin birliğin son parsel numarasından gelen parsel numarası verilmek suretiyle tarla vasfı ile Hazine adına tapuya tesciline ve beyanlar hanesine 6831 sayılı Kanunun 2/B maddesine göre Hazine lehine orman sınırları dışına çıkartılan yerlerden olduğunun şerh düşülmesine, 117 ada 47 parsel sayılı taşınmazın fen bilirkişisi raporunda (C) harfi ile belirtilen 6063 m2’sinin tapusunun iptali ile bu yerin birliğin son parsel numarasından sonra gelen parsel numarası verilmek suretiyle orman vasfı ile Maliye Hazinesi adına tapuya tesciline, 117 ada 47 parsel sayılı taşınmazın fen bilirkişisi raporunda (A) harfi ile belirtilen 9375 m2’sine yönelik açılan davanın reddi ile aynı parsel numarası ile tapu maliki üzerinde bırakılmasına, 117 ada 48 parsel sayılı taşınmazın fen bilirkişisi raporunda (A) harfi ile belirtilen 21.464,40 m2’sinin tapusunun iptali ile bu yerin birliğin son parsel numarasından sonra gelen parsel numarası verilmek suretiyle orman vasfı ile Hazine adına tapuya tesciline, 117 ada 48 parsel sayılı taşınmazın fen bilirkişisi raporunda (B) harfi ile belirtilen 1875 m2’sinin tapusunun iptali ile bu yerin birliğin son parsel numarasından gelen parsel numarası verilmek suretiyle tarla vasfı ile Hazine adına tapuya tesciline ve tapunun beyanlar hanesine 6831 sayılı Kanunun 2/B maddesine göre Hazine lehine orman sınırları dışına çıkartılan yerlerden olduğunun şerh düşülmesine, 117 ada 48 parsel sayılı taşınmazın fen bilirkişisi raporunda (C) harfi ile belirtilen 5000 m2 miktarındaki yerin tapusunun iptali ile bu yerin birliğin son parsel numarasından sonra gelen yeni bir parsel numarası verilmek suretiyle orman vasfı ile Hazine adına tapuya tesciline, davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine karar verilmiş, hüküm davacı … tarafından 117 ada 47 parsel sayılı taşınmazın (A) harfli bölümüne ilişkin davanın reddedildiği, (C) harfli kısmın orman vasfı ile tesciline karar verildiği, 117 ada 48 parsel sayılı taşınmazın (A) ve (C) kısımlarının orman olarak tesciline karar verildiği, davanın kabulü ile tarla vasfı ile tescil kararı verilmesi gerektiği gerekçesi ve re’sen gözönüne alınacak nedenlerle ve davalı … tarafından dava konusu yerin babasından kaldığı, tarım arazisi olarak kullanılageldiği gerekçesi ve re’sen gözönüne alınacak nedenlerle temyiz edilmiştir.
Dava, kesinleşen orman kadastrosu sınırları içinde kalıp nitelik kaybı nedeniyle Hazine adına orman rejimi dışına çıkartılan taşınmazların tapu kaydının iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde 23/07/1993 – 23/08/1993 tarihleri arasında ilân edilen 3402 sayılı Kanuna esas olmak üzere 6831 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılan ve kesinleşen orman kadastrosu ve 2/B madde uygulaması ile arazi kadastrosu vardır.
Mahkemece, verilen karar usûl ve kanuna aykırıdır. Şöyle ki; 6831 sayılı Orman Kanununun 1744 sayılı Kanun ile değişik 2. ve 2896 ve 3302 sayılı kanunlar ile değişik 2/B maddesi gereğince, nitelik kaybı nedeniyle Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerin değerlendirilmesi, yeni orman alanlarının oluşturulması, nakline karar verilen Devlet ormanları içinde veya bitişiğinde bulunan köyler halkının yerleştirilmesi ve orman köylülerinin kalkındırılmasının desteklenmesi ile Hazineye ait tarım arazilerinin satışına ilişkin usul ve esasların belirlenmesi amacıyla düzenlenen, 19/04/2012 tarihli ve 6292 sayılı “Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi İle Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanun ”, 26/04/2012 tarihli ve 28275 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak, aynı tarihte yürürlüğe girmiş ve aynı Kanunla 17/10/1983 tarihli ve 2924 sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi Hakkında Kanun ile 16/02/1995 tarihli ve 4070 sayılı Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanun yürürlükten kaldırılmış, 6831 sayılı Kanunun bazı maddelerinde de değişiklikler yapılmış, bu cümleden olarak, diğer bir çok hükmün yanı sıra, 6831 sayılı Kanunun 2/B maddesi gereğince Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan alanlara ilişkin tapu kaydına konulan şerhlerin silinmesi, bu alanlar için Hazine tarafından dava açılmaması, açılan davalardan vazgeçilmesi ya da davaların durdurulması, tapusunun iptaline karar verilen taşınmazların tekrar tapu sahibine iadesi gibi konular düzenlenmiştir. Bu düzenlemelerin, dava konusu taşınmazların niteliğine ve durumuna göre, görülmekte olan davaya etkisinin değerlendirilmesi için ve Hazinenin açtığı davanın çekişmeli 47 ve 48 parsellerin 2/B madde uygulaması ile Hazine adına çıkartılan bölümlerin tapusunun iptaline yönelik olması sonucunda, keşif ve bilirkişi incelemesi ile çekişmeli 47 parsel sayılı taşınmazın (B) harfi ile gösterilen 6.562 m2’lik kısmının ve 48 parsel sayılı taşınmazın (B) harfi ile gösterilen 1875 m2’lik kısmının 2/B madde uygulaması ile Hazine adına orman dışına çıkartılan yerler olduğu belirlenmiş olduğuna göre, bu bölümler dışında kalan yerlere ilişkin açılmış bir dava bulunmadığı halde, (B) harfi ile gösterilen 2/B bölümleri dışındaki, çekişmeli parsellerin (A) ve (C) bölümleri hakkında bir karar verilmemesi gerekirken, çekişmeli parsellerin (A) ve (C) bölümlerine ilişkin karar verilmiş olması da doğru görülmemiş ve yerel mahkeme hükmünün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı … Hazinesinin temyiz itirazlarının REDDİNE; davalı …’ın temyiz itirazlarıın kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde iadesine 14/05/2013 günü oy birliği ile karar verildi.