YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/1364
KARAR NO : 2013/3725
KARAR TARİHİ : 02.04.2013
MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki kadastro tesbitine itiraz davasından dolayı yerel mahkemece verilen yukarıda gün ve sayısı yazılı hükmün; Dairemizin 15/11/2012 gün ve 2012/8698 – 12720 sayılı ilâmıyla onanmasına karar verilmiş, süresi içinde davalı … tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosya içindeki tüm belgeler incelenip gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında Dutlar Köyü, Karşıyaka Mevkii 130 ada 39 sayılı parsel davalı … adına tesbit edilmiştir. Orman Yönetimi, parselin orman sayılan yerlerden olduğu iddiasıyla dava açmıştır.
Mahkemece, 11.01.2011 gün ve 2009/765 – 6 sayılı davanın kabulüne, çekişmeli parselin tesbitinin iptaline ve 130 ada 335 sayılı orman parseli ile birleştirilerek orman niteliğiyle Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalı gerçek kişi tarafından temyiz edilmiş,
Dairenin 15.11.2012 gün ve 2012/8698 – 12720 sayılı kararı ile çekişmeli parselin Gürceğiz Köyü 111 ada 10 sayılı parsel olduğu, yerel mahkemece, parselin krokisinde (A) ile gösterilen 11746,53 m2 yüzölçümündeki bölümünün tesbit gibi davalı, (B) ile gösterilen 215,99 m2 yüzölçümündeki bölümünün ise orman niteliğiyle Hazine adına tapuya tesciline karar verildiğinden, kararı davalı tarafın krokisinde (B) ile gösterilen bölüme ilişkin olarak temyiz ettiğinden söz edilerek, temyize konu (B) bölümünün orman sayılan yerlerden olduğunun belirlendiği gerekçesiyle bu bölüme ilişkin temyiz itirazlarını ret edilerek, yerel mahkeme kararı onanmış, bu kez davalı gerçek kişi, Yargıtay onama kararında söz edilen kararın kendisine ait 130 ada 39 sayılı parselle ilgili olmadığı, dosyada dava konusu olmayan 111 ada 10 parselle ilgili olduğu, kendi parseli hakkında verilen kararın temyiz incelemesinin yapılması gerektiğine değinerek, kara düzeltme isteminde bulunmuştur.
Dairece, davaya ve temyize konu edilmeyen 111 ada 10 sayılı parselle ilgili inceleme yapılarak verilen onama kararı yasal olmadığından, onama kararının kaldırılması gerekmektedir.
Diğer taraftan, mahkemece çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde, 27/05/2006 tarihinde yapılan keşif katılan bilirkişiler, kesinleşmiş orman kadastro tutanaklarının uygulanması sonucu, çekişmeli parselin tamamının yörede 1979 yılında yapılıp 28/09/1979 tarihinde ilân edilerek kesinleşen orman kadastrosunda orman sınırları dışında kaldığını bildirirken, 03/07/2009 tarihli ikinci keşif sonucu düzenlenen orman bilirkişi ve fen bilirkişi raporunda, yöreye ait kesinleşmiş orman kadastro haritasının sayısal yöntemle uygulanması sonucu, çekişmeli 130 ada 39 sayılı parselin kesinleşmiş orman kadastrosu sınırları içinde bırakıldığı bildirilmiş, mahkemece, 3402 sayılı Kanunun 20. maddesi hükmü gereğince sayısal metot ile uygulanan tahdit haritasına değer verileceği gerekçesiyle hüküm kurulmuş, orman kadastro tutanaklarında çekişmeli parselin bulunduğu bölümde davacının babası olan Süleyman …’ya ait tarlanın orman sınırları dışında bırakıldığı halde, tutanakta yer alan bu ibarelere değer verilmemiştir.
