Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2013/10857 E. 2014/70 K. 06.01.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/10857
KARAR NO : 2014/70
KARAR TARİHİ : 06.01.2014

MAHKEMESİ : Fethiye 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 15/02/2011
NUMARASI : 2009/581-2011/222

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı şirket ortaklarından A.. Ö.. mirasçılarının vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Yörede 1956 yılında yapılan arazi kadastrosu sırasında H.. K.., 340 parsel sayılı 6180,00 m² yüzölçümündeki taşınmaz, Mart 1930 tarih ve 18 sıra nolu tapu kaydına dayanılarak dava dışı K…K.. ve arkadaşları adına tesbit ve tescil edilmiş, daha sonra 1825,36 m² yüzölçümündeki bölümü satış ve ifraz yoluyla 848 parsel sayısı ve arsa niteliğiyle davalı tüzel kişiye geçmiştir.
Davacı Orman Yönetimi, 16.10.2009 tarihli dilekçesiyle; çekişmeli 848 parsel sayılı taşınmazın 1813,00 m² yüzölçümündeki bölümünün kesinleşmiş orman kadastro sınırları içinde kaldığı iddiasıyla, çekişmeli taşınmazın tahdit içinde kalan bölümünün tapu kaydının iptali ile Hazine adına tescili ve davalının elatmasının önlenmesi istemleriyle dava açmıştır.
Mahkemece, çekişmeli taşınmazın kesinleşen orman kadastro sınırları içinde kaldığı gerekçesiyle davanın kabulüne ve dava konusu H… K… 848 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile taşınmazın Hazine adına orman niteliğiyle tapuya kayıt ve tesciline ve davalının elatmasının önlenmesine karar verilmiş, hüküm davalı şirket ortaklarından A… Ö. mirasçılarının vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kesinleşen orman kadastro sınırları içinde kalan taşınmazın tapu kaydının iptali, tescil ve elatmanın önlenmesi istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 1744 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılıp 01.11.1976 tarihinde ilân edilerek kesinleşen orman kadastrosu ve 2. madde uygulaması, daha sonra 22.10.1987 tarihinde ilân edilerek kesinleşen aplikasyon ve 3302 sayılı Kanun ile değişik 6831 sayılı Kanunun 2/B madde uygulaması, 07.04.2005 tarihinde ilân edilerek kesinleşen 6831 sayılı Kanunun 4999 sayılı Kanun ile değişik 9. madde uyarınca yapılan düzeltme işlemi vardır.
Mahkemece, davacı Orman Yönetiminin davasının kabulü ile taşınmazın tamamının orman niteliğiyle tapuya tesciline ve davalı şirketin taşınmaza elatmasının önlenmesine karar verilmiş ise de, yapılan inceleme ve araştırma hükme yeterli olmadığı gibi karar usûl ve kanuna da aykırıdır. Şöyle ki; hükme dayanak raporu hazırlayan orman ve fen bilirkişileri asıl raporlarında dava konusu 848 parsel sayılı taşınmazın tamamının kesinleşen orman tahdidi içinde kaldığını bildirmişlerdir. Oysa, Orman Yönetimi dava dilekçesinde, 1825,36 m² yüzölçümünde olan dava konusu taşınmazın tamamının değil, 1813,00 m² yüzölçümündeki bölümünün tahdit içinde kaldığını iddia etmiş; yine, taşınmazın tapu kaydının beyanlar hanesinde, “taşınmazın 1813,00 m² bölümü orman sınırı içinde, 12,54 m² bölümü 6831 sayılı Kanunun 2/B maddesi uyarınca Hazine adına orman sınırı dışına çıkarılan sahada kalmaktadır” yönünde şerh bulunmaktadır. Hükme dayanak alınan raporu hazırlayan bilirkişiler bu çelişkiyi raporlarında açıklamamışlardır. Mahkemece de, bu çelişki giderilmeden hükme varılmıştır. Ancak, Dairenin iade kararıyla orman ve fen bilirkişilerden alınan ek raporda; dava konusu taşınmazın krokide (C) harfi ile gösterilen 1812,82 m² yüzölçümündeki bölümünün tahdit içinde, krokide (A ve B) harfleriyle gösterilen toplam 12,54 m² yüzölçümündeki bölümünün ise tahdit dışında olduğu, önceki raporda krokide (A ve B) ile gösterilen bölümlerin de orman sınırları içinde kaldığının hatalı olarak ifade edildiği bildirilmiştir. Bu haliyle, mahkemece hükme dayanak alınan rapor yetersiz ve çelişkili olup, bu rapora dayanılarak hüküm kurulamaz.
Bundan ayrı olarak; Türk Medenî Kanununun 683. maddesi uyarınca mülkiyet hakkı bulunan malik, hukuk düzeninin sınırları içinde o şey üzerinde yararlanma, kullanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. Yine, aynı hüküm uyarınca, haksız bir elatma varsa anılan hüküm malike her türlü haksız elatmanın önlenmesini isteme yetkisi de tanımıştır. Somut olayda; davanın açıldığı tarihte, dava konusu taşınmaz davalı şirket adına tapuda kayıtlıdır. Davalı şirket, dava tarihinden önce taşınmaz üzerinde tapu kaydına dayanarak tasarrufta bulunduğundan, davalının dava konusu taşınmaza haksız bir elatmasından söz edilemez. Bu nedenle, Orman Yönetiminin elatmanın önlenmesine ilişkin talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, kabulü yolunda hüküm kurulması ve ayrıca davalı şirketi temsile yetkili kişi veya kişilere usulüne uygun tebligat yapılmaması da doğru olmamıştır.
O halde; öncelikle, davalı şirketi temsile yetkili kişi veya kişilere dava dilekçesi usulüne uygun olarak tebliğ edildikten sonra, önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek bir uzman orman mühendisi ve bir harita mühendisinden veya olmadığı takdirde bir tapu ve fen memurundan oluşturulacak bilirkişi kurulu marifetiyle yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, kesinleşmiş tahdit haritası ve tapulama paftası ölçekleri denkleştirilerek sağlıklı bir biçimde zemine uygulanıp, değişik açı ve uzaklıklarda olan en az 4 ya da 5 orman tahdit sınır (OTS) noktasını gösterecek biçimde çekişmeli taşınmazın tahdit hattına göre konumu duraksamaya yer vermeyecek biçimde saptanmalı; bilirkişilere tahdit hattı ile irtibatlı müşterek kroki düzenlettirilmeli ve Orman Yönetiminin taşınmazın tapu kaydının kısmen iptaline yönelik davası yönünden oluşacak bu sonuca göre hüküm kurulmalı, elatmanın önlenmesi talebi yönünden ise davanın reddine karar verilmelidir.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, yazılı şekilde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı şirket ortaklarından Adnan Önder mirasçıları vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 06/01/2014 günü oy birliği ile karar verildi.