YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/10664
KARAR NO : 2014/2498
KARAR TARİHİ : 27.02.2014
MAHKEMESİ : Çumra(Kapatılan) Kadastro Mahkemesi
TARİHİ : 25/12/2012
NUMARASI : 2011/1-2012/6
Taraflar arasındaki kadastro tesbitine itiraz davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, 20.06.2008 tarihli dava dilekçesinde hudutları yazılı bulunan ..İlçesi, .. Mahallesi, .. Mevkiinde bulunan 9669 m² yüzölçümündeki taşınmazın bağdan bozma bahçe olduğunu, Hazinenin ve Köy Tüzel Kişiliğinin ilgisi bulunmadığını, 20 yılı aşkın zilyetlik ve tasarrufunda bulunduğunu ileri sürerek, adına tescili istemiyle dava açmış, yargılama sırasında 2010 yılında bölgeye genel arazi kadastrosu girmiş, yapılan kadastro sırasında çekişmeli taşınmaz … İlçesi, .. Mahallesi 544 ada 5 parsel sayılı 10765,50 m² yüzölçümünde bahçe niteliğiyle kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle M.. K.. zilyetliğinde olduğu tesbit edilmiş; ancak, Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/207 esasında davalı olduğu kabul edilerek 3402 sayılı Kanunun 5. maddesine göre malik hanesi boş bırakılarak tutanak ve ekleri kadastro mahkemesine devredilmiştir.
Mahkemece davanın görevsizlik nedeniyle reddine, dosyanın re’sen Çumra Kadastro Mahkemesine gönderilmesine, davacının görevsizlik kararı verilmesine sebebiyet vermediği anlaşıldığından, yargılama gideri ve vekalet ücretinin görevli mahkemece değerlendirilmesine karar verilmiş, davalılardan Hazine vekili tarafından vekâlet ücretine yönelik olarak temyiz edilmesi üzerine hüküm, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 14/02/2011 tarih ve 2010/15559 – 2011/1003 sayılı kararıyla hüküm onandıktan sonra yargılamaya kadastro mahkemesinde devam olunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne ve dava konusu G… Mahallesinde bulunan 544 ada 5 nolu parselin M.. K.. adına tesbit gibi tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm, davalı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro tesbitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce 05.09.1997 tarihinde yapılıp kesinleşen orman kadastrosu ve 2/B uygulaması ile 04.07.2008 tarihinde 4999 sayılı Kanuna göre yapılıp dava tarihinde kesinleşmeyen aplikasyon ve 2/B uygulaması vardır.
Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli değildir. Şöyle ki; dosyaya sunulan 06.12.2009 günlü orman bilirkişi raporunda çekişmeli taşınmazın (A) harfi ile gösterilen 308,579 m²’lik kısmının kesinleşen orman sınırları içerisinde kaldığı belirtildiği halde, hükme esas alınan 14.06.2012 günlü orman bilirkişi raporuna göre tamamının orman kadastro hattının solunda kaldığı açıklanmış, ayrıca, bir örneği dosyada bulunan 1997 yılında kesinleşen orman tahdit tutanaklarının 16. sayfasında dava konusu taşınmazın bulunduğu 95, 96 ve 97 nolu orman sınır noktalarını birleştiren hat ile karara dayanak alınan bilirkişi tarafından düzenlenen krokide, aynı noktaları birleştiren hat arasında açı, eğim, yön ve uzaklık bakımından benzerlik olmadığı da anlaşılmıştır. Orman kadastro haritası ve tutanakları ile 06.12.2009 günlü bilirkişi ve hükme esas alınan bilirkişi krokisi çelişkili olup, mahkemece bu Yön üzerinde durularak çelişkiler giderilmemiştir. Orman kadastro haritası ve tutanakları ile birbirleriyle çelişen bilirkişi rapor ve krokisine dayanılarak hüküm kurulamaz.Yine mahkemece, davacı çekişmeli taşınmazı değişik tarihlerde üçüncü kişilerden satın aldığını ileri sürdüğünden 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi uyarınca, davacı yanında, (satın aldığı bayileri) yönünden de kanunun getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanmamıştır.
Bu nedenle; mahkemece, orman kadastrosuna esas ve altlık olarak kullanılan orijinal kadastro paftası getirtildikten sonra, önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşler Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi ve bir harita mühendisinden veya olmadığı takdirde bir tapu fen memurundan oluşturulacak bilirkişi kurulu aracılığıyla yeniden yapılacak keşifte 2 Eylül 1986 tarihli Resmî Gazetede yayınlanan 6831 Sayılı Orman Kanununa Göre Orman Kadastrosu ve Aynı Kanunun 2/B Maddesinin uygulanması Hakkındaki Yönetmeliğin 54. maddesi uyarınca hazırlanan Orman Kadastrosu Teknik İzahnamesinin 49. maddesinde yazılı “orman sınır noktası ve hatların uygulanmasında tutanaklardan, orman kadastro haritasından, hava fotoğraflarından, varsa ölçü karnelerinden, nirengi, poligon, röper noktalarından yararlanılır. Sınırlama tutanakları ile orman kadastro haritaları arasında çekişme olduğunda ölçü değerleri ve tutanaktaki ifadeler arazinin durumuna göre incelenir, hangisi daha çok uyum gösteriyorsa ve gerçek duruma uygun ise o esas alınır.” hükmü ile 15.07.2004 tarihli Resmî Gazetede yayınlanan Orman Kadastrosunun Uygulanması Hakkında Yönetmeliğin “Teknik İşler” başlıklı dokuzuncu bölümde yazılı esaslar göz önünde bulundurularak uygulama yapılmalı, yerel bilirkişi beyanlarına başvurularak yerinde bulunmayan orman sınır noktaları, bulunanlardan hareketle tutanak ve haritalarda yazılı mevkii, yer, kişi isimleri ile açı ve mesafelere göre, orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulama tutanak ve haritalarının düzenlenmesinde kullanılan hava fotoğrafları ve memleket haritalarından yararlanılarak, değişik açı ve uzaklıklardaki en az 6-7 adet orman sınır noktası bulunup röperlenmeli, anlatılan yöntemle bulunan ilk orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulaması ile ilgili sınır noktaları aynı ölçeği çevrilerek, çekişmeli taşınmazın orman kadastrosu aplikasyon ve 2/B madde haritalarına göre konumu genel kadastro paftası üzerinde, ayrı renkli kalemlerle gösterilip keşfi izleme olanağı sağlanmalı, aynı ya da yakın orman sınır hatlarında, dava konusu edilen parseller varsa, bunların tümü birleşik harita üzerinde gösterilerek bilirkişilerden müşterek imzalı rapor ve kroki alınmalı, ilk orman kadastro harita ve tutanakları ile aplikasyon ve 2/B madde harita ve tutanaklarının uyumsuz olması halinde yukarıda yazılı Yönetmelikler ile Teknik İzahnamelerde yazılı tutanakların düzenlenmesine esas alınan hava fotoğrafı ve memleket haritası ile desteklenen ve gerçek duruma uygun düşen tutanaklara değer verileceği düşünülmeli, 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi uyarınca, davacı yanında, (satın aldığı bayileri) yönünden de tapu ve ilgili kadastro müdürlükleri ile mahkeme yazı işleri müdürlüğünden araştırma yapılıp, aynı Kanunun 3/7/2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen 14/2. maddesi gereğince sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, kanunun getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanarak, toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı Hazinenin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 27.02.2014 gününde oy birliği ile karar verildi.