Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2013/10838 E. 2014/1766 K. 13.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/10838
KARAR NO : 2014/1766
KARAR TARİHİ : 13.02.2014

MAHKEMESİ : Anamur Kadastro Mahkemesi
TARİHİ : 12/07/2013
NUMARASI : 2013/12-2013/39

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Kadastro sırasında B.. İlçesi, .. Köyü 105 ada 503 parsel sayılı 5465 m² yüzölçümündeki taşınmaz, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalı F.. B.. adına tesbit edilmiştir.
Davacı Hazine, davalı taşınmazın taşlık ve kayalık sayılan yerlerden olduğunu, bu sebeple ekim dikim yapılamadığını, zilyetlik süresinin dolmadığını, Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğunu belirterek, taşınmazın orman niteliğiyle Hazine adına tesbit ve tescil edilmesi istemiyle dava açmıştır.
Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, verilen karar davacı Hazine tarafından temyiz edilmiş ve Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 23/02/2012 tarih ve 2011/13792 E.- 2012/2550 K. sayılı kararı ile bozulmuştur.
Mahkemece bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonucu, davanın kısmen kabulüne ve dava konusu 105 ada 503 sayılı parselin (A) harfi ile gösterilen 412 m²’lik kısmın orman vasfıyla Hazine adına, (B) harfiyle gösterilen 4045 m²’lik alanın davalı adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davacı Hazine tarafından krokide (B) harfi ile gösterilen bölüme yönelik temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro tesbitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce 17/05/1947 tarihinde ilânı yapılıp kesinleşen orman kadastrosu vardır.
Mahkemece taşınmazın krokide (B) harfi ile gösterilen kısmın davalı adına tapuya tesciline karar verilmeş ise de, yapılan inceleme ve araştırma hüküm kurmaya yeterli ve elverişli değildir.
Şöyleki; dava konusu taşınmazın bitişiğindeki 105 ada 502 sayılı parselin 6831 sayılı Kanunun 17/2. maddesi gereğince orman içi açıklık olduğu belirlenerek orman vasfıyla Hazine adına tescil edildiği ve kesinleştiği, bu durumda dava konusu 105 ada 503 sayılı parselin dört tarafının orman ile çevrili olduğu ve yine 6831 sayılı Kanunun 17/2. maddesinde belirtilir şekilde orman içi açıklığı durumunda kaldığı anlaşıldığından, zilyetlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları Anayasa Mahkemesinin 01/06/1988 tarih ve 31/13 E.K, 14.03.1989 tarih ve 35/13 E.K ve 13.06.1989 tarih ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırıldığından, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı orman içi açıklıkların da 6831 sayılı Kanunun 17/2. maddesi uyarınca orman sayılan yerlerden olduğu ve şahıslar adına tapuya tescil edilemeyeceği açık olduğundan, Hazinenin açtığı davanın bu nedenlerle kabulüne karar verilmesi gerekirken, kısmen kabulü ile parselin orman ve fen bilirkişilerinin raporda ve ekli krokide (B) harfi ile gösterilen kısmın tesbit gibi tesciline karar verilmesi usûl ve kanuna aykırı bulunmuştur.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin yazılı biçimde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı Hazinenin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 13/02/2014 günü oy birliği ile karar verildi.