Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2013/10439 E. 2014/5194 K. 06.05.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/10439
KARAR NO : 2014/5194
KARAR TARİHİ : 06.05.2014

MAHKEMESİ : Antalya 3. Sulh Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 13/05/2013
NUMARASI : 2012/1140-2013/549

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı D.. Ç.. vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Dava konusu … İlçesi, …. Köyü 101 ada 2 parsel sayılı taşınmaz, 1980 yılında yapılan genel kadastro çalışmalarında, 280 parsel sayısı ve 235.900 m² yüzölçümü ile 6831 sayılı Kanunun 1744 sayılı Kanunla değişik 2. maddesi ile Hazine adına orman sınırı dışına çıkartıldığı belirtilerek kullanıcıları beyanlar hanesinde gösterilmek suretiyle Hazine adına tesbit edilmiş ve Kadastro Mahkemesinin 25.05.2000 gün ve 1987/287-97 sayılı kararı ile yüzölçümü 232.265 m² olarak düzeltilerek beyanlar hanesinde kullanıcıları ve kullanılan alanların yüzölçümü gösterilmek suretiyle 08.02.2001 tarihinde Hazine adına tescil edilmiştir. Daha sonra yeni mahalle oluşması durumunda, yenilemenin tescili işlemi ile 12.04.2011 tarihinde 101 ada 2 parsel sayısı ve 228977,46 m² yüzölçümüyle tarla niteliği ile Hazine adına tapu siciline kaydedilmiş ve 3402 sayılı Kanuna 5831 sayılı Kanunla eklenen ek madde 4 uyarınca yapılan fiili kullanım durumları dikkate alınmak ve varsa üzerindeki muhdesatın kime veya kimlere ait olduğu, kim veya kimler tarafından ne zamandan beri kullanıldığının kadastro tutanağında açıklanmak ve beyanlar hanesinde gösterilmek amacıyla yapılan kadastro çalışmaları sırasında yüzöçümünün 231766,36 m² olduğu tespit edildiğinden yüzölçümü düzeltmesi yapılarak bu yönü ile 04.03.2011 ilâ 04.04.2011 tarihleri arasında ilân edilmiştir.
Davacı vekili, 10/08/2011 tarihli dilekçe ile, dava konusu taşınmazın 7370 m² bölümünün müvekkilinin kullanımında olduğu halde 6000 m² bölümünün kullanımında olduğunun belirtildiği, ancak davalı parselin kök kaydında kullanılan alanın 7370 m² olarak tapunun beyanlar hanesine şerh verildiği, eksik ölçülen 1370 m² bölümün orman içinde bırakıldığı iddiasıyla müvekkilinin kullanımında olan alanın yüzölçümünün 7370 m² olduğunun tespiti ile tesbit dışı bırakılan 1370 m² bölümün davacının kullanımında olduğunun tapunun beyanlar hanesinde gösterilmesi istemiyle asliye hukuk mahkemesinde dava açmış; mahkemece, davanın zilyetliğin korunması istemine dayandığı gerekçesiyle verilen görevsizlik kararı, Yargıtay 16. Hukuk Dairesi’nin 10.09.2012 gün 2012/3361-6255 sayılı kararı ile onanmak suretiyle kesinleşmekle, dava dosyası görevli sulh hukuk mahkemesine gönderilmiştir.
Sulh hukuk mahkemesince de, davadaki husumetin tapu maliki olan Hazineye yöneltilmemesi nedeniyle pasif husumet yokluğundan davanın reddine karar verilmiş; hüküm davacı vekili tarafından, davalı idareleri Hazine vekili temsil ettiğinden tarafta yanılma hali bulunduğu gerekçesiyle temyiz edilmiştir.
Dava, zilyetliğin tespitine ilişkindir. Dava edilen 1370 m² bölümün orman alanı içinde kaldığı belirtildiğinden, davanın saptanan bu niteliğine göre husumetin Hazine ve Orman Yönetimine yöneltilmesi zorunludur. Ancak; dava, Kadastro Genel Müdürlüğüne ve Bayındırlık ve İskan (Çevre ve Şehircilik) Bakanlığına husumet yöneltilerek açılmıştır. Davacının asıl dava etmek istediğinin, Kadastro Müdürlüğü ve Bayındırlık ve İskan (Çevre ve Şehircilik) Bakanlığı değil Hazine olduğu belirgin olup; ortada belirgin bir biçimde temsilde yanılma hali bulunmaktadır. Ayrıca, davalarda ilgili idareleri Hazine vekili temsil etmiştir. Hal böyle olunca; bu durumun mahkemece re’sen gözetilmesi ve davanın usulünce gerçek hasımlara yönlendirilmesi için davacı tarafa olanak sağlanması ve Kadastro Genel Müdürlüğü ile Bayındırlık ve İskan (Çevre ve Şehircilik) Bakanlığının davada taraf sıfatı bulunmadığından, aleyhlerine açılan davanın husumet nedeni ile reddi gerekirken aksi düşünce ile yazılı şekilde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır (HGK.2010/7-70-86 sayılı kararı ).
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların incelenmesine yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde iadesine 06/05/2014 günü oy birliği ile karar verildi.