YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/10897
KARAR NO : 2014/3068
KARAR TARİHİ : 17.03.2014
MAHKEMESİ : Gölpazarı Sulh Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 17/09/2013
NUMARASI : 2013/26-2013/185
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar Hazine ve Orman Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Çekişmeli .. Köyü, 284 ada 1 parsel sayılı taşınmaz, yörede 2007 yılında yapılan orman kadastrosu sırasında Devlet ormanı olarak sınırlandırılıp kesinleşmiş olması nedeniyle tesbit tutanağı düzenlenmeksizin 3402 sayılı Kanunun 22/son maddesi gereğince sınırlandırılıp orman niteliğiyle Hazine adına tapuya tescil edilmiştir.
Davacı, Şubat 1957 tarih ve 10 sıra numaralı, 5520 m2 yüzölçümlü, Doğusu: harman yeri ve yolu, Kuzeyi ve Batısı: dere, Güneyi: hendek ve yol sınırlı ve Şubat 1939 tarih ve 4 sıra numaralı, 3700 m2 yüzölçümlü, Doğusu: Süleyman tarlası, Kuzeyi: dere, Batısı ve Güneyi: bayır sınırlı iki ayrı tapu kaydına dayanarak çekişmeli taşınmazın bir bölümüne ait tapunun iptali ve adına tescili istemiyle 12/02/2009 tarihinde sulh hukuk mahkemesinde dava açmıştır.
Mahkemece; davanın kabulüne, çekişmeli taşınmazın fen bilirkişi krokisinde (A) harfi ile gösterilen 3676.04 m2 bölümüne ait tapu kaydının iptali ile bahçe niteliğiyle davacı adına tapuya tesciline karar verilmiş; davalı Orman Yönetimi tarafından hüküm temyiz edilmekle, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 22.06.2010 tarih ve 2010/7185 – 8822 sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; “Mahkemece davacının dayandığı tapu kayıtları ilk oluşumundan itibaren getirtilerek yerel bilirkişiler eliyle yöntemince yerinde uygulanmalı, yörede yapılan kadastro çalışmaları sırasında herhangi bir parsele uygulanıp uygulanmadığı da araştırılmalı, yöreye ait en eski tarihli orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritası ölçeğinin kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterilerek taşınmazın öncesi belirlenmeli, dayanak tapunun bu yere ait olup olmadığı duraksamaya yer vermeyecek bir biçimde saptanmalı, komşu 18 ve 21 sayılı parsellere ait tapu kayıtları da uygulanmak suretiyle bilirkişi anlatımları denetlenmeli; bu yere uyduğu belirlendiği takdirde kayıt değişebilir sınırları içerdiğinden, 3402 sayılı Kanunun 20/C ve 32/3 maddeleri gereğince yüzölçümüne değer verilerek kapsamı belirlenmeli; asıl taşınmazın kapsamı, orman veya ormandan açma değilse, miktar fazlasının sınırda bulunan eylemli ormandan açma yapılarak kazanıldığı kabul edilmelidir. Kaydın bu yere uymadığı belirlendiği takdirde davanın dinlenemeyeceği düşünülerek davanın reddine karar verilmelidir.” denilmiştir.
Mahkemece bozma sonrası yapılan yargılama neticesinde açılan davanın kabulü ile 280/1 nolu orman parseli içinde kalan, krokide (A) harfi ile gösterilen ve 3676,00 m² yüzölçümündeki dava konusu taşınmaza ilişkin tapu kaydının iptali ile 284 adanın son parsel numarası verilmek üzere davacı Veli oğlu M.. D.. adına tapuya kayıt ve tesciline karar
verilmiş; davalılar Hazine ve Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmesi üzerine hüküm, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 14.12.2012 tarih ve 2012/8397-14437 sayılı kararıyla ikinci kez bozulmuştur.
Hümüne uyulan bozma kararında özetle; “Mahkemece; davacı tarafın dayanağı olan gittisi olarak G… kaldığı belirtilen tapu kaydının başka bir taşınmaza revizyon görüp görmediği sorularak, komşu parseller olan 229 ada 18, 21 ve 22 parsel sayılı taşınmazların dayanak tapu kayıtları tüm tedavülleriyle birlikte getirtilerek, mahallinde bir fen elamanı ile yeniden keşif yapılarak dayanak tapunun bu yere ait olup olmadığı duraksamaya yer vermeyecek bir biçimde belirlenmeli, komşu 18, 21 ve 22 parsellere ait tapu kayıtları da uygulanmak suretiyle bilirkişi anlatımları denetlenmeli; bu yere uyduğu belirlendiği takdirde kayıt değişebilir sınırları içerdiğinden, 3402 sayılı Kanunun 20/C ve 32/3 maddeleri gereğince yüzölçümüne değer verilerek kapsamı belirlenmeli; fen bilirkişiden keşfi izlemeye yeterli krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı, asıl taşınmazın kapsamı, orman veya ormandan açma değilse, miktar fazlasının sınırda bulunan eylemli ormandan açma yapılarak kazanıldığı kabul edilmelidir. Tapunun dava konusu yere uymadığı belirlendiği takdirde kesinleşen orman tahdidinde kalan yerlere ilişkin zilyetliğe dayalı olarak dava açılamayacağından davanın reddine karar verilmesi” gereğine değinilmiştir.
