Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2013/1265 E. 2013/6990 K. 20.06.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/1265
KARAR NO : 2013/6990
KARAR TARİHİ : 20.06.2013

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Hazine ve davalı Köy Tüzel Kişiliği tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Yörede 1992 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında … Köyü 107 ada 276 parsel sayılı 97250.00 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, 615 numaralı vergi kaydına dayalı olarak koru niteliğinde Köy Tüzel Kişiliği adına tespit ve tapuya tescil edilmiştir.
Davacı Hazine, çekişmeli taşınmaz üzerinde halen orman ağaçları bulunduğunu ileri sürerek tapusunun iptali ile orman niteliğinde Hazine adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne; bilirkişi krokisinde (D) ile gösterilen 85108.00 m²’lik bölüme ait tapu kaydının iptali ile orman niteliğiyle Hazine adına tapuya tesciline, (A) ile gösterilen 7938 m2, (B) ile gösterilen 854 m2 ve (C) ile gösterilen 3350 m2’lik bölümler yönünden davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı Hazine ile davalı Köy Tüzel Kişiliği tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, orman iddiasına dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde 1944 tarihinde kesinleşen orman kadastrosu bulunmaktadır. Daha sonra 1993’de yapılan eski tahdidin aplikasyonu ve 2/B madde çalışmaları kesinleşmeden iptal edilmiştir.
1) İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, uzman bilirkişi kurulu tarafından eski tarihli hava fotoğrafları ve memleket haritasına dayalı olarak yöntemince yapılan inceleme ve araştırma sonucunda, çekişmeli taşınmazın (D) harfli bölümünün orman sayılan; (B) ve (C) harfli bölümlerinin ise orman sayılmayan yerlerden olduğu anlaşıldığına göre, davalı Köy Tüzel Kişiliğinin (D) harfli bölüme; Hazinenin (B) ve (C) harfli bölümlere yönelik temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2) Hazinenin (A) harfli bölümle ilgili temyiz itirazlarına gelince;
Davaya konu parselin köy tüzel kişiliği adına tescile karar verilen (A) harfli 7938 m2’lik bölümü dört yönden aynı parselin orman olduğuna karar verilen bölümü ile çevrelidir. Mahkemece çekişmeli taşınmazın (A) harfli bölümünün 6831 sayılı Kanunun 17/2. maddesi hükmüne göre orman içi açıklığı niteliğinde olduğu, 15.07.2007 günlü Resmî Gazetede yayımlanan Orman Kadastrosunun Uygulanması Hakkındaki Yönetmeliğin 26/a maddesi gereğince orman olarak sınırlandırılmasının zorunlu bulunduğu, H.G.K.’nun 10.12.1997 gün 1997/20-830 E. – 1034 K.; 17.12.1997 gün 1997/20-808 E.- 1039 K.; 22.10.2003 gün 2003/20-665 E. – 614 K. ve 11.10.2004 gün 2004/7-531 E. – 581 K. sayılı kararlarında da açıklandığı gibi, bu tür yerler kesinleşen orman kadastro sınırları dışında bulunsa bile, Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olması nedeniyle zilyetlikle kazanılamayacağından özel mülk olarak tescil edilemeyeceği, tapu kaydı oluşturulsa dahi yolsuz tescil niteliğinde olması nedeniyle sahibine mülkiyet hakkı kazandırmayacağı gibi, başlangıçtan beri geçersiz olan kaydın bir süreye bağlı olmaksızın her zaman açılacak dava ile iptal edilebileceği (H.G.K.’nun 30.02.2001 günlü 2001/1-464 E. – 470 K. ve 19.02.2003 günlü 2003/20-102 E. – 90 K. ve 03.12.2008 günlü 2008/7-717 E. – 722 K. sayılı kararıları) gözetilmemiştir.

6831 sayılı Kanunun 17. maddesi, orman içi açıklıklarda tarım ve inşaat yapılmasına, hayvancılık amacı ile ağıl yapılmasına, bu kesimlerin özel mülke dönüşmesine izin vermez.
6831 sayılı Kanun, madde: 17/1-2
Devlet ormanları içinde bu ormanların korunması, istihsal ve imarı ile alakalı olarak yapılacak her nevi bina ve tesisler müstesna olmak üzere; her çeşit bina ve ağıl inşaası ve hayvanların barınmasına mahsus yerler yapılması ve tarla açılması, işlemesi, ekilmesi ve orman içinde yerleşilmesi yasaktır.
