YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/11009
KARAR NO : 2014/2277
KARAR TARİHİ : 24.02.2014
MAHKEMESİ : Menderes 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 14/03/2012
NUMARASI : 2009/630-2012/137
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar H.. K.. ve arkadaşları vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı Orman Yönetimi, .. Köyü 1654, 1656, 1737 ve 1738 parsel sayılı taşınmazların yörede 1949 yılında yapılan ve kesinleşen orman kadastrosu sınırları içinde kaldığı halde, 1957 yılındaki arazi kadastrosu sırasında davalılar adına tesbit edilip kesinleştiğini belirterek davalılar adına olan tapu kaydının iptali ve orman niteliği ile Hazine adına tescilini istemiştir.
Mahkemece, davanın kabulüne ve dava konusu … Köyü 1656, 1737 ve 1738 sayılı parsellerin tapu kayıtlarının iptali ve orman niteliği ile Hazine adına tapuya tesciline, çekişmeli 1654 sayılı parselin tapu kaydının iptali ve 2/B madde uygulaması ile Hazine adına orman sınırları dışına çıkarıldığı belirtilerek Hazine adına tapuya tesciline, davalıların bu taşınmazlar üzerindeki elatmalarının önlenmesine karar verilmiş; davacı Orman Yönetimi ve bir kısım davalılar tarafından temyiz edilmesi üzerine hüküm, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 2009/6322 E. – 8724 K. sayılı kararıyla bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; [Mahkemece, yapılan araştırma ve inceleme ile hükme esas alınan 1656, 1737 ve 1738 sayılı parsellerin tamamı ile 1654 sayılı parselin (B) işaretli 243,38 m² ve (C) işaretli 558,70 m² yüzölçümlü bölümleri için alınan orman bilirkişi raporu yetersiz olduğundan, önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek üç orman mühendisi ve bir harita mühendisinden veya olmadığı takdirde bir tapu fen memurundan oluşturulacak bilirkişi kurulu yardımıyla yeniden yapılacak keşifte, 15.07.2004 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan Orman Kadastrosunun Uygulanması Hakkında Yönetmeliğin “Teknik İşler” başlıklı Dokuzuncu Bölümünde yazılı esaslar gözönünde bulundurularak uygulama yapılmalı, yerel bilirkişi beyanlarına başvurularak yerinde bulunmayan orman sınır noktaları, bulunanlardan hareketle tutanak ve haritalarda yazılı mevki, yer, kişi isimleri ile açı ve mesafelere göre, orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulama tutanak ve haritalarının düzenlenmesinde kullanılan hava fotoğrafları ve memleket haritalarından yararlanılarak, değişik açı ve uzaklıklardaki en az 6-7 adet orman sınır noktası bulunup röperlenmeli, anlatılan yöntemle bulunan ilk orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulaması ile ilgili sınır noktaları aynı ölçeğe çevrilerek, çekişmeli taşınmazların orman kadastrosu aplikasyon ve 2/B madde haritalarına göre konumu genel kadastro paftası üzerinde, ayrı renkli kalemlerle gösterilip keşfi izleme olanağı sağlanmalı, yargılamanın devamı sırasında Hazinenin davaya müdahil olması halinde Hazinenin talebi yönünden de hüküm kurulması gerektiği gözetilmeli ve oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir] denilmiştir.
Bozmadan sonra Hazine, 1654 sayılı parselin 2/B sahasında kaldığını öne sürerek davaya müdahil olmuştur. Mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra Orman Yönetiminin davasının kabulü ile 1656, 1737 ve 1738 sayılı parsellerin tamamı ile 1654 sayılı parselin (B) işaretli 243,38 m² ve (C) işaretli 558,70 m² yüzölçümlü bölümlerinin tapu kayıtlarının iptali ile orman niteliğiyle Hazine adına tapuya tesciline, davalıların elatmalarının önlenmesine,
Hazinenin davasının kabulü ile 1654 sayılı parselin (A) işaretli 3413,92 m² yüzölçümlü bölümünün tapu kaydının iptali ile Hazine adına tapuya tesciline, davalıların elatmasının önlenmesine karar verilmiş, hüküm davalılar H.. K.. ve arkadaşları vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kesinleşen orman kadastrosu sınırları içinde kalan tapu kaydının iptali ve tescil ile elatmanın önlenmesi istemlerine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce 1949 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu ile daha sonra 1978-1990 yıllarında yapılıp dava tarihinde kesinleşen aplikasyon, 2. ve 2/B uygulamaları vardır.
