Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2013/11244 E. 2014/6134 K. 05.06.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/11244
KARAR NO : 2014/6134
KARAR TARİHİ : 05.06.2014

MAHKEMESİ : İspir Kadastro Mahkemesi
TARİHİ : 29/11/2012
NUMARASI : 2004/154-2012/87
DAVACI : O.. S..

Taraflar arasındaki kadastro tesbitine itiraz davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine ve davacı O.. S.. tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Kadastro sırasında Erzurum İli, İ. İlçesi, M. Köyünde bulunan 1500 m2 yüzölçümlü 127 ada 158 parsel sayılı taşınmaz ile, 500 m2 yüzölçümü 127 ada 157 parsel sayılı taşınmazlar tapu kaydına dayalı ve tarla vasfı ile 1/8 hisselerle A. A. ve arkadaşları adına; 235,40 m2 yüzölçümlü 127 ada 94 parsel sayılı taşınmaz ve 1910,43 m2 yüzölçümlü 127 ada 240 parsel taşınmazlar Devlet Ormanı vasfıyla Hazine adına tesbit edilmiştir.
Davacı O.. S.. vekili dava dilekçesinde özetle; M. Köyü 127 ada 157 ve 240 parsel sayılı taşınmazların kendi zilyetliği altında bulunmasına rağmen, 127 ada 157 parselin davalı kişiler adına 127 ada 240 sayılı parselin ise orman vasfıyla Hazine adına tesbit edildiğini belirterek, davalılar adına yapılan tesbitin iptalin ve adına tescilini talep ve dava etmiştir
Birleşen dosya davacıları ise; 127 ada 94 parsel sayılı taşınmazın kendi zilyetlikleri altında olduğunu belirterek, yapılan tespitin iptalini ve dava konusu taşınmazın adlarına tescilini talep etmişlerdir
Birleşen dosya davacısı Orman Yönetimi dava dilekçesinde özetle; 127 ada 157 ve 158 parsel sayılı taşınmazların orman vasfında olduğunu belirterek davalılara adına yapılan tesbitin iptalini ve taşınmazların orman vasfı ile Hazine adına tescilini talep etmiştir.
Mahkemece; Erzurum İli, İspir İlçesi, M. Köyünde kain 127 ada 157 parsel, 127 ada 158 parseli ve 127 ada 240 parsel sayılı taşınmazların 06/10/2011 tarihli üç kişilik orman mühendisi bilirkişileri raporunda belirtildiği üzere orman vasfı ile tapuya kayıt ve tesciline, 127 ada 94 parsel sayılı taşınmazın O. D. mirasçıları adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davalı Hazine tarafından 127 ada 94 parsele yönelik olarak, davacı O.. S.. tarafından 127 ada 157 ve 240 parsel sayılı taşınmazlara yönelik olarak temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kadastro tespitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 5304 sayılı Kanun ile değişik 3402 sayılı Kanunun 4. maddesi hükmüne göre orman sınırlandırması yapılmıştır.
Temyize konu 127 ada 157 ve 240 parsel sayılı taşınmazların orman vasfıyla Hazine adına tespitine karar verilmişse de yapılan inceleme ve araştırma hüküm kurmaya yeterli değildir. Şöyle ki; mahkemece, yapılan keşif sonucu düzenlenen orman bilirkişi raporunda dava konusu 127 ada 157 ve 240 parsel sayılı taşınmazların 1958 ve 1985 tarihli memleket haritalarında ibreli ağaçların olduğu ormanlık alanda olduğu hava fotoğrafında ise resim dışında kaldıkları belirtilmiş, ayrıca, taşınmazların dört tarafının ormanlık alanla çevrili olmasından dolayı orman içi açıklık konumunda bulunduğu dolayısı ile orman sayılan yerlerden olduğu belirtilmesine karşın rapor ekindeki memleket haritası üzerinde yapılan gösterimde dava konusu taşınmazlar açık alanda gösterilmiş ve taşınmazların dört tarafının da orman alanı olarak gösterilmediği görülmüştür. Ayrıca, dava konusu taşınmazlar birbirine bitişik konumda olup, bu taşınmazlara komşu olan taşınmazların kadastro tutanak suretleri dayanakları, davalı ise dava dosyaları, tapuya kaydedilmiş ise tapu kayıtları dosya içerisine alınmadığından taşınmazların orman içi açıklık olup olmadığı da denetlenememektedir.
