Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2013/10445 E. 2014/1553 K. 10.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/10445
KARAR NO : 2014/1553
KARAR TARİHİ : 10.02.2014

MAHKEMESİ : Osmaniye Kadastro Mahkemesi
TARİHİ : 22/05/2013
NUMARASI : 2012/54 – 2013/28

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı N.. E.. vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Kadastro sırasında Osmaniye İli, Merkez İlçesi, .. Köyü, 169 ada 7 parsel sayılı 2692,22 m² yüzölçümündeki taşınmaz, belgesizden bahçe niteliği ile N.. E.. adına tesbit edilmiştir.
Davacı Hazine, dava konusu taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğu iddiasıyla dava açmıştır.
Mahkemece, dava konusu … Köyü 169 ada 7 parsel sayılı taşınmazın tesbitinin iptaliyle yayla vasfı ile Hazine adına kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davalı N.. E.. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kadastro tesbitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede, 6831 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılıp 27/03/1996 tarihinde ilân edilen orman kadastrosu ve 2/B madde uygulaması, 6831 sayılı Kanunun 4999 sayılı Kanun ile değişik 9. maddesine göre yapılıp 25/12/2009 tarihinde ilân edilen fennî hataların düzeltilmesi çalışmaları ve 3402 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılıp 07/11/2012 – 06/12/2012 tarihleri arasında ilân edilen arazi kadastrosu vardır
Mahkemece yapılan inceleme ve araştırma hükme yeterli değildir. Şöyle ki; yapılan keşifte yerel bilirkişi dinlenmediği gibi keşifte bilgisine başvurulan ziraat bilirkişisinin raporunda, taşınmazın, 25-30 yıldan beri kültür arazisi olarak kullanıldığını belirtmekle birlikte, insanların yaz aylarında serinlemek amacıyla kullanılan bir yer olduğu, bu amaç doğrultusunda baraka tip evler inşa edilmek suretiyle yerleşim alanı oluşturdukları, yayla olarak kullanılan bir yer olduğu belirtilerek rapor içinde çelişkiye düşülmüştür. Ayrıca, sağlıklı sonuca ulaşılması için dava konusu taşınmazın hukukî durumunun aynı konumda bulunan 169 ada 1, 2, 3, 4, 5, 6, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15, 16 ve 17 parsel sayılı taşınmazlar ile birlikte bir bütün olarak değerlendirilmediği gibi, ayrıca, usûlüne uygun olarak yayla araştırması da yapılmamıştır. Eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulamaz.
Kural olarak, mahkemece bir yerin mera-yayla olarak kabul edilebilmesi için taşınmazın yetkili idari merciler tarafından mera (yayla) olarak tahsis edilmesi ya da taşınmazın öncesinin bilinmeyen bir zamandan beri geleneksel biçimde kamu malı niteliğinde mera (yayla) olarak kullanılagelmiş olmasına bağlıdır. O halde uyuşmazlığın saptanan niteliği dikkate alınarak taşınmazın bulunduğu bölgede yetkili idarî merciler tarafından 4753 ve 5618 sayılı kanunlar uyarınca mera(yayla) tahsisi yapılmış ise, Özel İdare Müdürlüğünden, 4753 ve 5618 sayılı kanunlar uyarınca taşınmazın bulunduğu bölgede mera (yayla) tahsisi yapılmamış ise aynı doğrultusundaki araştırmanın, 4342 sayılı Kanun uyarınca, Mülkî Amirlikten sorulup saptanması zorunludur.
Mahkemece bu doğrultuda bir araştırma ve soruşturma yapılmamıştır. Kuşkusuz 4753, 5618 ve 4342 sayılı kanunlar uyarınca taşınmazın bulunduğu bölgede mera ve yayla tahsisi yapılmamış ise, aynı doğrultudaki araştırma, dava sonucunda yararı olmayan taşınmazın bulunduğu köye komşu köyler halkından seçilecek elverdiğince yaşlı, yansız, yerel bilirkişi ve tanıkların anlatımları ile uyuşmazlık çözümlenecektir.