Mahkemece, bozma kararına uyulmasına rağmen bozmanın gerekleri yerine getirilmemiştir. Yukarıda özetlenen Dairenin bozma kararında, davalı taşınmazlar hakkında orman bilirkişilerince yapılan araştırma ve incelemenin yetersiz olduğundan bahisle yeniden araştırma ve inceleme yapılması gereğine değinildiği halde, bozmadan sonra rapor alınan orman bilirkişi kurulu, bozma kararını yanlış algılayarak çekişmeli 1737, 1738 ve 1756 sayılı parseller yönünden önceki kararın kesinleştiğini belirterek sadece 1654 sayılı parsel hakkında inceleme yapmışlardır. Oysa ki, bozma kararında bütün taşınmazlar yönünden inceleme yapılması gereğine değinilmiştir. Bu nedenle, mahkemece yeniden yapılacak keşifte, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin yukarıda belirtilen 2009/6322 E. – 8724 K. sayılı bozma kararında belirtildiği şekilde araştırma ve inceleme yapılarak taşınmazların nitelikleri açık olarak belirlenmeli, özellikle 23.10.1978 tarihli 2. madde uygulama tutanağının 2. sayfasında dava konusu 1737 ve 1738 sayılı parselleri ilgilendiren orman sınır noktalarının tariflerinde; “Ölçüme Mehmet Pala Zeytinliğinin Kuzey Batı girinti ucunda derecikten 5 metre doğudaki yerli kayaya 2028 numara verilerek başlandı.
2028’den Güneydoğu yönde doğru hatla ilerlenerek 2029 nolu nokta M.. P.. Zeytinliğinin Kuzeyinde yerli kayaya yazıldı. Hattın sol tarafı K.. Devlet Ormanı, sağ tarafı M.. P.. Z..,
2029’dan Kuzeydoğu yönde doğru hata ilerlenerek 47.. nolu eski tahdit norktasına varıldı. Hattın sol tarafı Kızılçam Devlet Ormanı, sağ tarafı M.. P.. Zeytinliği,
2030’dan Kuzeybatı yönde doğru hatla ilerlenerek 2.. nolu nokta M.. P.. Zeytinliği Güneybatı köşesinde yerli kayaya yazıldı. Hattın sol tarafı Kızılçam Devlet Ormanı, sağ tarafı M.. P.. Zeytinliği,” şeklinde tarif edildiği, yine 23.10.1978 tarihli 2. madde uygulama tutanağının 29. sayfasında dava konusu 1654 ve 1656 sayılı parselleri ilgilendiren orman sınır noktalarının tariflerinde; “Ölçüme M.. P.. Zeytinliğinin Kuzeybatı köşesinde yerli kayaya 2037 numarası yazılarak başlandı.
2037’den doğu yönde düz hatla ilerlenerek 2038 nolu nokta M.. P.. T..nın Kuzeydoğu köşesinde yerli kayaya yazıldı. Hattın sol tarafı K.. Devlet Ormanı, sağ tarafı M.. P.. T..,
2038’den Güneydoğu yönde büyük dereyi takiben ilerlenerek 4798 nolu eski tahdit noktasına gelindi. 4798 no B.. Boğazı Deresinin viraj yaptığı derenin 3 m. doğusunda hattın sol tarafı K.. Devlet Ormanı, sağ tarafı M.. P.. T..,
4798 nolu noktadan güneybatı yönde doğru hatla ilerlenerek 2039 nolu nokta M.. P.. T.. Güneybatı köşesinde kayaya yazıldı. Hattın sol tarafı Kızılçam Devlet Ormanı, sağ tarafı M.. P.. T..,
2039’dan batı yönde doğru hatla ilerlenerek 2040 nolu nokta M.. P.. T..ının Güneybatı köşesinde yerli kayaya yazıldı. Hattın sol tarafı K.. Devlet Ormanı, sağ tarafı M.. P.. T..” şeklinde tarif edildiği gözönünde bulundurularak yapılacak uygulamada bu tutanaklardaki anlatım ve tariflerin esas alınması, tutanaklarla haritaların çeliştiği noktalarda tutanaklara değer verileceği de gözönünde bulundurularak uygulama yapılmalı, bu şekilde yapılacak uygulama ile orman olduğu saptanan taşınmazlar yönünden dava kabul edilmeli, 1744 sayılı Kanun ile değişik 6831 sayılı Kanunun 2. maddesi gereğince orman sınırları dışına çıkartılan taşınmazlar yönünden ise, 19/4/2012 tarihli ve 6292 sayılı “Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi İle Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanun” hükümleri gözönünde bulundurularak bir karar verilmelidir.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı biçimde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
Kabule göre de, halen davalılar adına tapuda kayıtlı olan taşınmaz hakkında el atmanın önlenmesine karar verilmesi de doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 24/02/2014 günü oy birliği ile karar verildi.