Temyize konu 127 ada 94 parsel sayılı taşınmazın ise; O. D. mirasçıları adına tesciline karar verilmişse de; dosya kapsamı hüküm kurmaya elverişli değildir. Dava konusu 127 ada 94 parsel sayılı taşınmaz kadastro sırasında orman vasfı ile Hazine adına tespit edilmiş, birleşen dosya davacıları bu taşınmazın yıllardır kendi zilyetlikleri altında bulunduğunu belirterek kadastro tespitine itiraz etmişlerdir. Mahkemece; hiçbir gerekçe belirtilmeden taşınmazın kişiler adına tesciline karar verilmiştir. Yapılan keşif sırasında üçlü orman bilirkişi kurulu ziraat mühendisi ve fen bilirkişileri hazır bulunmuş, dava konusu taşınmazların tamamının keşfi aynı gün içerisinde yapılmış ve bilirkişiler raporlarını dosyaya sunmuşlardır. Oysa, dosya içerisindeki orman bilirkişiler tarafından düzenlenen raporda dava konusu taşınmazlardan 127 ada 94 parsel sayılı taşınmazla ilgili hiçbir ifade yer almamaktadır. Buna rağmen yargılama sırasında bilirkişi raporundaki bu eksiklikten hiç bahsedilmemiştir. Ziraat bilirkişi raporunda ise dava konusu 127 ada 94 parsel sayılı taşınmazın tarım arazisi vasfında olmadığı,üzerinde kargir ev ve boşluk olduğu belirtilmesine rağmen mahkemece gerekçe gösterilmeden bilirkişi raporlarına atıf yapılarak bu taşınmazın O. D. mirasçıları adına tesciline karar verilmiştir. Dosya kapsamına göre dava konusu taşınmazın orman sayılan yerlerden olup olmadığı, orman sayılmayan yerlerden olduğu belirlendiği takdirde ve adına tescil kararı verilen kişiler yararına olağanüstü zamanaşımı ile kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı anlaşılamamaktadır. Eksik inceleme ve araştırma ile hüküm kurulamaz.
O halde, mahkemece; mahkemece, eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen Orman ve Su İşleri Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman yüksek orman mühendisleri arasından seçilecek üç orman mühendisi, bir ziraat ve bir fen elemanı aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmazlar ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazların öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; keşifte, hâkim gözetiminde, taşınmazların dört yönden renkli fotoğrafları çektirilip, onaylanarak dosyaya eklenmeli;fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulanacak kesinleşmemiş tahdit haritası ile irtibatlı, taşınmazların konumunu gösteren orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazların konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri ayrı renklerle işaretli ve bilirkişilerin onayını taşıyan, duraksamaya yer vermeyecek nitelikte kroki düzenlettirilmeli; yukarıda değinilen diğer belgeler fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalıdır.
Yukarıda açıklanan yöntemle yapılacak araştırma sonucu, çekişmeli taşınmazların orman sayılan yerlerden olmadığı belirlendiği takdirde, bu kez, zilyetlik yolu ile kazanma koşullarının araştırılması gerekir. Bu cümleden olarak; yapılacak keşifte tarım uzman bilirkişi olarak ziraat mühendisine inceleme yaptırılıp, zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi olup olmadığı belirlenip, bu yolda rapor alınmalı; komşu parsellerin tutanak ve dayanakları getirtilip uygulanmalı; bu taşınmazları sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı; varsa, zilyetlik tanıkları taşınmazlar başında dinlenmeli; zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl, ne şekilde devam ettiği sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp; tesbit tarihine kadar (gerçek kişiler) yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmeli; 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi uyarınca, davacılar yanında, (murisler) yönünden de tapu ve kadastro müdürlükleri ile mahkeme yazı işleri müdürlüğünden araştırma yapılıp, aynı yasanın 3/7/2005 gün 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanma Kanunu ile değiştirilen 14/2. maddesi gereğince sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, yasanın getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanarak, toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.
Ayrıca, HMK’nın 297. maddesinde gerekçeli kararın içermesi gereken unsurlar sayılmış olup bu maddesin 1. fıkrasının (c) bendinde “Tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukukî sebepleri.” içermesi gerektiği de belirtilmiştir. Buna rağmen, mahkemece hüküm kurulurken deliller tartışılmamış, delillerin değerlendirmesi yapılmamış ve hukukî sebepte belirtilmemiştir. Mahkemece hüküm kurulurken hem kısa hem de gerekçeli karar da; “127 ada 94 parsel sayılı taşınmazın pay ve oranları gerekçeli kararda gösterilmek üzere O. D. mirasçıları adına tapuya tesciline” şeklinde hüküm kurulmuştur. Kadastro hâkiminin düzenli sicil oluşturmakla yükümlü olup taşınmazın kimler adına hangi miras payları ile tesciline karar verildiği hükümde açıkça ifade edilmemesi de kanuna aykırılık oluşturmaktadır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı Hazinenin 127 ada 94 parsele, davacı O.. S..’in 127 ada 240 ve 157 parsele yönelik temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 05/06/2014 gününde oy birliği ile karar verildi.