YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/10765
KARAR NO : 2014/5481
KARAR TARİHİ : 13.05.2014
MAHKEMESİ : Antalya Kadastro Mahkemesi
TARİHİ : 26/09/2013
NUMARASI : 2013/201 – 2013/476
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması Sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Orman Yönetimi vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Tapuda davalı adına kayıtlı olan eski … Mahallesi 1015 sayılı 1744 m² yüzölçümündeki parsel, 5304 sayılı Kanunun 6. maddesi ile değişik 3402 sayılı Kanunun 22. maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi hükmüne göre yapılan kadastro haritalarının yeniden düzenlenmesi ve tapu sicilinde gerekli düzeltmelerin yapılması işleminde, 28115 ada 44 parsel sayısı ve 1769,66 m² yüzölçümüyle yeni haritası ile malik hanesi “tapu kütüğünde olduğu gibi” şeklinde tesbit edilerek 3402 sayılı Kanunun 11. maddesine göre 28.09.2010 ilâ 27.10.2010 tarihleri arasında ilan edilmiştir.
Orman Yönetimi vekili, 26.10.2010 tarihli dilekçesi ile; çekişmeli parselin yörede 3116 sayılı Kanun hükümlerine göre 1946 yılında yapılıp kesinleşen orman tahdidinde kısmen orman tahdit sınırları içinde bırakıldığını belirterek, bu bölümün tesbitinin iptali ve orman niteliğiyle Hazine adına tapuya tescili istemiyle dava açmıştır.
Mahkemece davanın reddine ve dava konusu …. Mahallesi eski 1015 sayılı parselin yeni 28115 ada 44 parsel sayısı ve 1769,66 m² yüzölçümüyle tapu kütüğüne aktarılmasına, sınırının ve yüzölçümünün düzeltilmesine ilişkin verilen karar, Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmekle, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 20.03.2012 gün 2011/15681 – 4104 sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; “…mahkemece, çekişmeli parselin yenilemeden önceki tutanak ve haritaları ile yenilemeden sonraki çapı, haritası ve tutanağı getirtilerek, harita ve jeodezi uzmanı bilirkişi yardımıyla keşif ve inceleme yapılarak, yapılan çalışmanın 3402 sayılı Kanunun 22/2-a maddesiyle, 29.11.2006 gün ve 26361 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan Kadastro Haritalarının Yeniden Düzenlenmesi ve Tapu Sicilinde Düzeltmelerin Yapılmasında Uyulacak Usûl ve Esaslara İlişkin Yönetmelik hükümlerine uygun çalışma yapılıp yapılmadığı saptanmalı, bu konuda bilirkişiden bilimsel verileri içeren rapor alınmalı, yapılan çalışmaların kanun ve yönetmelik hükümlerine aykırı olduğu belirlenirse, bu aykırılıkları giderecek hüküm kurulmalı, çalışmanın kanun ve yönetmelik hükümlerine uygun yapıldığı saptanırsa, Orman Yönetiminin bu yöne temas eden davasının reddine karar verilmeli; dava dilekçesinde aynı zamanda taşınmazın bir bölümünün kesinlemiş orman kadastrosu sınırları içinde kalan devlet ormanı olduğu iddia edildiğinden, bu davada kadastro mahkemesinin görevli olmadığı gözetilerek, tasarrufa ilişkin bu dava yönünden görevsizliğe karar verilmeli…” denilmiştir.
Mahkemece, Daire bozma kararı üzerine önceki kararda direnilmesine ilişkin verilen karar, Orman Yönetimi vekili tarafından temyiz edilmekle, Hukuk Genel Kurulu’nun 19.12.2012 gün ve 2012/1056-1269 sayılı kararı ile; “…dava dilekçesi içeriğinden, davacı İdarenin davasının yenileme kadastrosuna itiraza mı, yoksa mülkiyet iddiasına mı yönelik olduğu ya da her iki istemi de içerip içermediği açıkça anlaşılamadığından, öncelikle, davacı Orman İdaresi vekilinden, davasının sadece 3402 sayılı Kanunun 22/2-a maddesi uyarınca tesbite itiraz mı, yoksa sadece mülkiyete ilişkin mi olduğu veya her iki istemi de birlikte içerip içermediği hususu açıklattırılmalı; dava, sadece 3402 sayılı Kanunun 22/2-a maddesi uyarınca yapılan yenileme işlemine itiraza ilişkin ise, Özel Daire bozma kararında değinildiği gibi, yapılan araştırmanın hüküm kurmaya yeterli olmadığı, davanın yalnızca mülkiyet iddiasına dayalı olması halinde, genel mahkemede görülmesi gerektiği, davanın hem mülkiyet iddiasına, hem de 3402 sayılı Kanunun 22/2-a maddesi uyarınca yapılan yenileme kadastrosu tesbitine itiraza ilişkin olması halinde ise, yenileme işlemine itiraz yönünden, bozma kararında değinilen araştırmalar yapılarak karar verilmeli, mülkiyet iddiası yönünden ise görevsizlik kararı verilmeli…” denilerek direnme kararı bozulmuştur.
Mahkemece, Hukuk Genel Kurulu kararına uyulduktan sonra, Asliye 2. Hukuk Mahkemesinin 25.12.2008 gün 2008/425-457 sayılı kararının tararflar arasında HMK’nun 303. maddesi uyarınca kesin hüküm oluşturduğu gerekçesiyle davanın reddine, dava konusu taşınmaz hakkında kesinleşmiş mahkeme kararı bulunduğundan mülkiyet konusunda hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmiş, hüküm davacı Orman Yönetimi vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, 3402 sayılı Kanunun 22/2-a maddesi gereğince yapılan, kadastro haritalarının yeniden düzenlenmesi ve tapu sicilinde gerekli düzeltmelerin yapılması işlemine itiraz ile tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Mahkemece, 3402 sayılı Kanunun 22/2-a maddesi gereğince yapılan çalışmaya ilişkin bir itiraz bulunmadığı, taraflar arasındaki uyuşmazlığın mülkiyetine ilişkin olduğu kabul edilerek davanın kesin hüküm nedeniyle reddine karar verilmiş ise de, yukarıda tarih ve numarası belirtilen ve hükmüne uyulan Hukuk Genel Kurulu kararında mülkiyet iddiası yönünden görevsizlik kararı verilmesi gerektiği belirtildiği halde, mahkemece davanın esasına ilişkin olarak olumsuz dava şartı niteliğinde bulunan ve görevli mahkemece nazara alınması gereken kesin hüküm nedeniyle çekişmeli taşınmazın mülkiyetine ilişkin açılan davanın reddine karar verilmesi usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı Orman Yönetimi vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların incelenmesine yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde iadesine 13/05/2014 günü oy birliği ile karar verildi.