Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2013/10972 E. 2014/3231 K. 18.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/10972
KARAR NO : 2014/3231
KARAR TARİHİ : 18.03.2014

MAHKEMESİ : Alanya 3. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 07/09/2010
NUMARASI : 2009/424-2010/496

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı, dava dilekçesinde sınırlarını bildirdiği E.. (…) Köyü, Y.. Mevkiinde bulunan 500 m² yüzölçümlü taşınmazın tapuda kayıtlı olmadığını, kazandırıcı zamanaşımı zilyedliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının yararına oluştuğunu iddia ederek, Medeni Kanunun 713. maddesi hükmüne göre adına tescilini istemiştir.
Mahkemece, davanın reddine ilişkin verilen karar davacı tarafından temyiz edilmekle hüküm, Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 02.04.2009 gün 2009/346 – 1528 sayılı kararı ile “… yapılan inceleme ve araştırmanın yeterli olmadığı, taşınmazın bulunduğu yerde orman tahdidinin yapıldığı ve kesinleştiği, ormana 250 metre mesafede olan taşınmaza ilişkin kesinleşen orman kadastro harita ve tutanakları ile memleket haritası, amenajman planı, hava fotoğrafları getirtilerek yerel, teknik ve ormancı bilirkişi aracılığıyla dava konusu taşınmaza uygulanarak taşınmazın 6831 sayılı Kanunun 1. maddesi hükmü uyarınca orman sayılan yerlerden olup olmadığının yöntemine uygun biçimde araştırılıp belirlenmesi…” gereğine değinilerek bozulmuştur.
Mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra, davanın kabulüne ve fen bilirkişi İbrahim Kurum tarafından düzenlenen 07.07.2005 tarihli raporda kırmızı renkle gösterilen 806,52 m² yüzölçümlü taşınmazın davacı adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Medeni Kanunun 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazın tesciline ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce 16.08.1990 tarihinde yapılıp 11.04.1991 tarihinde ilân edilerek kesinleşen orman kadastrosu bulunmaktadır.
Taşınmazların bulunduğu yerde genel arazi kadastrosu işlemi 08.10.1960 tarihinde yapılmış ve sonuçları 23. 12.1960 – 21.01.1961 tarihleri arasında ilân edilmiş ve kesinleşmiştir. Kesinleşme tarihi ile davanın açıldığı tarih arasında 20 yıllık süre geçmiştir.
Mahkemece, dava konusu taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunmayan özel mülkiyete konu olan taşınmazlardan olduğu ve davacı gerçek kişi adına TMK’nun 713. maddesi uyarınca zilyetlikle kazanım şartlarının oluştuğu kabul edilerek hüküm kurulmuş ise de, zilyetlik şartlarının oluşup oluşmadığı yönünden yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli ve elverişli değildir. Hükmüne uyulan bozma kararında dava konusu taşınmazın neden kadastro tesbit harici bırakıldığının belirlenmesi gereğine değinildiği halde, komşu parsellerin paftaları ayrı ayrı getirtilmek suretiyle taşınmaz yönünü ne olarak gösterdikleri
belirlenmemiş, davalı taşınmazın ev yapmak üzere kazıldığı belirlendiği halde, analiz yapılmak suretiyle tarım arazisi olup olmadığı belirlenmemiştir. Eksik inceleme ve araştırma ile hüküm kurulamaz.
Bu nedenle, mahkemece, dava konusu taşınmazın yakın çevresinde bulunan taşınmazların ayrı ayrı orijinal kadastro pafta örnekleri ile geniş çevresini bir arada gösterir ilk kadastro paftası getirtilerek tescil harici bırakılma nedeni belirlenmeli, en eski tarihli, 1970 ve 1980’li yıllar ile dava tarihinden 15-20 yıl öncesine ait hava fotoğrafları getirtildikten sonra, önceki raporlara göre dava konusu taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğu anlaşıldığından, yalnızca zilyetlik koşullarının oluşup oluşmadığının belirlenmesi amacıyla önceki bilirkişiler dışında Ziraat Fakültelerinin toprak bölümünden mezun olan üç ziraat mühendisi, bir orman mühendisi ve bir harita mühendisi veya olmadığı takdirde bir tapu fen memurundan oluşacak bilirkişi kurulu aracılığıyla yeniden yapılacak keşifte, imar-ihya edildiğinin ve üzerinde sürdürülen zilyetliğin, başlangıç ve süresinin, kullanılıp kullanılmadığının ve tasarruf sınırlarının ne olduğu, davacı yararına zilyetlikle kazanım koşullarının oluşup oluşmadığı, zilyetliğin ne zaman başladığı ve nasıl sürdürüldüğü, kimden kime kaldığı yerel bilirkişi ve tarafların göstereceği tanıklardan sorulmalı, yerel bilirkişi ve tanıkların sözleri, yukarıda belirtilen ve gerçeğin bir yansıması olan resmi belgeler ile denetlenmeli, dava konusu taşınmazın kullanımına ilişkin olarak 2000 ilâ 2009 yılların arasındaki uydu görüntüleri de incelenmeli ve taşınmaz uydu görüntüleri üzerinde gösterilmeli, toprak yapısının tesbiti açısından taşınmazın değişik yerlerinden (en az 3 tarafından) toprak numunesi alınarak analize dayalı olarak bilimsel yönden tarım arazi özelliğinde bulunup bulunmadığı belirlenmeli ve toplanan deliller sonucunda oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 18/03/2014 tarihinde oy birliği ile karar verildi.