Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2013/1638 E. 2013/5689 K. 16.05.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/1638
KARAR NO : 2013/5689
KARAR TARİHİ : 16.05.2013

MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi müdahil Orman Yönetim vekili ve davalı Hazine vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Yörede 2004 yılında yapılan genel arazi kadastrosu sırasında Dörtkonak Köyü 130 ada 32 parsel sayılı 252425,78 m2 yüzölçümündeki taşınmaz 06.12.1982 tarih 4 nolu tapu kaydına dayanılarak ham toprak vasfıyla Hazine adına tesbit edilmiştir. Davacılar vekili; Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü tarafından Çamlıdere İlçesi, Dörtkonak Köyü hudutlarında, kadastro ve tapulama çalışmaları yapıldığını, bu çalışmalar sırasında hatalı tesbitler yapıldığını, 130 Ada 32 parsel sayılı 252.425.783 m2 miktarlı arazinin … adına yapılan kadastro tesbitinin yanlış olduğunu, dava konusu taşınmazın zilyetliğinin ve mülkiyetinin davacılara ve müştereklerine ait olduğunu, dava konusu yerin davacıların kök murislerinden bu yana davacıların zilyet ve tasarrufunda bulunduğunu, Kızılcahamam Asliye Hukuk Mahkemesinin 1940/6 Esas ve 1940/121 Karar sayılı ilâmı ile de dava konusu taşınmazın davacılara ait olduğunun ifade edildiğini, Tatlak Köyü hükmü şahsiyeti tarafından dava konusu arazinin köylerine ait olduğundan bahisle, dava tarihinde sağ olan davacıların bir kısmının miras bırakanları aleyhine men-i müdahale davası açıldığını, mahkemece açılan davanın reddedildiğini ve davacıların murisleri lehine olan bu kararın kesinleştiğini, davacıların bir kısmının ortaklaşa malik oldukları dava konusu taşınmaz parçasına tecavüz ve müdahalede bulunan Tatlak Köyü ile Eldelek Köyü aleyhine Kızılcahamam Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan davanın kabul edildiğini ve dava konusu taşınmazın davacılara ait olduğunun bir kez daha teyit edildiğini, Kızılcahamam Asliye Hukuk Mahkemesinin 1979/146 Esas ve 1979/262 Karar sayılı ilâmının Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleştiğini, taşınmazın Nisan 1302 tarih 18 nolu tapu kaldı kapsamında kaldığını, ayrıca; Dörtkonak Köyü sınırları ve çevresinde orman kadastro çalışması yapıldığını, 6831 sayılı orman kanunu kapsamında yapılan bu çalışmalar sırasında bu arazi parçasının orman vasfında olmadığı ve bu nedenle de 6831 sayılı Kanunun 2. maddesinin (B) şıkkının 3. fıkrası gereğince davacılar adına orman dışına çıkarılmasına karar verildiğini, ancak; her nasılsa bu arazinin 1982 yılında orman kadastro tutanağı esas gösterilerek tapu siciline … adına kayıt ve tescil edildiğini belirterek, dava konusu taşınmazın … adına yapılan tesbitinin iptali ile müvekkilleri adına tescili talebiyle dava açmıştır. Yargılama sırasında Orman Yönetimi 31.10.2005 tarihli dilekçesiyle, çekişmeli taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğu iddiasıyla davaya müdahale talebinde bulunmuştur. Mahkemece davanın kabulüyle ile, 130 ada 32 parsel sayılı taşınmazın … ’ya ait olduğu anlaşıldığından, kadastro komisyonunun 30.11.2004 tarihli … adına tesbitine ilişkin kararının iptali ile, dava konusu taşınmazın davacıların murisi olan … mirasçıları adına tesbiti ile tapuya tesciline karar verilmiş; davacılar vekilinin 08.08.2011 tarihli dilekçesi üzerine 11.08.2011 tarihli maddi hata düzeltmesi başlığı altında; her ne kadar da mahkememizin 1 nolu karar başlığı altındaki bendinde Ankara İli, Çamlıdere İlçesi, Dörtkonak Köyü 130 ada 32 parsel sayılı taşınmazın … ’ya ait olduğu anlaşıldığından ibaresi kullanılmış ise de, … isminin sehven yazıldığı ve belirtilen ismin 130 ada 32 parsel sayılı taşınmazın bulunduğu mevkinin adı olduğu anlaşılmakla taşınmazın … ’ya ait olduğu ibaresinin ve dava konusu taşınmazın davacıların murisi olan … mirasçıları adına ibaresi yerine taşınmazın;