O halde sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için dava konusu taşınmazın bulunduğu bölgede yetkili idari merciler tarafından 4753 ve 5618 sayılı kanunlar uyarınca yayla tahsisi yapılıp yapılmadığı Özel İdare Müdürlüğünden, 4342 sayılı Kanun uyarınca mera tahsisi yapılıp yapılmadığı mülkî amirlikten sorulup saptanmalı, yapılmış ve bu yönetimsel işlemler kesinleşmiş ise yayla tahsis haritası ve eki belgeler yerinden getirtilmeli, bundan sonra yöreyi iyi bilen elverdiğince yaşlı, yansız, dava konusu taşınmazın bulunduğu köye komşu köyler halkından seçilecek yerel bilirkişi ve tanıklar ve uzman bilirkişi, tapu fen memuru ve uzman ziraatçi bilirkişi, tesbit tutanağı bilirkişilerinin tümü hazır olduğu halde dava konusu taşınmaz başında yeniden keşif yapılmalı, bölgede yayla tahsisi yapılmış ise mera tahsis haritasının ölçeği ile kadastro paftasının ölçeği eşitlendikten sonra yerel bilirkişi yardımı, uzman bilirkişi fen memuru eliyle yerine her iki harita çakıştırılmak suretiyle uygulanmalı, uygulamada haritalarda tarif edilen belli poligon ve röper noktalar ile arz üzerindeki doğal ya da yapay sınır yerlerinden yararlanılmalı, bu yolla dava konusu taşınmazın yayla tahsis haritasının kapsamında kalıp kalmadığı duraksamaya meydan vermeyecek şekilde belirlenmeli, taşınmazın bulunduğu bölgede yetkili idarî merciler tarafından yayla tahsisi yapılmamış ise yerel bilirkişi ve tanıklardan dava konusu taşınmazın öncesinin bilinmeyen bir zamandan beri geleneksel biçimde yayla olarak kullanılıp kullanılmadığı yolunda olaylara dayalı bilgi alınmalı, yerel bilirkişi ve tanık sözleri ile tesbit tutanağı bilirkişilerinin beyanları çeliştiği takdirde tesbit tutanağı bilirkişileri taşınmaz başında ayrı ayrı dinlenerek yerel bilirkişi ve tanıkların anlatımları ile tespit tutanağı bilirkişilerinin beyanları arasındaki çelişki duraksamasız giderilmeli, öte yandan uzman üç kişilik ziraatçi bilirkişi kurulu yardımıyla taşınmaz bizzat mahkemece görülüp gözlenmeli, taşınmazın fiziksel yapısı, meyil durumu, taş ve toprak unsurundan hangisinin galip olduğu ayrıntılı şekilde keşif tutanağına geçirilmeli, komşu ve aynı ada içinde bulunan 169 ada 1, 2, 3, 4, 5, 6, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15, 16 ve 17 parsel sayılı taşınmazın toprak yapısı ile dava konusu taşınmazın toprak yapısı mukayese edilmeli, bu fiziksel olgular da keşif tutanağına geçirilmeli, dava konusu taşınmaza komşu taşınmazın tesbit tutanakları içeriğine göre tespitlerine bir kayıt ve belge esas alınmadığı takdirde tutanakları içeriğinde vurgulanan maddî ve hukukî olgularla yerel bilirkişi ve tanık sözleri denetlenmeli, belge esas alınmış ise sözü edilen belgelerin nizalı parsel yönünü ne biçimde ve kimin yeri olarak sınır gösterdiği incelenmeli, davalı olup olmadıkları tesbitlerinin kesinleşip kesinleşmediği incelenip irdelenmeli, eğer davalı iseler dava dosyaları getirtilerek incelenip irdelenmeli, dava konusu taşınmazın kamu malı niteliğinde yayla olmadığı sonucuna varıldığı takdirde, yeterli biçimde zilyetlik araştırması yapılmalı, özellikle uzman bilirkişi fen memurundan keşfi izlemeye, bilirkişi sözlerini denetlemeye, uzman ziraatçi bilirkişi kurulundan ise mahkemenin keşif tutanağına geçen gözlemini yansıtmaya elverişli ayrıntılı, gerekçeli rapor alınmalı, bundan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir hüküm kurulmalıdır.
Mahkemece bu olgular gözardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz, davalı N.. E..’in temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA 10/02/2014 gününde oy birliği ile karar verildi.