Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2013/10594 E. 2014/2130 K. 20.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/10594
KARAR NO : 2014/2130
KARAR TARİHİ : 20.02.2014

MAHKEMESİ : Erzin Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 27/11/2012
NUMARASI : 2007/153-2012/257

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Hazine vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı dava dilekçesinde; sınırlarını bildirdiği … Köyünde bulunan taşınmazların tapuda kayıtlı olmadığını, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluştuğunu iddia ederek, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmüne göre adına tescili istemiyle dava açmıştır. Hazine vekili 02.10.2012 günlü duruşmada; davanın reddi ile çekişmeli taşınmazların mera olarak özel siciline kaydedilmesi istemiyle karşı talepte bulunmuştur.
Mahkemece davanın reddine ve taşınmazların mera olması nedeniyle mera özel siciline kaydedilmesine karar verilmiş, hüküm, davacı tarafından esasa yönelik olarak, Hazine vekili tarafından ise vekâlet ücretine ilişkin olarak temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmüne göre taşınmazın tesciline ilişkindir.
Bölgede 1964 yılında yapılan tapulama çalışmalarında çekişmeli yerler “leçelik” olarak tapulama harici bırakılmıştır.
Mahkemece, çekişmeli taşınmazların dosyaya delil olarak sunulan 2008/2 ve 2006/166 Esas sayılı dosyalara göre mera olduğu yönünde kanaat oluştuğu gerekçesiyle yazılı şekilde hüküm kurulmuşsa da, yapılan araştırma ve inceleme yeterli değildir. Şöyle ki; dava konusu taşınmazların Hazine tarafından dosyaya delil olarak sunulan ve mahkemenin hükmüne gerekçe yaptığı Erzin Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/2 ve 2006/166 Esas sayılı dosyaları kapsamında kalıp kalmadığı yönünde bilirkişilerden ek rapor alınmamış, bölgede orman kadastro çalışmalarının devam ettiği bildirildiğinden çalışmaların tamamlanıp tamamlanmadığı ve çekişmeli taşınmazların bu çalışmalarda ne gibi işlem gördüğü sorulmamış, dava konusu yerlerin batısında yer alan T.. – Erzin yolundan sonra gelen köye ait kenarlaştırılmış pafta örneği getirtilip komşu parseller tesbit edilerek bu parsellere ait kadastro tutanakları ve dayanakları getirtilerek taşınmazları sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmamıştır. Eksik inceleme ve araştırmaya dayalı hüküm kurulamaz.
Bu nedenle; mahkemece, öncelikle orman kadastrosuna ait tüm tutanaklar ve haritası, Erzin Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/2 ve 2006/ 166 esas sayılı dosyaları, eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı, tesbit tutanağının düzenlendiği tarihten 15 veya 20 yıl önce çekilmiş hava fotoğrafları ile bu fotoğraflardan üretilmiş memleket haritası, topografik fotogrametri yöntemiyle düzenlenen kadastro haritaları, batısında yer alan T.. – Erzin yolundan sonra gelen köye ait kenarlaştırılmış pafta örneği getirtilip komşu parseller tesbit edilerek bu parsellere ilişkin kadastro tesbit tutanak ve dayanakları ilgili yerlerden getirtildikten sonra önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu
konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek üç mühendis, bir ziraat mühendisi ve bir fen elemanı aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, orman tahdit haritası ve tapulama paftası ölçekleri denkleştirilerek sağlıklı bir biçimde zemine uygulanıp, değişik açı ve uzaklıklarda olan en az 4 ya da 5 orman tahdit sınır (OTS) noktasını gösterecek biçimde çekişmeli taşınmazların tahdit hattına göre konumu duraksamaya yer vermeyecek biçimde saptanmalı; bilirkişilere tahdit hattı ile irtibatlı müşterek kroki düzenlettirilmelidir.
Yukarıda açıklanan araştırma sonucu taşınmazların tahdit hattına göre konumu belirlendikten sonra bu kez eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı, tesbit tutanağının düzenlendiği tarihten 15 veya 20 yıl önce çekilmiş hava fotoğrafları ile bu fotoğraflardan üretilmiş memleket haritası, topografik fotogrametri yöntemiyle düzenlenen kadastro haritaları, komşu parsellere ilişkin kadastro tespit tutanak ve dayanakları ile Erzin Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/2 ve 2006/ 166 Esas sayılı dosyaları çekişmeli taşınmazlar ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazların öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyetlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapıları, bitki örtüsü ve çevreleri incelenmeli; yukarıda değinilen diğer belgeler fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazların konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri ve Erzin Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/2 ve 2006/ 166 esas sayılı dosyaları kapsamında kalıp kalmadığı yönünde yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı, fotogometri yöntemiyle düzenlenen kadastro paftalarında zilyet ve tasarruf edilen yerlerden olup olmadığı belirlenmeli, çekişmeli taşınmazların miktarı ve konumuna göre 6831 sayılı Kanunun 17/2. maddesi gereğince orman içi açıklığı niteliğinde olup olmadığı, orman içi açıklıklarının zilyetlikle kazanılamayacağı gözetilmeli, çekişmeli yerlerin zilyetlikle kazanılacak kültür arazisi niteliğinde bulunup bulunmadıkları yönünden ziraatçı bilirkişiden rapor alınmalı; komşu parsellerin tutanak ve dayanakları uygulanmalı, bu taşınmazları sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı; varsa, zilyetlik tanıkları ile mera iddiası olduğundan başka köyden seçilecek mahalli bilirkişiler taşınmaz başında dinlenmeli, zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl, ne şekilde devam ettiği sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp; tesbit tarihine kadar davacı yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmeli; 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi uyarınca, davacı yanında, (murisler) yönünden de tapu ve ilgili kadastro müdürlükleri ile mahkeme yazı işleri müdürlüğünden araştırma yapılıp, aynı Kanunun 3 /7/2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen 14/2. maddesi gereğince sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, kanunun getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanarak, toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.
Kabule göre; Hazinenin talebi kabul edilmiş olduğu halde, lehine vekâlet ücreti takdir edilmemesi de doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı H.. K.. ve davalı-karşı davacı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine 20.02.2014 gününde oy birliği ile karar verildi.