Devlet Ormanlarının herhangi bir suretle yanmasından veya açıklıklarından faydalanılarak işgal, açma veya herhangi şekilde olursa olsun kesme, sökme, budama veya boğma yollarıyla elde edilecek yerlerle buralarda yapılacak her türlü yapı ve tesisler, şahıslar adına tapuya tescil olunamaz. Buralara doğrudan doğruya Orman İdaresince el konulur. Yanan orman alanlarındaki her türlü emval Orman Genel Müdürlüğünce değerlendirilir (17/06/2004 gün ve 5192 sayılı Kanun ile değişik hali).
Kanun metninden açıkça anlaşıldığı gibi, hangi nedenle olursa olsun orman içi açıklıklarda tarım, inşaat ve hayvancılık yapmak amacı ile ağıl yapılamaz. Bu tür yerler özel mülk olamaz. Yönetim derhal el koyma hakkına sahiptir. Orman içi açıklıklardan yararlanabilmek için zorunlu olarak orman kullanılacaktır. Bu kullanım nedeniyle yeni açma, genişletme, yangın oluşması önlenemeyecek ve orman bütünlüğü bozulacaktır.
Ayrıca, bu tür taşınmazların öncesinin orman olma zorunluluğu yoktur. Zira, öncesi orman olan ve ormandan açılan taşınmazlar, 6831 sayılı Kanunun 1. maddesi ve Yargıtay uygulamaları gereği oluşan kesin içtihatlara göre zaten orman sayılmaktadır. 17. maddede tanımı yapılan olgu, öncesi orman iken açılan yerlerle beraber ayrıca [HANGİ NEDENLE OLURSA OLSUN ORMAN İÇİ AÇIKLIKLARIN KAZANILAMAYACAĞI İLKESİNİ İÇERMEKTEDİR VE AMACI ORMAN BÜTÜNLÜĞÜNÜ KORUMAKTIR].
Yasa koyucu ayrı bir kavram oluşturmuş ve hangi nedenle olursa olsun orman içi açıklıklarda tarım ve inşaat ile özel mülke dönüşme yolunu kapamıştır. Bu itibarla, dava konusu taşınmazın memleket haritasında açık alanda gözükmesi bu olguyu değiştirmez. Etrafı ormanla çevrili olan taşınmazlar özel mülke dönüşüp, tarım ve inşaata açıldığında orman bütünlüğünün bozulacağı tartışmasızdır.
Tapu ve zilyetlik yoluyla kişi ve kurumların ormandan toprak kazanmasını sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları da Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmıştır.
Ayrıca; orman içi açıklık ve boşluklar ile orman ve toprak muhafaza karakteri taşıyan funda ve makilik alanlar, kanun gereği orman sayıldığı için, 15.07.2004 günlü Resmî Gazetede yayımlanan Orman Kadastro Yönetmeliğinin 26. maddesinin (a) ve (j) bentleri gereğince Devlet Ormanı olarak sınırlandırılması öngörülmüştür. Bu tür yerler zilyetlik yolu ile kazanılamaz ve özel mülk olarak tescil edilemez.
Mahkemece değinilen yönler ile davalı tarafın taşınmazın bedelini de talep edebilecekleri gözetilerek, Hazinenin davasının (A) harfli bölüm yönünden de kabulü gerekirken, dava konusu taşınmazın bir bölümünün özel mülke dönüşmesini sağlayacak biçimde davanın kısmen kabulü yolunda hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: 1) Yukarıda birinci bentde açıklanan nedenlerle davalının ve Hazinenin (B), (C), (D) harfli bölümlere yönelik temyiz itirazlarının reddi ile bu bölümler hakkındaki hükmün ONANMASINA, 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanunun 16. maddesi ile 3402 sayılı Kanuna eklenen 36/A madde gereğince davalıdan onama harcı alınmasına yer olmadığına ve yatırdığı temyiz harcının istek halinde iadesine,
2) İkinci bentde açıklanan nedenlerle Hazinenin (A) harfli bölüme yönelik temyiz itirazlarının kabulü ile bu bölüm hakkındaki hükmün BOZULMASINA 20/06/2013 günü oy birliği ile karar verildi.