YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/11003
KARAR NO : 2014/3066
KARAR TARİHİ : 17.03.2014
MAHKEMESİ : Uludere Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 29/05/2013
NUMARASI : 2011/131-2013/61
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı A.. Ö.. tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı A.. Ö.., kadastro sırasında .. Köyü 267 ada 7, 188 ada 1 ve 189 ada 1 parsel sayılı taşınmazların adına tesbit edildiğini, ancak, Eylül 1988 tarih ve 64 nolu tapu kaydının 30660 m2 olduğunu, bunun bir kısmının yol olarak kamulaştırıldıktan sonra geri kalan 18785 m2 olarak kendisine verilmesi gerekirken eksik verildiğini, geri kalan kısmın 101 ada 1 nolu orman parseli içinde kaldığını ileri sürerek, bu kısmın tapu kaydının iptali ile adına tescili istemi ile dava açmıştır.
Mahkemece dava edilen yerin orman sınırları içinde kalması nedeniyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı A.. Ö.. tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, tapu kaydına dayalı 10 yıllık süre içinde açılan, orman sınırlamasına itiraz ile tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli değildir. Şöyle ki; dava, aynı zamanda tapu kaydına dayalı, 6831 sayılı Kanunun 11/1. maddesi gereğince açılan orman sınırlamasına itiraz olduğundan, dava konusu taşınmazın öncesi hakkında eski tarihli memleket haritaları ve hava fotoğrafları incelenerek, usûlüne uygun şekilde orman araştırması yapılmamış, tapu kaydı ilk oluştuğu günden itibaren revizyon gördüğü parsellerle birlikte getirtilip uygulanmamış, taşınmaza uyup uymadığı ve uyması halinde, miktarı ile geçerli kapsamı belirlenmemiştir.
Öncelikle, davacının dayandığı Eylül 1988 tarih ve 64 nolu tapu kayıtları ilk oluştuğu günden itibaren tüm gittileri ile ve kadastro sırasında revizyon gördüğü parsellerle birlikte getirtilip dosyaya konulmalı, taşınmazın bulunduğu yerde orman kadastrosu yapılıp yapılmadığı sorularak yapıldı ise; işe başlama, çalışma ve askı ilan tutanakları ile orman tahdit haritası Orman İşletme Müdürlüğünden istenerek, yapılmamış ise veya tahdidin üzerinden 10 yıllık süre geçmemiş ise; Orman sınırlandırılması yapılmayan veya sınırlandırılmanın ilk olarak yapıldığı yerlerde, bir yerin orman niteliğinin ve hukukî durumunun 3116, 4785 ve 5658 sayılı Kanun hükümlerine göre çözümlenmesi gerekir. 3116 sayılı Kanun ile sadece Devlet Ormanları belirlenmiştir. 13.07.1945 tarihinde yürürlüğe giren 4785 sayılı Kanunun 1. maddesi gereğince aynı Kanunun 2. maddesinde sayılan istisnalar dışında bütün ormanlar devletleştirilmiş, devletleştirilen ormanlardan bazıları sonradan yürürlüğe giren 5658 sayılı Kanun ile iadeye tâbi tutulmuş; iadenin koşulları aynı Kanunda gösterilmiştir.
Mahkemece, en eski tarihli hava fotoğrafları ve buna dayanılarak yapılan memleket haritası ve 1985-1990’lı yıllara ait memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi ve bir fen elemanı yardımıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmazlar ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazların öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 3/3/2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; orman kadastrosu yapılmış ise, fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulanacak kesinleşmiş tahdit haritası var ise; bu harita ile irtibatlı, taşınmazın konumunu gösteren orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritası ölçeğinin kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalıdır.
Yukarıda açıklanan yöntemle yapılacak araştırma sonucu, taşınmazların öncesinin orman sayılan yerlerden olduğunun saptanması hâlinde, ormanlardan tapu ve zilyetlik yoluyla yer kazanılamayacağından ve ormanlarda sürdürülen zilyetliğe değer verilemeyeceğinden taşınmazların orman niteliği ile hazine adına tescili gerekir.
Dava konusu taşınmazın orman sayılan yerlerden olmadığı belirlendiği takdirde, davacının dayandığı tapu kaydı ilk oluştuğu günden itibaren tüm gittileri ile ve kadastro sırasında revizyon gördüğü parsellerle birlikte getirtilip, tescil ilâmı ile oluşmuşsa tescil dosyası aslı getirtilerek, tescil krokisi uygulanmalı, tapu kaydı sınırları mahalli bilirkişi yardımıyla zeminde tek tek bulunarak fen bilirkişi krokisi üzerine işaretlenmeli, tapu kaydı 3402 sayılı Kanunun 20/c. maddesi gereğince miktarı ile geçerli kapsamı belirlenmeli, kamulaştırılan ve yola giden miktar ve davacı adına tesbit edilen 188 ada 1, 189 ada 1 ve 267 ada 7 nolu parsellerin yüzölçümleri de düşülerek hesaplanmalı, miktar fazlasının sınırdaki orman açıldığı kabul edilmeli, sınırlarda adları okunan komşular çizilecek kroki üzerine kadastro tespit malikleri ile bağ kurularak yazılıp, keşfi izleme olanağı saptanmalı, komşu parsellerin tutanak ve dayanakları getirtilip uygulanmalı; bu taşınmazı sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı ve oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı A.. Ö..’in temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 17.03.2014 günü oy birliği ile karar verildi.