Mahkemece bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda, davanın kabulü ile;
1) 284/1 nolu orman parseli içinde kalan,…. Köyü, Hallar Mevkiinde yer alan Kuzeyine kuru dere, Batısında bayır, G.. A….D.. tarlasından sonra başlayan bayır ve Doğusunda ise eski sahibi S.. Y. olan 229 ada 78 nolu Maliye Hazinesi adına miktar fazlasından tesbit gören taşınmaz bulunan 21/05/2013 havale tarihli fen bilirkişisi raporunda ekli krokide “A” harfi ile gösterilen ve 9946,98 m2 yüzölçümündeki dava konusu yere ilişkin 04/06/1947 tarih 35 cilt, 109 sahife 4 sıra nolu tapu kaydı ve bu tapu kaydının gittisi olan 41 cilt, 121 sahife, 5 sıra nolu tapu kaydında belirtilen 3676,00 m2 bakımından tapu kaydının iptali ile 284 ada’nın son parsel numarası verilmek üzere davacı Veli oğlu M.. D.. adına tapuya kayıt ve tesciline,
2) Dava konusu yere ilişkin 21/05/2013 havale tarihli fen bilirkişisi raporuna ekli krokide “A” harfi ile gösterilen ve 9946,98 m2 yüzölçümündeki dava konusu yerin dava konusu tapudaki 3676,00 m2 dışında kalan miktar fazlası 6270,98 m2’nin ormandan açma olarak kazanıldığının kabulüne,
karar verilmiş; hüküm davalı Hazine ve Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede 40 numaralı Orman Kadastro Komisyonu tarafından 6831 sayılı Kanun hükümlerine göre orman kadastrosu ile 3302 sayılı Kanun ile değişik 2/B madde uygulamaları yapmak üzere işe başlanarak çalışma 16/04/2007 tarihinde bitirilmiş ve kesinleşmiştir.
Dava, 6831 sayılı Kanunun, (05.11.2003 tarihinde 4999 sayılı Kanun ile değiştirilen) 6. maddesinde yer alan “ Orman kadastro komisyonlarınca düzenlenen tutanakların askı suretiyle ilânı, ilgililere şahsen yapılan tebliğ hükmündedir. Tutanak, harita ve kararlara karşı askı tarihinden itibaren altı ay içinde kadastro mahkemelerine, kadastro mahkemesi olmayan yerlerde kadastro davalarına bakmakla görevli mahkemeye müracaatla sınırlamaya ve 2. maddeye göre orman sınırları dışına çıkarma işlemlerine Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı), Orman Genel Müdürlüğü ve hak sahibi gerçek ve tüzel kişiler itiraz edebilir. Bu müddet içinde itiraz olmaz ise komisyon kararları kesinleşir. Bu süre hak düşürücü süredir. Ancak, tapulu gayrimenkullerde tapu sahiplerinin, on yıllık süre içerisinde dava açma hakları mahfuzdur. ” hükmü gereğince açılan tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Mahkemece, 21/05/2013 havale tarihli fen bilirkişisi raporuna ekli krokide “A” harfi ile gösterilen ve 9946,98 m2 yüzölçümündeki taşınmaza 04/06/1947 tarih ve 4 ve gittisi olan 5 sıra nolu tapu kaydının uyduğu kabul edilerek, 3676,00 m2 bakımından tapu kaydının iptali ile davacı adına tescile karar verilmiş ise de, 9946,98 m2 olarak çizilen ve gösterilen taşınmazın 3676 m2’lik kısmı ifraz edilmediği için, taşınmazın hangi bölümünden bu miktarın verileceği belli olmadığından, bu kararın tapuda infaz kaabiliyeti bulunmamaktadır.
Mahkemece davacının dayandığı tapu kayıtları ilk oluşumundan itibaren getirtilerek yerel bilirkişiler yardımıyla yöntemince yerinde uygulanmamış, yörede yapılan kadastro çalışmaları sırasında herhangi bir parsele uygulanıp uygulanmadığı da araştırılmamıştır. Keşif sırasında dinlenen yerel bilirkişiler soyut olarak davacının zilyetliğinden söz etmişlerdir. Kaydın mevkii, cinsi, sınırları ve kayıt malikleri ile davacının bağı bilirkişilere açıklattırılarak yöntemince uygulanmamış, fen bilirkişisinden bu sözleri denetlemeye elverişli kroki alınmamıştır.
Bu nedenlerle mahkemece; davacı tarafın dayandığı tapu kaydının ilk oluşumundan itibaren tüm gittileri ile birlikte Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü ve Tapu Müdürlüğünden ayrı ayrı istenerek, Tapu Müdürlüğünden başka bir taşınmaza revizyon görüp görmediği sorularak, komşu parseller olan 229 ada 18, 21 ve 22 parsel sayılı taşınmazların dayanak tapu kayıtları tüm tedavülleriyle birlikte getirtilerek, mahallinde bir fen elamanı ile yeniden keşif yapılarak dayanak tapunun bu yere ait olup olmadığı duraksamaya yer vermeyecek bir biçimde belirlenmeli, tapu maliki ile davacı arasında bağ kurulmalı, komşu 18, 21 ve 22 sayılı parsellere ait tapu kayıtları da uygulanmak suretiyle bilirkişi anlatımları denetlenmeli; bu yere uyduğu belirlendiği takdirde kayıt değişebilir sınırları içerdiğinden, 3402 sayılı Kanunun 20/C ve 32/3 maddeleri gereğince yüzölçümüne değer verilerek kapsamı belirlenmeli; fen bilirkişiden keşfi izlemeye elverişli krokili bilimsel verileri bulunan yeterli ve infaza elverişli rapor alınmalı ve sonucuna göre bir karar verilmelidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, Hazine ve Orman Yönetiminin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde Orman Yönetimine iadesine 17/03/2014 günü oy birliği ile karar verildi.