… TC nolu, … oğlu, 1883 doğumlu …,
… TC nolu, … oğlu, 1874 doğumlu …,
… TC nolu, … oğlu, 1879 doğumlu ,
… TC nolu, … oğlu, 1878 doğumlu, … ’a ait olduğu ibaresi ve taşınmazın davacılar murisi olan …, …, …. , … mirasçıları adına ibaresi şeklinde maddi hatanın düzeltilmesi ve 1 nolu hükmün “Ankara İli, Çamlıdere İlçesi, Dörtkonak Köyü, 130 ada 32 parsel sayılı taşınmazın eşit hisselerle davacıların murisleri;
…. TC nolu, … oğlu, 1883 doğumlu …,
… TC nolu, … oğlu, 1874 doğumlu …,
… TC nolu, … oğlu, 1879 doğumlu … ,
… TC nolu, … oğlu, 1878 doğumlu … isimli şahıslara ve bunların daha önce vefat etmiş olmaları nedeni ile de bu şahısların mirasçılarına ait olduğu anlaşıldığından kadastro komisyonunun 30/11/2004 tarihli … adına tesbitine ilişkin kararının iptali ile, dava konusu taşınmazın bu şahısların mirasçıları adına tesbiti ile tapuya tesciline” şeklinde düzeltilmesine, davacılar vekilinin talebi dikkate alınarak dosya üzerinden re’sen karar verilmiş; hüküm, müdahil davacı … Yönetimi vekili ile davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, tapu iptali ve tescili talebine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 1945 yılında 3116 sayılı Kanun hükümleri gereğince yapılan orman tahdidi ile 11.06.1980 tarihinde ilân edilerek kesinleşen orman kadastrosu ve 1744 sayılı Kanun ile değişik 2. madde uygulaması vardır.
Dayanak tapu kaydının malikinin … olmadığı, dayanılan tapu kaydının … mevkiinde bulunduğu anlaşıldığından, mahkemece, davacıların tavzih talebinin kabulü yolunda kurulan hükümde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak ;
Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli değildir. Şöyle ki : davacılar 1302 daimi 18 nolu tapu kaydı ile asliye hukuk mahkemesinin 1979/146-263 ve 1979/281-247 sayılı kararlarına dayanarak çekişmeli 130 ada 32 parselin adlarına tescili talebiyle dava açmışlardır. Dayanılan tapu kaydı sınır olarak çay- kuyu – üç eylül pınarı – kır ve cebel okumaktadır ve bir dönüm yüzölçümündedir. Asliye hukuk mahkemesinin 1979/146-263 ve 1979/281-247 sayılı kararlarında ise davalılar Tatlar Köyü Tüzel Kişiliği ile Eldeler Köyü Tüzel Kişiliği olup bu mahkeme kararları davalı … Yönetimi ve Hazine yönünden kesin hüküm oluşturmaz, ancak; mahkemece, delil olarak değerlendirilebilir. Asliye hukuk mahkemesinin 1974/281-247 sayılı kararında mahkemenin 1946/121 sayılı kararında 1302 tarih 18 nolu tapu kaydı kapsamında kaldığı anlaşılan şarken çay, garben kır, şimalen mezarlık ve cenuben mandıralar ile çevrili 45200 m2 yüzölçümündeki taşınmaza davalı köy tüzel kişiliklerinin elatmasının önlenmesine, asliye hukuk mahkemesinin 1979/146 – 263 sayılı kararıyla da (A), (B), (C),(D) ve (E) ile işaretli kısımların toplam 45200 m2 olduğu bildirilerek (A), (C) ve (E) ile gösterilen kısımlara yönelik davalı köy tüzel kişiliklerinin elatmasının önlenmesi, (B) ve (D) ile gösterilen kısımlara yönelik davanın reddine karar verilmiştir. Oysa, çekişmeli taşınmaz 252.425.783 m2 yüzölçümündedir.
