Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2013/10674 E. 2014/2522 K. 27.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/10674
KARAR NO : 2014/2522
KARAR TARİHİ : 27.02.2014

MAHKEMESİ : Dörtyol 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 28/03/2013
NUMARASI : 2010/295-2013/295

Taraflar arasındaki tescil davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı H.. Y.. ve birleşen dosya davacısı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne, duruşma isteminin giderden reddine karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı dava dilekçesinde; sınırlarını bildirdiği P.. Beldesi, .. Mevkiinde bulunan taşınmazın tapuda kayıtlı olmadığını, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluştuğunu iddia ederek, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmüne göre adına tescili istemiyle dava açmıştır. Hazine vekili birleşen dosyasıyla, çekişmeli yerin Kadastro Kanununun 18. maddesi kapsamına giren yerlerden olduğunu ileri sürerek, Hazine adına tescili istemiyle dava açmış, 05.04.2012 günlü dilekçesiyle; dava konusu taşınmazın tamamının orman niteliğiyle tescili yönünde davasını ıslah etmiştir.
Mahkemece; davacı H.. Y..’nin davasının reddine, karşı davacı Hazinenin davasının kabulüne ve 27.07.2011 günlü fen bilirkişi krokisinde yeşil renkle gösterilen 5682,59 m²’lik alanın orman niteliğiyle, sarı renkle gösterilen 7832,39 m²’lik alanın bahçe niteliğiyle Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davacı H.. Y.. ve birleşen dosya davacısı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmüne göre taşınmazın tesciline ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 1967 yılında yapılan tapulama çalışmaları sırasında dava konusu taşınmaz tapulama harici bırakılmıştır. Bölgede 18.08.2006’da ilâna çıkarılarak kesinleşen orman kadastrosu bulunmaktadır.
Mahkemece, çekişmeli taşınmazın kısmen kesinleşen Devlet Orman sınırları içerisinde kaldığı, 7832,39 m²’lik bölümü yönünden ise Dörtyol Kadastro Mahkemesinin kararı nedeniyle kesinleşen orman kadastrosu bulunmadığı, kararın kesinleştiği tarihten itibaren davacı yönünden 20 yıllık zilyetlikle iktisap şartlarının oluşmadığı gerekçesiyle yazılı şekilde karar verilmiş ise de yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli değildir. Şöyle ki; bölgede 2006 yılında kesinleşen orman kadastrosuna ait tutanaklar ve harita dosyaya getirtilmediğinden hükme esas alınan orman bilirkişi raporu denetlenemediği gibi eski ve yeni hava fotoğrafları ile bu fotoğraflardan elde edilmiş memleket haritaları ile topoğrafik fotoğrametri yöntemiyle düzenlenmiş kadastro paftası örneği getirtilerek uygulanıp taşınmazın niteliği ile konumu ve tasarruf edilen yerlerden olup olmadığı da saptanmamış, çekişmeli yerin kısmen P.. Beldesinde, kısmen .. Köyünde kaldığı açıklandığı halde ilgisi nedeniyle Belediye Başkanlığı ve Köy Tüzel Kişiliği davaya dahil edilmemiş, .. Köyü sınırları içerisinde kalan bölümünün o bölgede yapılan arazi kadastrosu çalışmalarına tabi tutulup tutulmadığı ve tabi tutuldu ise ne gibi işlem gördüğü sorulmamış, hükme gerekçede yapılan Dörtyol Kadastro Mahkemesinin 2010/2 – 2011/ 8 sayılı orman kadastrosuna itiraz dosyası getirtilerek, usûlünce yapılan keşifte uygulanmamıştır. Eksik inceleme ve araştırmaya dayalı hüküm kurulamaz.
Bu nedenle; mahkemece öncelikle ilgisi nedeniyle Payas Belediye Başkanlığı ve Kozludere Köy Tüzel Kişiliği davaya dahil edilerek husumet yaygınlaştırılıp taraf teşkili sağlanmalı, bundan sonra tüm tarafların iddia ve savunmaları toplanmalı, kesinleşen orman kadastrosuna ait tüm tutanaklar ve haritası, eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı, dava tarihinden 15 veya 20 yıl önce çekilmiş hava fotoğrafları ile bu fotoğraflardan üretilmiş memleket haritası, topoğrafik fotoğrametri yöntemiyle düzenlenen kadastro haritaları, Dörtyol Kadastro Mahkemesinin 2010/ 2- 2011/ 8 sayılı dosyası, taşınmazın Kozludere Köyü sınırları içerisinde kalan bölümünün o bölgede yapılan arazi kadastrosu çalışmalarına tabi tutulup tutulmadığı ve tabî tutuldu ise ne gibi işlem gördüğü sorularak alınacak cevap ile komşu parsellere ilişkin kadastro tesbit tutanak ve dayanakları ilgili yerlerden getirtildikten sonra önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek bir mühendis, bir ziraat mühendisi ve bir fen elemanı aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, kesinleşmiş tahdit haritası ve tapulama paftası ölçekleri denkleştirilerek sağlıklı bir biçimde zemine uygulanıp, değişik açı ve uzaklıklarda olan en az 4 ya da 5 orman tahdit sınır (OTS) noktasını gösterecek biçimde çekişmeli taşınmazın tahdit hattına göre konumu duraksamaya yer vermeyecek biçimde saptanmalı; bilirkişilere tahdit hattı ile irtibatlı müşterek kroki düzenlettirilmelidir.
Yukarıda açıklanan araştırma sonucu taşınmazın kesinleşen Devlet Ormanlarının dışında kaldığının saptanması halinde bu kez eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı, tesbit tutanağının düzenlendiği tarihten 15 veya 20 yıl önce çekilmiş hava fotoğrafları ile bu fotoğraflardan üretilmiş memleket haritası, Dörtyol Kadastro Mahkemesinin 2010/2- 2011/ 8 sayılı dosyası, topografik fotogrometri yöntemiyle düzenlenen kadastro haritaları ile komşu parsellere ilişkin kadastro tesbit tutanak ve dayanakları çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyetlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapıları, bitki örtüsü ve çevreleri incelenmeli; yukarıda değinilen diğer belgeler fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı, fotogometri yöntemiyle düzenlenen kadastro paftalarında zilyet ve tasarruf edilen yerlerden olup olmadığı belirlenmeli, çekişmeli taşınmazın miktarı ve konumuna göre 6831 sayılı Kanunun 17/2. maddesi gereğince orman içi açıklığı niteliğinde olup olmadığı, orman içi açıklıklarının zilyetlikle kazanılamayacağı gözetilmeli; Dörtyol Kadastro Mahkemesinin 2010/2- 2011/ 8 sayılı orman kadastrosuna itiraz davası kapsamında kalıp kalmadığı belirlenmeli, taşınmazın zilyetlikle kazanılacak kültür arazisi niteliğinde bulunup bulunmadığı yönünden ziraatçı bilirkişiden rapor alınmalı; komşu
parsellerin tutanak ve dayanakları uygulanmalı; bu taşınmazı sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı; varsa, zilyetlik tanıkları taşınmaz başında dinlenmeli; zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl, ne şekilde devam ettiği sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp; tesbit tarihine kadar davacılar yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmeli; 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi uyarınca, davacı yanında, (murisler) yönünden de tapu ve ilgili kadastro müdürlükleri ile mahkeme yazı işleri müdürlüğünden araştırma yapılıp, aynı kanunun 3/7/2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen 14/2. maddesi gereğince sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, kanunun getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanarak, toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı H.. Y.. ve birleşen dosya davacısı Hazinenin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine 27.02.2014 gününde oy birliği ile karar verildi.