Aplikasyon, orman kadastrosu olmayıp, orman sınır noktalarının yerlerinin arazide belirlenip ihya edilmesinde ibarettir. Bu belirleme ve ihya sırasında önceden kesinleşen orman sınır noktalarının aynı yerlerine konulması zorunludur. Aplikasyonla kesinleşmiş orman sınırları değiştirilemez. Kesinleşmiş orman sınırları değiştirilerek yapılan aplikasyon ve bu işlem sonucunda düzenlenen tahdit haritasının hukuken geçerliliği söz konusu olamaz. Orman kadastro tutanak ve haritalarının ne şekilde uygulanacağı ve orman sınır noktalarının zemine ne şekilde aplike edileceği, zemindeki yerlerinin ne şekilde saptanacağı, 05.03.2007 tarihinde yürürlüğe giren Orman Kadastro Teknik İzahnamesinin 36. maddesinde açıklanmıştır. Buna göre “Orman sınır nokta ve hatlarının arza uygulanmasında; tutanaklardan, orman kadastro haritalarından, hava fotoğraflarından, varsa ölçü karnelerinden, nirengi, poligon ve röper nokta ve krokilerinden yararlanılır. Sınırlama tutanakları, ölçü değerleri ve orman kadastro haritaları ile zemindeki durum arasında çelişki olduğunda, tutanaktaki kararlar ile orman sınır noktası ve hatlarının yazılı tarifleri esas alınmak suretiyle ölçü, harita ve zemin kontrolü yapılarak gerçek duruma uygun olanı uygulanır”
O halde; mahkemece önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek üç orman mühendisi ve bir harita mühendisinden veya olmadığı takdirde bir tapu fen memurundan oluşturulacak bilirkişi kurulu aracılığıyla yeniden yapılacak keşifte, Orman Kadastro Teknik İzahnamesinin 36. maddesi ve Orman Kadastrosu ve 2/B Uygulama Yönetmeliğinin “Teknik İşler” başlıklı Sekizinci Bölümünde yazılı esaslar göz önünde bulundurularak uygulama yapılıp, kesinleşmiş orman kadastro tutanakları ve haritaları ile kadastro paftası uygulanmalı, uygulamada yerel bilirkişi beyanlarına başvurularak, davalının babası Süleyman Muslu’ya ait çekişmeli parselin bulunduğu yerde başka tarlasının bulunup bulunmadığı, orman kadastrosu sınırları dışında bırakılan Süleyman Muslu’ya ait tarla ile çekişmeli parselin ilgisi olup olmadığı sorulmalı, yerinde bulunmayan orman sınır noktaları, bulunanlardan hareketle tutanak ve haritalarda yazılı mevkii, yer, kişi isimleri ile açı ve mesafelere göre, orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulama tutanak ve haritalarının düzenlenmesinde kullanılan hava fotoğrafları ve memleket haritalarından yararlanılmalı, değişik açı ve uzaklıklardaki en az 6 – 7 adet orman sınır noktası bulunup röperlenmeli, anlatılan yöntemle bulunan ilk orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulaması ile ilgili sınır noktaları aynı ölçeğe çevrilerek, çekişmeli taşınmazın orman kadastrosu aplikasyon ve 2/B madde haritalarına göre konumu genel kadastro paftası üzerinde, ayrı renkli kalemlerle gösterilip keşfi izleme olanağı sağlanmalı, aynı ya da yakın orman sınır hatlarında, dava konusu edilen parseller varsa, bunların tümü birleşik harita üzerinde gösterilerek bilirkişilerden müşterek imzalı rapor ve kroki alınmalı, ilk orman kadastro harita ve tutanakları ile aplikasyon ve 2/B madde harita ve tutanaklarının uyumsuz olması halinde, yukarıda anılan Yönetmelik ve Teknik İzahnamede yazılı tutanakların düzenlenmesine esas alınan hava fotoğrafı ve memleket haritası ile desteklenen ve gerçek duruma uygun düşen tutanaklara değer verileceği düşünülerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin eksik inceleme ve çelişik bilirkişi raporlarına dayanılarak verilen mahkeme kararı kanuna aykırı olduğu gibi, bu kararın onanmasına ilişkin Daire kararı da yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı …’nun karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairenin 15.11.2012 gün ve 2012/8698-12720 sayılı ONAMA kararının kaldırılmasına, açıklanan aynı nedenlerle yerel mahkemenin 11.01.2011 gün ve 2009/765 – 6 sayılı kararının BOZULMASINA, alınan temyiz harcının ve karar düzeltme harcının istek halinde yatıran davalıya iadesine 02.04.2013 günü oy birliği ile karar verildi.