Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2013/10556 E. 2014/798 K. 21.01.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/10556
KARAR NO : 2014/798
KARAR TARİHİ : 21.01.2014

MAHKEMESİ : Gemlik 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 22/04/2010
NUMARASI : 2006/382 – 2010/275

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasının yapılan yargılaması sonunda kurulan 22/04/2010 günlü hükmün Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi davalılar K.. B.. ve arkadaşları vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 22/03/2011 günü için yapılan tebligat üzerine, duruşmalı temyiz eden davalı H… O..ile davacı Orman Yönetimi vekili Av. Ö… S.. B… geldi, başka gelen olmadı, açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Daha sonra dosya içindeki tüm belgeler incelenip, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı Orman Yönetimi, A.. İlçesi, 63 parsel sayılı 18912 m2 yüzölçümündeki taşınmazın tapuda davalılar adına kestanelik, zeytinlik niteliği ile kayıtlı olduğunu, ancak, 1947 yılında kesinleşen orman sınırı içinde kaldığını iddia ederek, tapu kaydının iptali ile orman niteliği ile Hazine adına tescili istemiyle dava açmıştır
Mahkemece, davanın kabulüne, taşınmazın tapu kaydının iptali ile Hazine adına orman niteliği ile tesciline karar verilmiş, hüküm davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kesinleşen orman sınırı içinde kalan tapu kaydının iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Yörede 1947 yılında 3116 sayılı Kanuna göre yapılıp kesinleşen orman kadastrosu, 10.05.1988 tarihinde kesinleşen 6831 sayılı Kanunun 3302 sayılı Kanunla değişik 2/B madde uygulaması ile herhangi bir nedenle sınırlama dışında kalmış ormanların kadastro çalışması, 1976 yılında yapılan genel arazi kadastrosu vardır.
Mahkemece, hükme esas alınan uzman bilirkişi raporunda, 1947 yılında yapılan orman kadastrosuna ait tutanak ve haritalar getirtilip uygulanmadan, 1988 yılında yapılan orman kadastrosu ve 2/B uygulaması sırasında durumun değişmediği bildirilerek, 1988 yılı haritaları üzerinden uygulama yapılarak taşınmazın orman sınırları içinde kaldığı belirlenmiş ve buna göre davanın kabulüne karar verilmişse de; Dairenin 22/03/2011 günlü geri çevirme kararı üzerine dosyaya gönderilen Gemlik Asliye Hukuk Mahkemesinin 1949/47-419 sayılı dosyasında, temyize konu dosyanın davalıları ve 63 sayılı parselin tapu malikleri olan davalılar tarafından Orman Yönetimi aleyhine tapuya dayalı olarak açılan orman kadastrosuna itiraz davasının yargılaması sonunda, davacıların tutunduğu kestanelik ve zeytinlik niteliğindeki, sonradan 63 sayılı parselin de tesbitine esas alınan tapu kapsamında kalan ve 24-26 paftalarda yer alan iki parça taşınmazın orman sınırı dışına çıkarılmasına karar verildiği ve kararın 1. Hukuk Dairesince onandığı anlaşılmaktadır.
Mahkemece, sözü edilen dosyanın taraflar arasında kesin hüküm oluşturacağı düşünülmeden, yeniden araştırma, inceleme yapılarak karar verilmiş olması doğru değildir.O halde, mahkemece, bir fen elemanı ve üç orman bilirkişi aracılığıyla yeniden yapılacak keşifte, kesinleşen 1949/47 sayılı dosyaya ait kroki ile sonradan 1976 yılında yapılan arazi kadastrosunda düzenlenen 63 sayılı parsele ait paftanın ölçekleri eşitlenip, birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle zemine uygulanmalı, hangi bölümlerin orman sınırı dışına çıkarıldığı, bu bölümlerin 63 sayılı parselin çap sınırı içinde kalıp kalmadığı belirlenmeli, 63 sayılı parselin çap sınırı içinde kalan bölümler yönünden HMK’nın 303. maddesi hükmü gereğince kesin hüküm bulunduğu gözönünde bulundurulmalı, orman sınırı dışına çıkarılan yerler 63 sayılı parselin sınırları dışında kalıyorsa, o takdirde 1949/47 sayılı dosyaya getirtilmiş olan 1947 yılı orman kadastro haritası ve 1988 yılında kesinleşen orman kadastrosu ve 2/B madde uygulama haritası, yine pafta ile çakıştırılarak, çekişmeli taşınmaz ve çevresini ilgilendiren en az 5-6 orman sınır noktası görülecek biçimde, 63 sayılı parselin bu haritalara göre konumu ve orman sınırı içinde kalıp kalmadığı belirlenmeli, bundan sonra oluşacak sonuca göre karar verilmelidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile usûl ve kanuna uygun olmayan hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 21/01/2014 günü oy birliğiyle karar verildi.