Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2013/11114 E. 2014/2276 K. 24.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/11114
KARAR NO : 2014/2276
KARAR TARİHİ : 24.02.2014

MAHKEMESİ : Çekerek (Kapatılan) Kadastro Mahkemesi
TARİHİ : 13/06/2013
NUMARASI : 2012/4-2013/7

Taraflar arasındaki orman kadastrosu ve kadastro tesbitine itiraz davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı C.. Ç.. tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı dava dilekçesiyle; … Köyünde 5304 sayılı Kanun ile değişik 3402 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılan çalışmalarda orman alanlarının kısmî ilâna çıkartıldığını, sınırlarını dava dilekçesinde belirttiği yaklaşık beş dönüm miktarındaki taşınmazının 101 ada 1 nolu 583 Hektar 9.514,60 m² yüzölçümüyle tesbit edilen orman parseli içerisinde bırakıldığını belirterek, yapılan tesbitin iptaliyle taşınmazın adına tescili istemiyle dava açmıştır.
Mahkemece; davanın kabulüne ve dava konusu 101 ada 1 parselin fen bilirkişi krokisinde (A) harfi ile gösterilen bölümünün tesbitinin iptaliyle tarla vasfıyla davacı adına tapuya tesciline karar verilmiş, davalılar Orman Yönetimi ve Hazine tarafından temyiz edilmesi üzerine hüküm, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 01/10/2009 gün ve 2009/11118 – 13900 sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; “Dava konusu 101 ada 1 nolu orman parseliyle ilgili mahkemenin 2008/23, 24, 25 ve 26 esasında davalar açıldığı halde, davalar arasında hukukî ve fiili yönden irtibat bulunduğu, biri hakkında verilecek hükmün diğerini etkileyeceği gözönünde tutularak tutanak aslının bulunduğu dosyada davalar H.M.U.K.’nun 45. maddesi gereği birleştirilerek taşınmazlar birlikte değerlendirilmemiştir.
Diğer taraftan, orman ve zilyetlik yönünden yapılan araştırma da yetersizdir. Bu nedenle; mahkemece, eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek üç orman mühendisi ve bir fen elemanı aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; yöntemince zilyetlik araştırması yapılarak oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi” gereğine değinilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyulup aynı parse hakkındaki bütün davalar birleştirildikten sonra, davacıların davalarının reddi ile dava konusu taşınmazın tesbit gibi tesciline karar verilmiş, hüküm davacı C.. Ç.. tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kısmî ilân süresi içerisinde açılan orman kadastrosuna ve kadastro tesbitine itiraz davasıdır.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde orman kadastrosu 3402 sayılı Kanunun 5304 sayılı Kanunla değişik 4. maddesi hükümlerine göre yapılmıştır.
Mahkemece, davacı C.. Ç.. tarafından dava konusu edilen 101 ada 1 sayılı parselin 21/12/2012 tarihli fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 3833,05 m2 yüzölçümlü bölümünün kesinleşmiş orman parseli içinde kaldığı, ormanların zilyetlikle kazanılamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, mahkemenin kabulü dosyadaki delillere uygun düşmemektedir. Öncelikle, 101 ada 1 sayılı orman parseli hakkında askî ilân süresi içinde kadastro mahkemesinde dava açıldığına göre, taşınmazın kadastro tunağının kesinleştiğinden söz edilemez. Dosyadaki orman bilirkişi raporuna göre taşınmazın 1964 ve 1996 tarihli memleket haritalarında orman sayılan yerlerden olmadığı gibi, komşu 101 ada 74 ve 80 sayılı parsellerin özel mülk olarak tesbit edilip kesinleşmesi nedeniyle orman içi açıklığı da olmadığı, ziraat bilirkişi raporuna göre, taşınmazın uzun yıllardan beri kullanılan tarım arazisi olduğu, keşif sırasında dinlenen yerel bilirkişi ve tanık beyanlarına göre de, taşınmazın davacıya babasından kaldığı, 1960’lı yıllardan beri fasılasız nizasız ekilip biçildiği anlaşılmaktadır. Bu somut olgulara göre, çekişmeli taşınmazın orman sayılan yerlerden olmadığı ve davacı C.. Ç.. lehine 3402 sayılı Kanunun 14 ve 17. maddelerinde öngörülen zilyetlikle edinme koşullarının oluştuğu anlaşıldığına göre, temyize konu (A) harfli 3883.05 m2 yüzölçümündeki bölüme ilişkin davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken dosya kapsamına ve delillere aykırı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi usûl ve kanuna aykırı olduğundan temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine 24/02/2014 gününde oy birliği ile karar verildi.