Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2013/164 E. 2013/4243 K. 11.04.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/164
KARAR NO : 2013/4243
KARAR TARİHİ : 11.04.2013

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı vekili, dava dilekçesinde sınırlarını bildirdiği… Köyü, Karabelen mevkiinde bulunan 8 dönüm miktarındaki taşınmazın tapuda kayıtlı olmadığını, kazandırıcı zaman aşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının müvekkili yararına oluştuğunu iddia ederek, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmüne göre müvekkili adına tescilini istemiştir. Mahkemece, taşınmazın 1994 yılında kesinleşen orman kadastro sınırları içindeki 147 ada 190 parsel içersinde kaldığından davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, tapu iptal tescil istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde 6831 sayılı Kanun gereğince 1992 yılında yapılan orman kadastrosu ve 3302 sayılı Kanunla değişik 2/B uygulaması yapılarak, 13/09/1994 ilâ 12/10/1994 tarihleri arasında arazi kadastrosu ile birlikte ilân edilerek kesinleşmiştir.
İncelenen dosya kapsamına göre, somut olaya bakıldığında; dava konusu taşınmazın bulunduğu yerde yapılan orman kadastro çalışmalarında kadastro ekiplerince dava konusu 147 ada 190 parsel sayılı taşınmazın orman niteliğiyle Hazine adına tespit ve tescil edildiği ve kamu malı niteliğini kazandığı, 3402 sayılı Kanunun 16/D maddesi hükmünde “Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ormanlar, bu kanunda hüküm bulunmayan hallerde, özel kanunları hükümlerine tabi olduğu”nun belirtildiği, bu nedenle, ormanlar hakkında özel kanun olan 6831 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanması gerektiği ve 6831 sayılı Kanunun 11/1. maddesinde de orman kadastrosunun kesinleşmesinden sonra tapulu taşınmazlarda tapu sahiplerinin 10 yıllık hak düşürücü süre içinde dava açabilecekleri hükmünün bulunduğu, bu ilkelerin H.G.K.’nun 08.06.2005 günlü ve 2005/20 – 327 – 377 sayılı ve 28.06.2006 gün 2006/20 – 467 – 494 sayılı kararlarında da aynen benimsendiği anlaşılmakla, davacının zilyetliğe dayanarak, 10 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra açtığı davanın açıklanan nedenle reddine karar verilmesi gerekirken, taşınmazın bilirkişi incelemeleri ve resmî belgelere göre orman sayılan yerlerden olduğu gerekçesiyle reddedildiği görülmekle, netice itibariyle doğru olan hükmün onanması uygun görülmüştür
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacının temyiz itirazlarının reddi ile sonucu itibariyle doğru olan kararın bu gerekçe ile ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine 11.04.2013 günü oy birliğiyle karar verildi.