YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/10887
KARAR NO : 2014/2519
KARAR TARİHİ : 27.02.2014
MAHKEMESİ : Silifke Sulh Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 12/01/2011
NUMARASI : 2007/240-2011/33
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar Hazine ve A.. B.. tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, 07.03.2007 tarihli dava dilekçesinde hudutlarını bildirdiği .. Belediyesi, .. Mahallesinde bulunan taşınmazın tapuda kayıtlı olmadığını, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının yararlarına oluştuğunu iddia ederek, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmüne göre adına tescilini istemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne; 17/11/2009 tarihli fen bilirkişisi rapor ve ekli krokisinde (C) harfi ile gösterilen 254.66 m² ve (D) harfi ile gösterilen 150.44 m2’lik kısımların davacı adına kayıt ve tesciline, (A) harfi ile gösterilen 1476,77 m2 ve (B) harfi ile gösterilen 40.60 m2’lik kısımlar yönünden davanın reddine karar verilmiş, hüküm davalılar M.. H.. ve A.. B.. tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazların tescili istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde 1976 yılında orman kadastrosu ve 1744 sayılı Kanun ile değişik 2. madde uygulaması yapılmış ve kesinleşmiştir. Daha sonra 1985 yılında 2896 sayılı Kanun ile değişik 6831 sayılı Kanun hükümlerine göre orman kadastrosunu tamamlama ve 2/B madde uygulaması yapılıp, 17.4.1986 tarihinde ilân edilerek kesinleşmiştir. 1987 yılında 3302 sayılı Kanun ile değişik 2/B madde uygulaması yapılmış; bu çalışma da 25.01.1989 tarihinde ilân edilerek kesinleşmiştir. Genel arazi kadastrosu 1966 yılında yapılmış, çekişmeli taşınmaz tesbit dışı bırakılmıştır.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne; 17/11/2009 tarihli fen bilirkişisi rapor ve ekli krokisinde (C) harfi ile gösterilen 254.66 m² ve (D) harfi ile gösterilen 150.44 m2’lik kısımların davacı adına kayıt ve tesciline karar verilmiş ise de yeterli inceleme ve araştırma yapılmadan hüküm kurulmuştur. Şöyle ki; dosya içinde bulunan dava konusu yere ait olan fotoğraflar ile karara dayanak alınan orman ve ziraat bilirkişi raporları birbirleri ile çelişkilidir. Dosyada bulunan dava konusu yere ait olduğu belirtilen fotoğraflarda, davalı taşınmaz, büyük oranda taşlık ve kayalık olup, tarım yapılabilir nitelikte değildir ve üzerinde ağaç olmamasına karşın ziraat ve orman bilirkişi raporlarında taşınmazın (C ve D) harfleri ile gösterilen kısmında halihazırda buğday ekili olup dağınık halde 20-25 yaşlarında zetin ağaçları olan tarım arzisi olduğu belirtilmiştir. Ayrıca, ziraat bilirkişisi raporu kendi içinde de çelişkiler içermektedir. Şöyle ki; 23.11.2009 tarihli raporun ilk sayfasında (C ve D) harfleri ile gösterilen taşınmazın imar ve ihyası tamamlanmış tarım arazisi, (A ve B) harfleri ile gösterilen alanın ise imar ve ihya görmemiş taşlık kayalıklarla kaplı yer olduğu belirtildikten sonra raporun sonuç ve kanaat kısmında taşınmaz bir bütün olarak değerlendirilmiş ve taşınmazın taşlık ve çalılık olarak bırakılan tapulama dışı alanda kaldığını, eğiminin %2-3 olduğunu, imar ve ihyasının tamamlandığını belirtmiştir.
Ayrıca dava konusu taşınmazın kuzeyinde bulunan 946 parsel sayılı taşınmaz eldeki davanın da davacısı olan Y.. S.. tarafından açılan Silifke 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2000/971 E.- 2001/1081 K. sayılı dosyası ile tescil edilmiş olup, 946 parsel sayılı taşınmazın tescil krokisi eldeki dava konusu taşınmazı “ Kerim Yıldırım tarlası” olarak okumakta, dolayısı ile davanın açıldığı tarihte davacının temyize konu taşınmaza zilyet olduğu konusunda tereddüt oluşturmaktadır. Eksik inceleme ve araştırma ile çelişkili raporlara dayanılarak hüküm kurulamaz.
O halde mahkemece daha önce keşfe katılmamış bir fen ve üç ziraat bilirkişi eşliğinde yeniden keşif yapılarak, dava konusu taşınmazın çevresindeki hükmen tescil edilmiş olan taşınmazlara ait dosyalarda yer alan beyanların ve krokilerin dava konusu taşınmazı ne olarak okudukları belirlenmeli, yerel bilirkişi ve tanıklardan bu kroki ve beyanlar sorularak arada bir çelişki olursa giderilmeli, ziraat bilirkişilerden alınacak rapor ile zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi olup olmadığı, taşınmazın niteliği, imar ve ihya olgusunun ve ekonomik amaca uygun kullanım bulunup bulunmadığı, imar ve ihyanın tamamlanıp tamamlanmadığı, kullanımın ne şekilde olduğu hususlarında ayrıntılı rapor alınmalı ve oluşacak sonuca göre hüküm kurulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalılar Hazine ve A.. B..nın temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 27/02/2014 günü oy birliği ile karar verildi.