Dayanak tapu kaydı uygulaması yeterli olmadığı gibi Orman Genel Müdürlüğünün 13.06.2007 tarihli cevabi yazısından çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede 6831 sayılı Kanunun 4999 sayılı Kanun ile değişik 9 maddesi gereğince orman kadastrosu yapılması için 82 nolu Orman Kadastro Komisyonunun görevlendirildiği ve çalışmaların başladığı bildirildiğinden, mahkemece, bu çalışmalara ait orman kadastro tutanakları ile orman tahdit haritası getirtilmemiş ve mahallinde uygulanmamıştır.
Mahkemece, eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ile yörede 6831 sayılı Kanunun 4999 sayılı Kanun ile değişik 9. maddesi gereğince yapılan orman kadastrosuna ilişkin belgeler ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek üç mühendis ve bir fen elemanı ve bir ziraat mühendisi aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal
edilmiş ve kalan fıkraları da 3/3/2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yok edilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; orman kadastrosu kesinleşmediğine göre, fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulanacak kesinleşmemiş tahdit haritası ile irtibatlı, taşınmazın konumunu gösteren orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri ayrı renklerle işaretli ve bilirkişilerin onayını taşıyan, duraksamaya yer vermeyecek nitelikte kroki düzenlettirilmeli, yörede 6831 sayılı Kanunun 4999 sayılı Kanun ile değişik 9. maddesi gereğince yapılan orman kadastrosu bulunduğundan tahdit haritası ve tapulama paftası ölçekleri denkleştirilerek sağlıklı bir biçimde zemine uygulanıp, değişik açı ve uzaklıklarda olan en az 4 ya da 5 orman tahdit sınır (OTS) noktasını gösterecek biçimde çekişmeli taşınmazın tahdit hattına göre konumu duraksamaya yer vermeyecek biçimde saptanmalı ve çekişmeli taşınmazın orman tahdit sınırları içinde kalıp kalmadığı tam olarak belirlenmelidir.
Ayrıca, mahalli bilirkişiler eliyle davacılar tarafından dayanılan 1302 tarih 18 nolu tapu kaydı usûlüne uygun şekilde mahallinde uygulanmalı tapu kaydının okuduğu sınırlar zeminde tam olarak tesbit edilmeli, sınır denetimi yapılmalı, dayanılan tapu kaydının mahalline uyup uymadığı tesbit edilerek tapu kaydı sabit sınırlı olmadığından eğer mahalline uymakta ise 3402 sayılı Kanunun 20/C maddesi gereğince gayri sabit hudutlu kayıtlar miktarları ile geçerli olduğundan tapu kaydının yüzölçümüne değer verilerek kapsamı belirlenmelidir. Dava konusu taşınmaz 06.12.1982 tarih 4 nolu idari yoldan Hazine adına tapuya tescil edilen tapu kaydına dayanılarak Hazine adına tesbit edilmiş olduğundan davacılar yararına tapu kaydının oluştuğu 1982 yılına kadar 20 yıllık kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği süresinin dolup dolmadığı araştırılmalı, zilyedlik maddi bir olgu olup, bunun tanık dahil her türlü delille kanıtlanması gerektiğinden davacıların tanıkları taşınmaz başında dinlenip; taşınmazın öncesi itibariyle niteliğinin ne olduğu, kime ait olduğu, zilyedliğin nasıl meydana geldiği, ne kadar süre ile ne şekilde devam ettiği, bunun ekonomik amacına uygun olup olmadığı, tanıkların bilgi ve görgülerinin hangi eylemli olaylara dayandırıldığı belirlenmeli, davacıların 3042 sayılı Kanunun 14. maddesindeki kısıtlamalar nedeniyle davacıların zilyetlik yolu ile kazandığı toprak bulunup bulunmadığı; varsa, cinsi ve miktarı tapu ve ilgili kadastro müdürlüklerinden ayrı ayrı araştırılıp, başka tescil davası olup olmadığı da mahkeme yazı işleri müdürlüğünden sorulmalı, anılan maddede vurgulanan miktarların aşılıp aşılmadığı saptanmalı ve oluşacak sonuca göre karar verilmelidir. Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı Hazine ve Orman Yönetiminin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, alınan temyiz harcının istek halinde iadesine 16/05/2013 günü oy birliği ile karar verildi.